Önce zihnimizde çekiyoruz bu sınırları. Sonra görselleştiriyoruz.
Kimsenin görmediği, sadece o çizgileri çekenlerin görebildiği sınırlara gelince… Sanki her şey orada duruyor.
Benim de çizgilerim vardı. Hem de çok!
Hala var. Ancak kendi ölçülerimde kaldırabildiklerim çok daha fazla.
Belki de üstün yeteneklere sahip olduğunu düşünenlerin bile kaldıramayacağı kadar büyük engelleri attım.
Amacım, kendimi anlatmak değil.
Hiç tanımadığım Cenk Tosun’dan söz etmekti amacım.
Kişisel sınırların, dramatik olaylarla sınırlanacak kadar basit olmadığını anlatmak için…
Hani şu dünyanın konuştuğu 26 yaşındaki genç futbolcu Cenk Tosun’dan…
Almanya doğumlu Cenk, İngiltere Premier Lig ekiplerinden Everton’la 4.5 yıllık anlaşma yaptı.
Dünyanın en iyi futbolcularından biri…
Medya adım adım takip ediyor.
Yılda 6.5 milyon Euro kazanacak.
İngiltere’de yaşayacağı saray gibi evinin bütün ayrıntıları basında yer aldı.
O BENİM TOPRAĞIM
Denizli Milletvekili Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, sosyal medya hesabından şu mesajı paylaştı:
“A Milli Takımımızın ve Beşiktaş’ın başarılı golcüsü, hemşehrimiz Cenk Tosun’a Premier League’de başarılar diliyoruz. Tosun Paşa’nın Ayyıldızlı bayrağımızı ve Denizlimizi İngiltere’de en iyi şekilde temsil edeceğine canı gönülden inanıyoruz.”
Evet Cenk Tosun, Denizlili.
Ancak ne ben onu tanırım ne de o beni…
Babasıyla aynı köyde doğup büyüdük, akranım, arkadaşımdır. Belki çeyrek asırdır görüşemedik.
Henüz çocuk yaşlarda ailesiyle Almanya’ya gitti.
İşte şu an sahaların yıldızı Cenk Tosun’un babası Şenol Tosun ile harman yerinde toz toprak içinde top oynadık.
İyi oynardı Şenol. Bu yöndeki genetik özellikleri oğlu Cenk’e geçmiş demek.
Bunu niye mi yazdım?
Denizli’nin Bozkurt ilçesine bağlı Çambaşı mahallesi bizim doğup büyüdüğümüz yıllarda köy statüsündeydi.
Nüfusu bin civarında, okul çağındaki çocuk sayısı da 200’e yakındı.
Çoğunun dünyaya ilişkin zihinsel sınırları köyün bittiği yerdeydi.
Sanki hayat o sınırların içinde başlayıp bitiyordu.
Ancak bazıları bu sınırın ötesini keşfedebiliyor.
Kiminin önündeki fırsatlar daha fazla olabiliyor ancak bu fırsatları değerlendirecek kabiliyet olmuyor.
Kiminin önüne fırsat hiç çıkmıyor ancak fırsatı kendisi yaratabiliyor.
Kiminin kabiliyeti yüksek ama fırsat da kabiliyetini gerçekleştireceği ortam da bir türlü oluşmuyor.
KALDIRIN SINIRLARI
İşte hayat böyle akıp giderken herkes farklı bakıyor, farklı yaşıyor.
Demem o ki;
Şenol’un yaşam alanı köy sınırları içinde kalsaydı, Cenk de o köyde doğsaydı…
Ne olurdu?
Bu sorunun yanıtını asla bilemeyiz!
Benimki sadece fikir yürütmek… Cenk topu alacak kimseye temas ettirmeden karşı kaleye gol yağdıracak.
Biri çıkıp Denizlispor altyapısına yazdıracak, oradan yine Beşiktaş’a…
Sonra yine dünya çapında bir futbol yıldızı olarak parlayacaktı…
Ancak bu bir varsayım…
Almanya’da henüz yürümeye başladığı günden beri zihinsel, fiziksel ve duygusal olarak futbolla içli dışlı olduğu için yüksek standartlarda teknik beceri kazandı.
Pekiyi Türkiye’de kalsaydı, bu ölçülerde beceriye sahip olabilecek miydi?
Yine bunu asla bilemeyiz.
Bildiğim bir şey varsa; Cenk zihnindeki sınırları kaldırmış.
Karşı konulmaz bir cesaretle koşuyor…
Kimsenin durduramayacağına inanarak…
Tesadüflere bırakmadan başarısını…
Başarısızlıklarını, “Şanssızlık”, “Beni engelliyorlar”, “Kıskanıyorlar” gibi bahanelerin ardına sığınmadan…
Başarısızlığının nedenini keşfedip başarıya giden yolu açarak…
Sınırlar o kadar hayaliyken, zihnimizde ne kadar da büyüttüğümüzü fark edemiyoruz.
Bir süre sonra gerçek sanıyoruz bu sınırları.
Bir yere gidemiyor, kendimizi hapsettiğimiz fanustan çıkamıyoruz.
Bir yaşamı bu sanal dünyada heba ediyoruz.
Özgürlükten daha değerli bir şey var mı?
O halde zihnimizdeki sınırları kaldırıp atalım.
İşte o zaman başka Cenk Tosunlar çıkacak.
Kimbilir belki de içimizden dünyayı yönetecek liderler, bilim dünyasının fikir yıldızları çıkar!