ÖZEL HAYAT
Adı üstünde özel. Yani benim hayatım. Senin hayatın, bizim hayatımız..
Benim evim. Senin evin. Bizim evimiz.. Yol geçenin hanı değil. Yasal izin bile alınırken verenin, tepeden tırnağa irdeleyerek izin belgesini imzamlası gerekirken.. Bekçi baba bile çat kapı içeri.. Kendini adam yerine koyan herkes benim, senin, onun evine DİKİZ deliği koymakta.. Resmen RONTGENCİLİK..
Cuma günü gazetelerde bir haber. “Özel hayat konusunda Avrupa’dan daha hassasız.”
Yeme yanında yat…Yalandan kim ölmüş…
Özel hayat…
Şişli’de bir apartıman.
Oh ne rahat..
Yan gel yat..
Kazın ayağı öyle mi?
Evin içinde kaç kez kenefe gittiğinin hesabını nasıl soruyorsun?
Yatak odasına kaç kez girip çıktığının çetelesini tutuyorsun.
Özel hayat….
Özel ve güzel hayat haa…
Resmi nikaha özel hayat… İmamlısına ilahi hayat.. haaa….
Kuma.. İmam nikahlı kaç siyasi var… Onların evine RONT neden çekilemiyor?
Çekilmez.. Çünkü onlarla uğraşan yok.. İşte özel hayatın tarifi budur.. Onun hayatı bizi ilgilendirmez diyenler ÖZEL HAYAT’ı tam anlamı ile tanımlayanlardır..
Özel hayata çomak sokanlar ise RONTÇULUK’la masturbasyon yapanlardır..
HUKUK manşet
Bak evladım sözlüğe…
Adalet bak yavrucuğum Lugate..
Oku bakiiimm!..
İki üç gündür bir gündem var hukuk adına, adalet mekanizması namına..
Eşini aldatana ceza….
Bir hukukçu ne diyor? “Tek sorumlu eştir, sevgiliden değil eşten tazminat talep edilebilir” (Av. Uğur Güven).
Diğer hukukçu ne diyor? “Kişilik hakkına saldırı var. Eşine de eşinin sevgilisine de dava açılabilir.” (Medeni Hukuk Prof.’u Osman Gökhan / Antalya)
Oku bakiiimm.. Yavrucuğum.. Hukuk neymiş.. Bir de Adalet’e bak bakiimm neymiş.
Konu aynı. Suç aynı. Muhataplar aynı..
Amma velakin KARAR aynı değil…
Yani.. O davaya bakan hakimin o günkü halet-i ruhiyesine, o günkü yorumuna bağlı..
Yani o gün hakim bey formunda değilse… Keser bileti geliş gidiş.. Hayırlı yolculuklar.
SPONSOR
Kusura bakmayın bazı konuları sık yazıyorum ama üstüme üstüme geliyor haber akışları.
Hani şu SPONSOR KONUSU..
Sınır ötesinde bile durum aynı.. Yani sponsorluk aslına bakarsanız batıdan bulaşan bir akım.
Hiçbir firma babasının hayrına SPONSOR olmazzzz!..
Yunanistan’nın eski Ulaştırma Bakanı itiraf etmiş. 1998 seçimlerinde Alman SIEMENS firmasından 225 bin AVRO aldım diyerek..
Yani bunun bizim Türkçe’mizdeki açık seçik tarifi… KAZ GELECEK YERDEN, deriz..
Niye bugün tekraren yazdım? Bizim buralarda da Festival sezonunda çok gündeme geliyor da..
MENDERES
Zaman Gazetesi’nin yeni yazı dizisini okumanızı daha önce salık vermiştim. Cuma günkü bölümünden bir paragrafı paylaşmak istedim.
“KÖŞKTE OTURMA BARAKADA OTUR.”
Yassıada davasının en ilginç olaylarından biri de “ÖRTÜLÜ ÖDENEK” davasıydı.
Mahkeme Başkanı Salim Başol, Başbakanlık konutunda yabancı konuklara verilen yemeklerin israf olduğunu ileri sürüyor ve küçümseyen bir üslupla Menderes’e akıl veriyordu. “Bir Başbakan illa köşkte mi oturmalı? Barakada oturun. Menderes ise örtülü ödeneğin şahsi harcamalarda kullanılmadığını belirtiyor ve kendisinden önceki CHP’li Başbakanların da köşkte oturduğunu hatırlatıyordu. Ayrıca hesap verme mecburiyeti olmadığı halde Menderes harcamaları kayıt altına aldırmıştı.”
Evet sevgili okurlarım.. Yıllardır bu hakimi yazar dururum.. Zaman Gazetesi bu önemli dönemi Belgesel olarak kamu oyuna duyurduğu için kutluyorum. Kutlanması gerekir.
Evet sevgili okurlarım.. Hiç kimseye lanetle anmadım hayatım boyunca ama Hakim Başol ve Savcı Egeli’ye rahmet okuyamıyorum.. Radyoda bu ikilinin YASSIADA MAHKUMLARINA hitapları hala kulaklarımda…. İnönü için de - bu konuda - iyi niyetimi ifade edemiyorum. Bugün yaşayıp, yine mahkeme başkanı ve Başsavcı görevinde olsalardı bugünkü iktidarın ŞATAFATLI YAŞAMLARI İÇİN NASIL BİR İFADE KULLANIRLARDI?
ÇÜŞ
ALTAY’LI VE BAYKAL MAHKEMELİK OLDULAR.
Altaylı, “Baykal lüks bir tekne aldı” diye haber yaptı.
Baykal, “Almadım ispata davet ediyorum” dedi.
Altaylı, “Haberimin arkasındayım” dedi.
Baykal davayı açtı.
340 bin dolarlık teknenin tazminat davası kaç para? açıklanmadı.
Baykal kazanırsa bir başka tekne alır adını da “AÇILIM” koyar.
Altay’lı kazanırsa altın kaplama ÜSTÜN HİZMET MADALYASI ALIR.
BÜYÜTEÇ
ZEYTİN ARTIK KORUMASIZMIŞ.
O halde ne yapmamız gerekirse yapalım. Cek cak’la burada oturup konuşmakla bu iş olur mu zannediyorsunuz?
Sokağa dökülmekse dökülelim.
Ankara’ya yürümek gerekirse yürüyelim.
Tekelciler kadar olamıyorsa Asırlık Zeytin ağacı, kendini kendi dalına assın.
Az laf, çok iş..
KULAĞINIZDA KÜPE OLSUN
Zaferden az, yenilgiden çok şey öğreniriz.
J.C. KERSEY
EĞLENCEYE KİLİT
Marmaris gibi Türkiye’nin turistik ve eğlence merkezinde, Barlar sokağı dışında tüm mekanlar 01.00’da kapanacakmış….
Hadi bizim buralarda olsa bir derece.. Namımız sabunluk olarak geçiyor ya.