HASAN CELAL GÜZEL VE BAYRAM YAZISI
Eski siyasetçilerden olan Hasan Celal Güzel, uzun zamandır, SABAH Gazetesi’nde köşe yazmakta…
Yazılarının rengi belli…
Salı günkü yazısında CHP’yi ele almış, hamur gibi yoğurmuş…
Mesela, kısa kısa avucunun içindeki hamurlara bir bakalım…
1-Anayasa mahkemesine bel bağlamamalıdır.
2-Halkla daha fazla haşir neşir olmalıdır.
3-İrtica bezirganlığından vazgeçmelidir.
4-CHP’nin din düşmanlığı imajını silmelidir.
5-Sosyal demokrasinin icaplarını yerine getirmelidir.
6-Anayasa’nın temel esaslarına sahip çıkmalıdır..
7-Aşırı sola kayıyor.
8-Irkçı-Bölücü BDP’nin peşine takılmış görünüyor.
9-Mezhep ayırımcılığı yapıyor…
Hasan Celal Güzel, bu saptamalarını, AKP’ye yönelik yapabilir mi?
1- İşine geldiğinde, Askeri Anayasa, işine gelmediğinde sivil Anayasa diyorlar.
2- Halka inişte, sorti yapar gibi ani iniyor, ama halkın bulunduğu pistte başka oluyor
3- İrtica ve aşırı dindar bir ülkeden konu açamıyor,
4- Din ve düşünce özgürlüğünden uzak duruyor
5- İslam dininin sosyal adalet olduğundan dem vurmuyor
6- Yeni yazmaya başlanılan sivil Anayasanın temel esaslarının ne olduğunu açıklamıyor
7- Aşırı din, devletine ılımlı İslam’dan yol aldığını belirtmiyor…
8- BDP’li vekillerin dokunulmazlıkları için hiçbir faaliyette bulunmuyor…
İktidar ve Ana muhalefeti, aynı köşe içinde ağırlaması iyi olmaz mıydı?.. CHP’yi böyle dilim, dilim avucunun içinde yoğururken, AKP’den de bir parça hamur alsa, yoğursa nasıl olurdu?
Ben, CHP, 4X4’lük bir oluşum demiyorum…
Ancaakkk… Duvardaki tabloyu tetkik ederken, önce o resmin vermek istediği doneyi tesbit edebilmeli, renklerin tonları o doneye uyup uymadığını sonra incelemeye alınmalı..
Hasan Celal Güzel, tabloya bakarken, sadece renklere bakıyor…
Tabloda verilmek istenen imaj arka planda kalmakta… Oldu mu ya…
Hem, CHP’yi, Anayasa’nın temel esaslarına sahip çıkmalıdır diyeceksin, hem ANAYASA MAHKEMESİNE SIĞINMA… Meclis aritmetiği ortada… Son durak neresi?..
Nalıncı keseri gibi olmuyor… Ama O da haklı… Hamurunda nede olsa siyasetçilik var…
Yazısının başlığını da “CHP Çıkmaz yolda” koymuş… Yakışmış mı, yakıştırmış mı?
========================000====================
BURHANİYE BELEDİYE BİNASI… çerçeveli
Kendi imkanları ile bir eser yaptı… Geç bitmesinin tek sebebi bu… Kendi imkanları ile… Hem, mahalle, cadde, alt, üst yapı yapacaksın… Hem onla bunla uğraşacaksın, Akova’yı tebrik etmeye elimiz mahkum… Kalıcı hizmet bırakanın tabiî ki eli öpülür…
====================00=====================
DONDURMADAN KIL ÇIKMIŞ
Konya da bir alışveriş merkezinden alınan ambalajlı dondurmadan kıl çıkmış.. Dondurmayı alan vatandaş Tüketici Mahkemesine başvurmuş ve tazminatı kazanmış. İş merkezi suçsuz bulunmuş. Üretici yemiş kıllı dondurmanın kılını… Önce o vatandaşı kutlamak gerekir.. Peşini bırakmamak gerektiğini bize bir kez daha hatırlattı… Görmeden kim bilir neler yiyoruz..
Daha dört gün önce yazmıştım.. Market zincirleri denetleniyor mu diye? Bu zincirlerden kıyma bile almak caiz değil aslında… OLAY Gazetesi12 yıl önce bir alışveriş merkezinden alınan ambalajlı bisküvi’nin fokur fokur kurt kaynarken ki haberini girmişti… İlçe Tarım ve diğer sorumlu birimlere büyük iş düşmekte. Özellikle böyle insanların yoğun olduğu sezonlarda, son kullanma tarihi falan var ya!
EKONOMİ ÇOK SOĞDU, ISITIN
İTO ve ASİAD, Başkanları Ekonomimizin kurmayların gönderme yapmışlar.. Ekonomi çok soğudu, ısıtın, tüketimi arttırın demişler… Bu ısıtma enflasyonun ateşini yükseltir mi, azaltır mı?
Aslına bakarsanız, vatandaşın tüketim gücünü hep dizginleyen Maliyemiz, diğer taraftan büyük hem de çok büyük başka harcamalar yapmakta...
Dış ülkelerdeki zor durumda olanlara, yardımlar, sayısı 100 bini bulan Suriye mültecileri, yük üzerine yük bindirirken, İşçi emeklileri, 657 emeklileri ay başını zor getirebilmekteler… Enflasyonu dizginlemek için bu kesime dizginleri kısarken diğer taraftan milyonlarca dolarlık harcama yapmakta..
Teröre harcanan paralar bu gediği hergün büyültmekte…
Tüketimi arttırmak için haliyle, zengin tabakanın altında ezilen kesimin gelirini arttırmak konusu gündeme geldiğinde ENFLASYON ortaya atılmakta…
Uluslararası shov, Türkiye’ye faydamı getirir, zarar mı? Tartışması bile gereksiz… Sadece Allah rızası için yapılan bir yardımdır. ÖTE YANDAN ÜLKEYE büyük mali kayıplar verdirmekte…
Ekonomiyi nasıl ısıtırlar, ya da bu çağrıya Maliyemiz nasıl yanıt verir bilemem…
Sadece bir gerçek var… Türkiye’nin dört bir tarafı dost olmayan komşularla çevrili … Savunma sanayimizin çok ama çok paraya ihtiyacı olduğu gerçeği kenara itilmemeli… Önce can sonra canan..
======================000==================
DÜŞÜNCENİN BİTTİĞİ YER
“Askerle de kucaklaşmak isteriz”
By.BDP’li Kışanak….
Bizden not: Elinizi tutan mı var?
========================00==============
ÇÜŞ
“Bir daha giden enayidir” Bu kelamı eden ECE ERKEN isimli zanaatkar.
Pardon sanatçı.. Çeşme de bir bar da Serdar Ortaç’ı dinlemeye gitmiş.
Bin yedi yüz lira hesap gelmiş…
ÇÜŞ..Yani de beni konunun diğer tarafı ilgilendiriyor… Maliye…
Maliye, hesap böyle kabarık diye mi bu tür mekanlardan içeri giremiyor?
Yoksa, o yürek yok mu?.. Ama sıradan bir vatandaşın 10 liralık borcu için
“Gel babaya” diyor değil mi? Haa belki de, “bana mı sordun giderken de” diyebilir…
==========================00================
ATEŞ AKAYDIN MANŞET YANI
Yiğenim olur kendisi… Lise döneminde yanımda çalıştı.. Muhabirlik diye tuturmuştu.. Yaptığı haber arşvimizde mevcut… Mırnavın patronu Burhan, Çarşamba günkü köşesinde “zamanında kıymeti bilinmedi”diye not düşmüş.. Doğrudur.. Kıymeti bilinmedi… Bilmedik.. Ateş baktı buralarda hayır yok, bastı Avusturya’ya gitti. 9 yıl elin felemenkine hizmet etti… Memleket hasreti ile döndü. Dönerken tek getirdiği Almanca’sı idi.. Döndü iş aradı.. Bir gazeteye aracı oldum.. Ama kafa yapıları uymadı.
Ayaşoğlu, tutturdu ben Ateş’i alacam diye. Yönetime kabul ettirdi… Her şeyine kefilim diyerekten. Bende kefiliyim… Önüne servet koy 20 sene sonra paslanmış, küflenmiş olarak bulursun.
İşini, emeğini başkasına satmaz. Ekmek yediği yere, para için değil, göreceği, duyacağı bir tatlı söze çalışacak tıynettedir.. Körfez Gazetesi’nde daha mürekkebi kurumadan ULUSALLARA manşet olan haber patlattı… Bıçak darbeleri ile haşat eden adamdan çantasındaki biber gazı ile kurtarıp,
Üzerindeki tişörtü kanayan yaraya tampon yaparak, kanamanın azalması için çırpınmış… Şimdi Ateş’e birileri soracak: Biber gazını neden taşıyorsun, neden kullandın?.. Cebinde değil, çantasında.. Efendim o silahmış… O halde Polis bu minik tüpün feriştahını, sadece pankart taşıyanlara sıkmıyor mu? Hem de üzerlerinde taşıyarak.. Madem silah, Polisin silah sıkma vaziyeti hangi hallerdedir?..
Cemiyet olarak arkandayız ATEŞ… Hem o kadıncağız duyduğuma göre tehlikeyi atlatmış… Ya sen olmasaydın? Daha üç beş darbe daha alacak ve oracıkta ölecekti… Eline, koluna, haberciliğine sağlık.
Bırak kim ne derse desin. Yolunda yürü…
===================00================
KULAĞINIZDA KÜPE OLSUN
Harman döven öküzün ağzı bağlanmaz.
ATASÖZÜ
=================00===============
SAĞLIK OCAKLARI
Bayram öncesi de yazmıştım ama İLÇE SAĞLIK Gurup Başkanlığından yanıt gelmedi.
Akçay Sağlık Ocağı yaz sezonunda tıklım tıklım. Kan alımı yapılmıyor.
İnsanlar kan verip tahlilini yaptırmak için DEVLET Hastanesine gidecek, dönüp aile doktoruna
Getirip muayene olacak.. Oha oldum yani… Biliyorum yine yanıt gelmeyecek… Olsun ben yazayım.
Siz vermeyin… Vereceğiniz zaman geldiğinde kıvranmayın…
===========================00=============
BİR ZAMANLAR MAZİYE BAK
Ne güzel şarkıdır… Aynı AKÇAY KORDONUNUN geçmişi gibi… Bir zamanlar ne kadar şendi insanlar..
Huzurun fotoğrafını çekerlerdi… Hey gidi günler hey…
===============================00===================
BÜYÜTEÇ
“ŞEREFLİLER DE EN AZ ŞEREFSİZLER KADAR CESUR OLMALIDIR”
Rahmetli İNÖNÜ’nün veciz bir sözü… İskenderun’daki heykelinin altında yazardı bu söz. Yazardı diyorum, yerinde olup olmadığını bilmiyorum.. Kaldırılmış olsa bile beyinlere kazılı olduğu için, bir yere gitmez… Şerefli ve şerefsiz ayırımı…
==================================00================
CEPTE AVRUPA BİRİNCİSİ OLMUŞUZ!
Çene suyunu pek severiz… Patlat bi yol şampaniye.. Kaldır KUPAYI…
Allooo, ne okiyiimm…!
======================00=======================
BİR ELİNDE CIMBIZ, BİR ELİNDE AYNA!.. manşet..
Umurunda mı dünya… Yıllardır halk dilinde dolaşan söz… Söylenmeye başlandığında birkaç vurdumduymaz için söylenirdi… Ne yazık ki, artık tüm ülke için kullanabiliriz…
Bireysel yaşamın dayanılmaz keyfi…
Ruh bitince, ne paranın, ne fiziki gücün gücü kalıyor…
Orhan Pamuğa, neden tepki koydu bazı köşegenciler anlamak mümkün değil… Bende pek sevdiğimden “BURJUVAZİ” açıklamasına katılmadım… Mal ortada olduğu için katıldım..
Bir elinde cımbız, bir elinde ayna… Ülkenin hali ortada iken, ülkedeki milyonlarca tuzu kuruya bir bakın, Pamuk’a, O ZAMAN İSTER HAK VERİN İSTER VERMEYİN…
“BİTİKSİN OĞLUM SEN”diye bir argo jargonu vardır… Bitiksin, bitiğiz…
=====================0====================