BELEDİYELER SGK’DAN PARA KAÇIRMA YOLUNU BULDU,
(Haber 27/04/2010 Zaman Gazetesi)
SGK, Prim tahsilatında en çok zorlandığı kurum Belediyeler. 2 bin 577 belediyeden 3 milyar liradan fazla alacağını tahsil edemediğini açıklamış….
SGK, Kamu kurumu. Belediyeler siyasetin tüm KIRVAK (yanlış yazmadım kırvak) sistemlerine vakıf seçilmişler.. Banka hesaplarına haciz konmaması için hemen yol bulmuşlar.. Dedim ya KIRVAK zeka…
Paraları VERGİ GELİR HESAPLARINDA tutmaya başlamışlar. Bu hesaba el konamıyormuş….
Ben yaşayayım, sen ne halin varsa gör hesabı…
SGK… Sosyal Güvenlik Kurumu.. 15 milyon dan fazla emeklilerin umut ve geçim kaynağı..
650 TL ile aybaşını getiremeyen milyonlarca insanlar…
Maaşa zam ayı geldiğinde, ülkenin Başbakanı ve bu kurumun bağlı olduğu Bakanın ağzından çıkan aynı cümle “KAYNAK BULAMIYORUZ.”
Kaynak var ama gözlüklerinizin camları görmeye yetersiz..
Belediyelere çeki düzen vermek kimin görevi.. Hükümetin.
70 kuruşluk ekmeğin bile hesabını soracaksın… Sorabilmek için bu hizmet kurumlarının tüm yasalarını değiştireceksin. Kendi işine geldiği zaman ANAYASA’ya parmak atmasını biliyorsan, milyonlarca insanın mide gurultusu ile de uğraşmaya mecbursun…
Belediyelerin tüm fuzuli harcamalarına kesin kısıntı getireceksin. Periyodik habersiz denetim yapacaksın… Aşırı lükse dur diyeceksin.Dış gezilerin içeriğini didikleyip onaylayacaksın..
SGK’ya BORCU OLAN Belediyelerin İLLER Bankasından aldıkları payın ya tamamını ya da bir bölümünü makaslayacaksın….Belediye Başkanları emekli olmuyorlar mı? Tatlı tatlı yemenin acı feryatları olduğunu hatırmlatacaksın… Bu ülkede her konunun kaynağı var ama… Beceri ister, teknik ve pratik zeka yanında anında uygulama ister.. Kaynak yokmuş. Kaynak oturduğun minderin altında ama bedenin hissetmiyor…
ET
Serbest ekonominin iş ahlakı yerleşmiş ülkelerde başırılı olduğunu her zaman yazarım. Türkiye’de bu insanı unsurun olduğundan hiç kimse beni ikna edemez.
Büyük market zincirleri. Toplu hayvan alımı yapıyorlar.. Paketleyip yakışıklı reyonlarında ışıl ışıl camekanlarında satışa sunuyorlar. Buraya kadar güzel. Bu toplu alımların hesabını kendisinden başka bilen var mı? Yok.. Üretici garibim karşısına lüks arabalarla gelen bu zincirlerin EKSPERTİZLERİ, sürünün tamamını peşin para ile kapattığı için gıkları çıkmıyor.
Bu grosslar, BİR KİLO ETTEN KAÇ PARA KAZANIYOR? Hesabını soran var mı? Yok. Serbest ekonomi..
Kasaplar, kaçak kesim et almıyorlar mı? Alıyorlar? Neden kaçak alıyor, fazla kazanç için.
(dürüst olanlarını tenzih ediyorum)
Türkiye’de besiciler kayıt altında mı? 10 besiciden belki 3 ya da 4 tanesi…
Meyve ve sebzede de konu aynı değil mi?
Akdeniz ve Güney Ege’den yukarılara gelen bir HIYAR, fiyatını kaça katlayarak geliyor.
Bu konu yıllarca TV kanallarında dile getirildi. Erman Toroğlu. Eski kabzımal. Bir bir açıkladı bir HIYARIN aşağıdan yukarıya nasıl çıktığını. Kim ilgilendi? Kimse.
Neden “efendim serbest ekonomi ile yürüyor.”
Holding.
Yerli üretim oto. Montaj sanayi.
Fabrikadan çıkıp tüketicinin altına gelene kadar aynı holding bünyesinde kaç şirketten geçiyor? Neden geçiyor? Sorulmaz efendim. Neden? SERBEST EKONOMİ.. Türkiye’de bu
ekonomik sistemin sokakta bir başka ARGO, ŞABLONU vardır.. KÖR TUTTUĞUNU….
Sözün özü… Serbest ekonomi iş ahlakı yerleşmiş ülkelere geçerli değildir. Rahmetli ÖZAL’ın ülkeye en büyük kazığı budur…
REKLAMLAR.. Piyasada satılan ürünlerin TV kanallarındaki reklam ücretleri tüketicinin cebinden çıkar. Her yerde bu böyledir..
O halde açıklasınlar bakalım.
TV reklamlarının saniyesi kaç para..
Vergilendirilmiş şeklini de açıklasınlar.
Reklamda oynattıkları sözde sanatçılara verdikleri paraların rakamını DELİKANLI gibi açıklasınlar.
Ürünün halkın eline geçene kadar kaç para bindiriliyor, onu da açıklasınlar.
Efendim falan sanatçı falan markanın reklamı için anlaşma yaptı ücreti açıklanmıyor.
Tabii açıklanmaz. Devletin cebinden çalınan paradır. Peki reklam şirketi aradaki farkı nasıl kurtarıyor… O sorulmaz o kadarı fazla, serbest ekonomi.
Bu halk bunca kazığı yiyorsa bu serbest ekonominin ticari ahlaktan yoksun olarak uygulanmasından yiyor..
Bu işin başka tarafı da var…. Vatandaş aldığı ürünü ucuz bulduğu zaman mecburen balıklama dalıyor. Ama o ucuz maldan maddi ve manevi KAZIK yediğinden haberi yok. Kim denetliyor?
Kimse. Neden? E kardeşim serbest ekonomi dedik ya… Dolap alana TV bedava.. Koştur mağazaya kap dolabı kap hediyesini.. Bedava alıyorsun ya…. MOK bedava. Hediyenin parası
dolabın maliyeti içinde haberi yok.. Yoksa ayakta durabilir mi o fabrika? Yani fabrika hediyeli de hediyesiz de kar ediyor. O halde nerede iş AHLAKI? Sorma onun adı SERBEST EKONOMİ…
KULAĞINIZDA KÜPE OLSUN
Ata binmeyi bilmek yetmez. Kişi düşmeyi de öğrenmeli.
MEKSİKA ATASÖZÜ
DÜNKÜ YAZIMA CUK OTURAN BİR HABER
Soykırım ve KIZILDERİLİLER
Amerika ve Kanada’nın Kızılderillere yaptıkların dünya alem biliyor, şeklindeki yazıma cuk oturan bir haber 27 Nisan Salı günü Habertürk’teki bir haberle sanki anlaşmalı gibiydi.
“582 Kızılderili kadın, Kanada’da kayıp.”
Hadi buradan yakın pek sayın İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI..
Ben dün, “HALA Kanada’da Kızılderililer ayrı nüfus kağıdı kullanırlar ve beyazların alış veriş merkezlerine giremezler” diye yazmıştım.
Bizim DIŞİŞLERİNDEN sorumlu beyzadeler, böyle konulara değinemezler.. Danışmanları da bu konuda bilgisiz herhalde, yoksa ERDOĞAN pat diye söylerdi.
BÜYÜTEÇ
Edremit’li roman arkadaşlar. Açılım sezonunda siz kendi aranızda kenetlenmezseniz, açılıma nasıl konu olacaksınız..
Ne oluyor size?
Kaynaşın, bütünleşin bu açılımda yerinizi alın.
ÇÜŞ
BEN ne diyosam O…
İşte ispatı.
27 Nisan Salı günü “ET İTHALATI “içerikli yazımın bir bölümünde HELAL ÖKÜZ, HARAM ÖKÜZ tartışması başlayacak, şeklinde not düşmüştüm.
28 Nisan Çarşamba günü ZAMAN Gazetesi’nde bir haberle görüşüm ONANDI.
“HELAL SERTİFİKASI olmayan et, ithal edilmeyecek.”
Evet ben ne diyosam O…
O kadarrr..
YAYIN YASAĞI
Siirt olayına yayın yasağı kondu. Emniyet’ten bize yazı geldi okudum, anladım diye imzaladık. Çarşamba günkü Ulusal’da haber çarşaf çarşaf. Köşe yazıları NEVRESİM NEVRESİM. Bu ne perhiz falan…. Biz Yerel’iz ya..