SATILIK TAŞ OCAĞI VA MI ?
Son aylarda önüne gelen, doğanın sahibi olduğu kayaları, taşları parçalayıp mıcır adı ile satmaya pek hevesli oldular.
EL DEĞİŞTİREN ocaklar var. 5 TL’lik yeri 100 TL’ye satma gibi DOLANPALIK yapanlar var.
TAŞ OCAĞI almak isteyen önce o bölgenin KAYMAKAMLIĞINA gitmeli. Kullanma izni var mı, yok mu?
Kayıtlardan öğrenmeli, DEVLET onayı almalı.
EZBERE, koyun alır gibi el sıkışmayla TAŞ OCAĞI alınmaz..
Bitki örtüsü ve çevre içme sularına uzaklık ölçümleri bu Kaymakamlık bilgilerinde mevcut.
Benden söylemesi TAŞ marka KAZIK atma işini, iş EDİNENE DİKKAT! Yandım Allah diye NARA atmayın sonra.
SÜLÜN OSMAN !
Allah rahmet eylesin, bizim üniversite yıllarımızda İstanbul’da meşhur SÜLÜN Osman vardı.
O yıllarda TV olmadığı için Anadolu insanımız daha bir safçaydı.
İstanbul’a iş aramaya geldiklerinde SÜLÜN OSMAN’a mutlaka toslarlardı.
Sülün Osman, Galata Köprüsünden geçen, elinde TAHTA SANDIKLI köylüyü çevirir, “hemşerilerine 10 krş. Vereceksin bu köprüyü yaptırmak için anam ağladı, köprünün girişinde gözümden kaçtın, ver bakalım. Sen herkesten para alıyorsan çok kazanıyor olmalısın” diyen bir başka köylüyle pazarlık yapıp GALATA Köprüsünü peşin paraya satar, sırra kadem basardı.
Bazı günlerde DOLMABAHÇE Saat Kulesinin altında oturur, saate bakan ya da Kule saatine bakarak, saatini ayarlayanlardan (köylülerden) para alırdı.
Bu saat kulesini üç beş kişiye de sattığı olmuştu.
Edremit’te de Sülün Osman benzeri bir zat-ı muhterem aynı taktikle topraktan, taştan çimento üreten tesisi satıp duruyor. Hayırlı işler valla.
BÜYÜTEÇ
Zeytinli’de ALEVİLER bir araya geldiler.
Belde Belediye Başkanı yüksek sesle:
“Bende ALEVİYİM” dedi.
Kutluyorum. Aslını inkar etmeye gerek yok.
Aslını inkar edenin cemiyet arasında da yeri olmamalı.
Tekrar kutluyorum ARSLANI’ı.
ÇÜŞ
“Erdoğan, Davos’u unutturdu.”
Gazete başlığı...
Yahudi’yi öldürme, korkut derler ya!
KULAĞINIZDA KÜPE OLSUN
İnsan, en az bildiği şeye en çok inanır.
MONTAIGNE
EDREMİT HAVAALANI..
İnşaat hızla sürüyor. Sürüyor ama aylardır ÇED raporu yok.
Ona var, bana yok. Bana var, ona yok.
Oldu mu ya!
BEYAZ CAM
Biz beyaz camı da, karaya çeviririz, gökmavisini de..
TV. Karşısında oturmak, bende ne tansiyon, ne kolesterol bırakıyor.
Haber bültenleri içler acısı.
Aynı kareler defalarca.
Muhabirlerin haber aktarışları uyku ilacı gibi.
Haberlerin önem sırası diye bir şey yok.
Diziler deseniz, sakız misali uzat babam uzat. Üç beş kişinin etrafında dönen beygir dolabı gibi.
T. S. Müziği tozlu raflara kaldırılmış.
Eğlence programı var ama yok, seviyesiz.
“Bir şarkısın sen” miniklerin müzik ziyafeti olmasa TV.’leri koy sepete.
TV. Kanallarının Genel Müdürleri milyarla konuşulan maaş alıyorlar.
Genel Yayın Yönetmenleri milyarla konuşulan fiyakalı aylık alırlar, Maliye’ye ne gösterirler belli değil.
Tüm Kanallar REKLAM arası program sunarlar.
Tek kelime ile iğrenç..
Sağlığınızı düşünüyorsanız BEYAZ CAMA arada bir bakın.
Gazeteler çarşaf çarşaf maç nakli ilanı verirler. Maç öncesi seramoniden sonra TAK!.. Şifreye geçer.
İnsanlarla alay eden bu beyaz camların AGASI, RTÜK’tür.
Ama o da kendi derdine düşmüş onlarca başkan yardımcıları bile çuvalla para götürdüler. İcraat yok. Görüntü var, ses yok.
Ama normaldir.
Görüntü olup, ses olmayan sadece kanallar değil.
Bizlerde de görüntü var ama ses yok.
Ses olmayınca VUR ABALIYA...
TESTERECİ ve İMRALI...
Testereci normal mapushanelere can güvenliği için konulmak istenmiyormuş. İmralı’da canı sıkılan bebe katilinin yanına konması gündemde..
Çok doğru bir karar.
EV ALMA, KOMŞU AL.
İkisi de gözünü kırpmadan öldüren, ölüm makinesi gibi.
Yakışır...
Testereci, APO agasının tavsiyelerini tutar ve DTP’ye mapushaneden kayıt bilem olur, siyasete atılır.
6 Dil bilen TESTERECİ, partinin dış yazışmalarını tercüme eder.
ÇARPIK İLİŞKİ GİBİ....
Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birlik Başkanı Cahit Çetin’in dün yayınlanan açıklaması aynı benim başlıkta kullandığım cümle...
Çarpık ilişki gibi. Üretim var, var olduğu kadar fakirleşme de var.
Yani;
Ha var.
Ha yok...
Üretici zaten borç içinde..
Aldığı üç beş kuruşu borca kapatıyor.
Zeytinde birlik beraberlik yok. Dayanışma yok.
Her zaman yazarım, Aganigiciler kadar olamadılar diye.
Körfezde dağ taş, zeytin ağacı..
Milyoncu gibi ağaç. Bu milyoncu ağaçların iki ya da üçünün sahibi KÖKTEN zengin olduğu için çarpık ilişkiye giremezler.
Hatta bunların bazıları baltayı bile vurur yüz yüzelli ağacı yere indirirler ya da indirenleri alkışlarlar. Tuzları kurudur.
Yani bu konuda da görüntü vardır.
Ses yoktur.
AHA BİR ÇARPIK İLİŞKİ DAHA
Savcılık AVŞAR KIZINA, Kürt açılımı için yaptığı açıklama nedeniyle soruşturma açmış.
İki çarpıklık var.
Avşar kızı, bir T.C. vatandaşı.
Başbakan’ın arada bir söylediği “düşünce ifade özgürlüğü var” cümlesi ile TERS ilişkili...
Ya Adalet yanılıyor..
Ya Başbakan..
70 Milyon insan haklarını bilmiyor.
“Düşünce ve ifade özgürlüğüm var mı, yok mu?”
İkinci çarpık ilişki, yine Adalet ile KÜRT vekil arasında.
DTP’li vekil Ayna ve diğerleri başbaşa bağırdılar.
“Biz haritamızı çizdik, bu haritanın sahibiyiz.”
Adalet nerede?
Dokunulmazlık DUŞ KABİN İÇİNDE..
Adalet, Başbakan’la ters ilişki içinde.
Biri ifade ve düşünce özgürlüğü var diyor, ama bu durumda “sınırlı sorumlu” kooperatif gibi diğeri yok diyor, sokaktaki AVŞAR’a diş geçiriyor. Var mı, yok mu? yazı tura..