TEL TEL PAZARTESİ
Yayınlanma :
03.12.2012 10:06
Güncelleme
: 03.12.2012 10:06
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI VE MALİYE BAKANLIĞI SON NOKTAYI KOYMALI.. Yıllardır, yazdım, hep haklı çıktım amma velakin kimsenin işine gelmediği için, halktan alınanlar, halktan çok spor kulüplerine gitmekte… Belediyespor namı altında, spor yapan kulüpler, BELEDİYE YÖNETİMLERİNİN SIRTINDA KOCA BİR KAMBURDUR… Belediye Başkanları bu kulüplerin FAHRİ BAŞKANIDIR.. Bu ünvanı devlet kendi eliyle vermiştir.. Verdiğini geri almalıdır… Fahri kelimesinin anlamını yazıp vermeli idi… Profesör cübbesi hediye edilen fahri ünvanı ile anılmakta.. Bir konuda başarı ödülü gibi. Başarılı olan ilkokul mezunu da olabilir. NE YANİ CÜBBEYİ giymekle PROF.’mu oldu… Belediye yönetimlerinin bu kulüplerle ilişkisi tamamen kesilmeli, aksi uygulandığı en ağır müeyyide uygulanmalıdır.. Tesis yapımı, deplasmanlara gidişte otobüs temini gibi hizmetler dışında bu kulüpler kendi yağları ile kavrulmalıdır… Bu kulüplerin madem birer asil Başkanları vardır, kendine güvenen, ELİNİ TAŞIN ALTINA SOKMA CESARETİ OLAN, Kulüp Başkanı olur.. Son yıllarda, belediyelere yapılan polisiye baskınların altında spor kulüplerinin sebep oldukları yolsuzluklar, çirkinlikler yatmakta… Suçlu aranıyorsa, İÇİŞLERİ BAKANLIĞI ve MALİYE BAKANLIĞI ön sırada yer almaktadır.. Önce kendilerini yargılamaları, yani öz eleştiride bulunmaları gerekmekte… CHP’li vekillerin bu konuda sıkı bir çalışma yaparak, MECLİSE BU YÖNDE ÖNERGE vermeli ve ilgili Bakanlarla bu konuyu bire bir konuşmaları kaçınılmaz olmuştur.. Hatta bu konuda iktidar Partisi vekiller de bu konuda çalışma yaparlarsa, akşamları yastığa başlarını koyduklarında “bugün Allah için ne yaptın?” sorusuna hayırlı bir yanıt vermiş olurlar. Çünkü bu paralarda, yetim hakkı, fakir fukaranın hakkı yatmakta… Evet AYDINLIOĞLU, bir hayırlı girişim de sizden bekliyoruz. Çok yakın günlerde, gündeme oturan, polisiye operasyonların temeline ne yazık ki spor oturdu.. “Ben sporcunun ahlaklısını severim” diyen Atatürk’ün bu konuda da kemiklerini sızlatıyoruz.. Belediyeler, spor kulüplerine her türlü desteği vermekteler… Kimin parasını kime dağıtıyorlar.. Tek sığındıkları nokta “efendim İlçemizin adı en iyi şekilde temsil edilsin” Ala… edilsin ama en iyi hizmet böyle usulsüzlüklerle mi temsil edilmeli?.. Polis baskınları ile mi temsil edilmeli?.. Sözün kısası bu konuya devlet kesin tavrını koymalı. Yasalarla en ağır şekilde kısıtlamaya gitmelidir.. Belediye ye verilen vergiler, yol, su, elektrik, lağım hizmetleri ile geri dönmelidir… Balıkesir’de yaşanan olayda, Belediye Başkanı “benim alakam” yok diyerek kenara çekilmekle etik olanı mı yapıyor?.. Manşetlere çıkan haberlerde “BALIKESİR BELEDİYESİ’NE OPERASYON” olarak duyurulmadı mı? O, belediyenin Başkanı kim?.. Körfez, adı üstünde, denizle iç içe yaşayan bir yerleşim bölgesidir.. Hangi belediye deniz sporlarına önem verdi? Kürek yok, yelken yok, yüzme yok… Neden çünkü bu dallar tam anlamı ile amatör ruhla yapılır. Çünkü bu işte mama dönmez… Yazacak çok şey var ama yazdık da ne oldu.. Olanlar ortada… Eevet, sayın AKOVA, sayın GÜMÜŞ, Sn…. Sn… Sn…. Ve sn. AYDINLIOĞLU… Sizler ne diyorsunuz bu işe? ===================00=============== HER KÖŞE BAŞINA BİR CAMİ.. Erdoğan, her ne hikmetse bu kampanyayı başlattı… İstanbul, Göztepe… Benim gençliğimin geçtiği yer.. Muhteşem bir arazı, Muhteşem bir park. Yöre halkının nefes aldığı, minik bebelerin çılgınca koşup eğlendikleri bir yeşillik… Buraya cami yaptıracağız diye tutturdular. Bu hareket Erbakan zamanında başlamıştı… Çamlıca, Taksim, Göztepe… Büyükada ile devam edilen bir proje… Mimarı Erdoğan… Projenin babası ERBAKAN… Aslına bakarsanız, Erdoğan son aylarda iyiden iyiye Erbakan kulvarında.. Cumhurun başı Abdullah Gül ise, ÖZAL kulvarında yüzmekteler.. Bu durum çerçevesinde anket yapılsa ve sokakta bana bir Anketör soru kâğıdını uzatsa ben: GÜL, derim… Bu durumda, önümüzdeki yıllarda, Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda halka gidilir her ikisi de aday olursa, hiç birisi açık ara seçilemez… Türkiye’nin yüzünü batıya çeviren, serbest ekonominin mimarı olan Özal taraftarları ağır basabilirler.. Gül, sakin, batılı, daha modern, daha demokrasi yönlü… Neyse, Gelelim Büyükada’ya Cami projesine… Prens adaları ünvanı ile tarihte yerini almış, KINALI, BURGAZ, HEYBELİ, BÜYÜKADA.. istanbul’u karşıdan gören, doğa harikası… Bu dört adanını Cami’den önce yaşayanların günlük eksik ihtiyaçları yok mu? Cami yaptırsan toplam cemaat sayısı kaçtır? Cuma namazında bile dolduramazsın… Geçtiğimiz gün bir TV kanalında Taksim’e yapılması düşünülen cami konusunda vatandaşlarla röportaj yapıldı… Bir vatandaş “aha şuradaki küçük mescitte namaz kılıyoruz” dedi… Aha şuradaki mescit dediği hemen 20 metre ötesinde Beyoğlu’nun ünlü AĞA Camisi var… Gidin bakalım Cuma günleri dışarıda namaz kılan var mı?.. Allah’ıma hamdolsun Müslümanım ama böyle yapay Müslüman değilim. İhtiyacı olan semte tabiî ki cami yapılmalı… Ne Çamlıca’nın tepesine, Ne Büyükada’ya, Ne Taksim’in göbeğine, Ne de O muhteşem Göztepe parkına cami yapılmasına aklım ermiyor… Dinin siyasete maşa olmasına dayanamıyorum… Ne de Edremit’te yapımı sürüyor mu? Bilemem temel de olanın yapılacağı mevkiye… ==========================00==================== KLOSET… Tepesinde SİFON… Yanında BİDE… Çoğunlukla, aklımızın yerine geldiği tam donanımlı mekân… Ya da tatlı tatlı yemenin acı acı çıktığı, kendimizle baş başa kaldığımız etrafı fayansla çevrili oda… KLO-SET ( ZET’LE BİTİRİRSEK, donanımdan çıkar) SET’le bitirirsek “SET” yani takım olur. Yanlış anlaşılmasın diye not düşeyim dedim… Neyse; İnsanın bazı haklarının olduğunu… Onlarca insanını kanını alanın katil olmadığını, CHE’nin bir terörist olduğunu… Kuzeyli kadınların seks ürünü olduklarını… Bürokratlar kanalı ile yapılan hırsızlığın soygun olmadığını… Tek tip, okul giysilerinin yasaklanabileceğini… Küçük belediyelerin haritadan silinebileceğini… Harem’in, devlet yönetimine hakim olabileceğini… Cumhur’un başı ile Hükümetin başının, aynı düşüncede olma zorunluluğu olmadığını… 28 Şubatın bir darbe olduğunu… Türkiye’nin NATO toprakları olduğunu… Cenaze namazında meftaya hakkın helal edilmesinin zorunlu olmadığını… Bir belediyenin vekaleten yönetilebileceğini… Temel, atmadan bina yapılabilceğini, ya da başka deyimle, önce uygulayıp sonra kuralını koymayı… Cezaevlerinde, yasal seks yapılabileceğini… Geliyorum dedikten sonra baskın yapılabileceğini… Kilise orgu ile Dede Efendi bestesinin çalınabileceğini Yaylalar türküsünün, helale haram karıştırdığını… Parti değiştirmenin, kadın değiştirmekten daha kolay olduğunu… Kadına şiddetin, cennetten çıkma olduğunu… Gerisi kolonda kalmış olabilir… Yukarıdaki her bir madde, KLOSET keyfine, keyif katarak karar verebilmenin amelidir… Bazı maddeler acılı olduğundan zorlanma olabilir… Sonra, çek sifonu, otur bideye temizle, temizleyebilirsen!.. ====================00================ DÜŞÜNCENİN BİTTİĞİ YER “Ajda, Hürriyet’in Kelebek Ekinde yazı hayatına başladı” BY: HÜRRİYET Bizden not: Çocukluğumuzda, hatta gençliğimizde çocuk gazete satıcıları vardı: “Ajda yazıyor.. Yazıyorrr son baskı yazıyorrr!.. Gençliğimizde küçük gazete satıcıları” Notaya çektiren bestekârlar misali… Notayı bilmeyenler, terennüm eder, nota bilen Solfeje geçirirlerdi… Eee Ajda da nota bilmeden SÜPER STAR olmadı mı? İsim hakkı parasını alarak, birisi onun namı hesabına keleme alıverir, canım. Ne var bunda? =====================00=========== ÇÜŞ Tatlılarda fıstık yerine bezelye koyuyormuşuz… ÇÜŞ, oldum yani… Normal aslında, Alamanya’ya gider gitmez. Buzdan jeton yapan biz değilmiydik… ===============00============== BÜYÜTEÇ Edremit SOSYAL YARDIM kurumunun dağıttığı KÖMÜRLER Denetimden geçti mi bilemem? Veriler paraya yazık. Emeğe yazık. Yardım kelimesinin anlamın yazık… TAŞ yahu taş.. Ayıptır, günahtır. ==================000============== OSMAN TUNÇ Zaman Gazetesi’nde manşette idi. Dün..”KCK Yapılanması, Kürt sorunu faili meçhul cinayetlerle ilgili yazdığı raporda, seçimlerde bile sandıkların kontrolleri KCK’lılar tarafından yapılmaktadır. Korku imparatorluğu oluşturulmuştur” gibi konuları işlediği rapor Türkiye’de gündeme bomba gibi düşecek… Tebrikler sayın TUNÇ.. ================00================== KULAĞINIZDA KÜPE OLSUN.. Bir ağaçta gül de biter, dikende. ATASÖZÜ =============00==============