İNSAN HAKLARI İHLALLERİ..
TBMM, İnsan Hakları Komisyonu, askeri cezaevlerindeki hak ihlallerini inceleyecekmiş.
Sivil Cezaevlerini bitirdiler, sıra askeri cezaevlerinde..
Yahu, Sivil Cezaevlerinin halini gördünüz mü? Denetim haberli ve habersiz iki türlü yapılır. Habersiz gidin bakalım, mahkumlar ne haldalar.
Bir yatakta iki kişi yatıyor diye açıklama yapanlar, bu ülkenin iktidar mensupları değiller mi? Bir yastığa baş koyan iki insanın İNSAN HAKLARI nerede? Bu sadece sizin ikrarınız.
Neymiş, gelen şikayetler varmış. Hemen el koyalım.
Yıllardır SİVİL CEZAEVLERİ bitik halde, adama sormazlar mı “daha önceleri nerelerdeydiniz?” diye.
Güldürmeyin.
Komik oluyorsunuz...
BBG. Koyun mercek büyüklüğündeki kameralarınızı oturun, seyredin...
Ben seyretmeye bile utanırım.
Çalışanları bile, binbir zorluk ve mahrumiyetle ekmek parası uğruna çalışıyorlar.
TBMM İnsan Hakları Komisyonu.. Madem böyle bir komisyon var, insanlarımız, neden Avrupa İNSAN HAKLARI mahkemesine gidiyorlar?
Ama siz haklısınız. Hak verilmez alınır. Elbet bu insanlar da haklarını almasını bilecekler.
BARDAKOĞLU’NA MEKTUP
Ezan gönüllüleri, Diynaet Başkanı Bardakoğlu’na hitaben Zaman Gazetesi’nde TAM sayfadan bir nebze küçük, koca bir MEKTUP yayınladı.
Özet;
Merkezi ezan istemiyoruz..
Cami görevlileri güzel ezan okuyamıyorsa, neden başka göreve verilmiyorlar?
Ezan okumasını bilmeyen, nasıl müezzin olarak atanıyor? Vs. gibi istekleri var, bu Ezan gönüllülerinin.
Mektupta bir cümleye takıldım. SOSYALİST TEKELCİLİK.
Bu biir..
Ezan konusunda ben HOPARLÖRÜ kısın diye yazdığımda, din düşmanı takısı takıldı.
Biz ortaokula, liseye giderken minarelerde HOPARLÖR ve mikrofon mu vardı.
Camilerde, ŞEREFE neden vardır?
Aslanlar gibi minarenin tepesine çıkar, şerefe etrafında ağır ağır dönerek, namaza daveti okurlardı.
Bangır bangır elektronik cihazlarla ezan okunduğunda daha mı güzel oluyor? 5 vakit namazını EDA eden, zaten saatini biliyor..
Yukarıdaki bildiri mektubunda bir paragrafta çok güzel bir cümle var..
“Minarelerden radyo yayını gibi ezan dinlemek...
Sosyalist mantık diyor, mektubun bir yerinde.
İslamın temelinde sosyalizm vardır. Eşit haklar, eşit imkanlar.
Mektubun son paragrafında “camilerimizin kendi orijinal şekline dönmesi”........deniyor.
O halde;
Gırtlağına güvenen çıkacak şerefeye, okuyacak ezanı.
Gavur icadı hoparlöre ne gerek var, değil mi?
BELEDİYELERDE İMZA YETKİSİ
İmar Müdürü, Fen İşleri Müdürü sözleşmeli personel sıfatı ile çalıştırılamaz. Bunlara imza yetkisi verilemez.
5393 Sayılı Belediye Kanununun 49’ncu Maddesinin 3. ve 4. Fıkrası bunu açık seçik ifade ediyor.
Valla ben anlamam, köylüyüm.
Çalıştıranlar anlar, bilirler.
TUT SOKAĞINDAN, VUR OTOPARKINA !
Yeni alınan bir kararla, sokak aralarındaki küçük MARKETLERE otopark zorunluluğu getiriliyormuş.
Allahım sen aklıma mukayyet ol...
Sadece Edremit’e bir göz atın, sokak aralarında, cadde üzerinde kaç market var. OTOPARKI neresine konduracak?
Sen bunlara akıl fikir ihsan eyle yarabbi!..
Benim yüzüme bak, bu öneriyi imzalayanların canını al.
SENİ GİDİ HARAKİRİCİ !
AKP Diyarbakır vekili KURT, “Deşifre olan Subaylara, birileri intihar et talimatı verdiler” diye açıklama yapabiliyor.
Varsayalım durum böyle..
Verdiği sözün arkasında durup, kendi kafasına sıkana DELİKANLI denir.
Sayın vekil, sizin oralarda öyle delikanlı göremedik, hep başkasını arkadan vuruyorlar. Neden acaba?
SU MECLİSİ
Rize, İkizdere’de su meclisi kuruluyormuş.
Suyun kıymetini yeni mi anladılar, bilemem ama zararın neresinden dönülürse kardır derler.
Bizim buralarda sayısı belli olmayan buz gibi içme suları LAĞIMLA karışıp, denize akar.
Bizim buralarda SU MECLİSİNE falan gerek yoktur.
EVREN ve BARLAS
Nabza göre şerbet veren, her devrin gazetecisi Mehmet Barlas, bir zamanlar Kenan EVREN’i Boğaz’daki yalısında ağırlamış.
Ulusal’da Cuma günü böyle bir yazı-haber-vardı. Evren, yalıya HÜCÜMBOTLA gitmiş.
Ne var bunda..
60 ihtilali ile YASSIADA’da davalar sürerken;
Başsavcı Egezel ve Hakim Başol’da, hücümbotla Ada’dan, Caddebostan çay bahçesine gelip özel fincanlarda kahve içmişlerdi. Bizim eve 200 metre mesafede..
Bir fincan kahvenin neyi vardır?
Bunlara hatır değil, hadi neyse!
DURMUŞ
Eski Sağlık Bakanı MHP’li Durmuş, son günlerde flaş görüntüler veriyor.
Cuma günü yine Ulusal’da idi.
“Doktorlar, insanlarda safra kesesi, apandisit falan bırakmadılar, döner sermayeyi iyi döndürüyorlar” diyor.
Hemen merak ettim. Toplu sünnetler de dahil mi? diye!
İŞ BİLENİN
Casper, Bilgisayar firma yönetimi 295 olan çalışanını 55 kişi ile takviye etmiş. Maaşları da motiveli zam yaparak, % 26,5 büyümüş.
Ne ka ekmek.
O ka küfte...
ÇÜŞ
109 yıllık Ampul, hala yanabiliyormuş (Basından).
Eyvahh!..
Ya, bizim AMPİL bu rekoru egale etmeye kalkışırsa!
KULAĞINIZDA KÜPE OLSUN
Unutma ki ağzında bal olan arının, kuyruğunda iğnesi vardır.
ÇİN ATASÖZÜ
BÜYÜTEÇ
Fırınları kim, nasıl denetliyor?
BİZİM buralarda görüyoruz, içeri gir çık, “OKEY.”
YASA NE DİYOR?
Yasayla yetkili olan Tarım Müdürlüğü
Fırın denetimleri 5360 sayılı yasayla 4 yıl önce belediyelerden, tarım müdürlüklerine devredildi.
Tarım Müdürlüğü, gıda güvenliği, kalitesi ve yönetmeliği çerçevesinde aranan koşulları inceliyor. Üretim izni, asgari teknik hijyen koşullarına ve sorumlu yöneticilere (gıda mühendisi ya da tekniker) sahip olup olmadığını kontrol ediyor. Aranan koşulların yerine getirilmediği görüldüğü takdirde bin 144 lira ceza kesiliyor. Eğer işletme, bir ayın içinde koşulları yerine getirmezse, Tarım Müdürlüğü tarafından kapatılıyor.
BELEDİYE DE SORUMLU
Belediyeleri ise Tarım Müdürlüğü yetkilileri kendilerinden personel desteği talep ederse, zabıta ekiplerini denetimler için yönlendiriyor. Bunun dışında belediyeler, fırınların ruhsatlarını kontrol ediyor. Ruhsat vermek için de yine binanın projeye uygun inşa edilip edilmediği, asgari hijyenik koşullar içinde çalıştırılıp çalıştırılmadığına bakılıyor.
KAPATMA KARARI ALIR
İşletme ruhsatsız ise, zabıta tutanak tutuyor ve belediye encümenine sunuyor. Encümenden 10 gün içinde kapatma kararı çıkartılıp, tebliğ ediliyor. 5 gün geçince işletme ruhsat işlemlerini yapmazsa, ilçe belediyesinin kapatma kararı uygulanıyor.