YIL 1959 MANŞET
Ankara Bahçelievler…Bütün evler tek katlı bahçe içinde..Bahçeler hertürlü çiçeklerle bezenmiş..Yollar asfalt..
Bahçelievler Cumhuriyet Lisesi…Kız erkek karışık..Neşe dolu günler..
Arkadaşlarım arasında..Selçuk URAL..O tarihlerde şişmandı.Lakabı Fil..Çok güzel gitar çalardı..Sonraları malum bugün olduğu gibi tanınmış bir Hafi Batı müziği sanatçısı..
Güven Çınar…Hepimizden uzun boylu..Her konuya muhalif..Şimdilerde Avukat ve Ankara da CHP, İl Genel Meclis üyesi..Burhaniye’liler tanır..
Bekret Uluşar..O da iri kıyım…Rahmetli babası son derece modern ve İspanyol gitar çalan,evlerimizde yaptığımız partilere sürpriz yaparak gitarı ile baskın yapardı.Bekret TRT’nin ilk ekibinde IŞIK Uzmanı oldu…Konuyla ilgili eğitimini Yurt dışına TRT tarafından
Gönderilmişti..
Behzat Çınar..Bahçelievler GİMA’nın önünde babasının sahibi olduğu büfede çalışır,gazete dağıtımı yapardı..Sonraları Amerika da futbol oynayan ilk Türk topçusu oldu.Şimdilerde teknik drektör.Bir zamanlar Dardanel’i çalıştırmıştı..
Simla Kantarcıoğlu..Babası paşa idi..Hindistan da askeri ateşe olduğu sırada SİMLA kentinde doğduğu için bu isim verilmiş..Sonraları Türkiye Güzeli seçildi…
Bahçelievler de o tarihlerde Amerikalı Subay bolluğu vardı..Conilerle bizim onlardan gördüğümüz kutu COLA larla arada sırada maç yapardık…
Bahçelievler deyip geçmeyin.Bir Lise daha vardı..Deneme Lisesi.Aramızda tatlı bir rekabet.Ancak kız meselesinde çok titizdik..Ne biz,ne onlar bölge ihlali yapmazdık..
Bir de çok güzel sinemamız vardı..Adı Renkli sinema…Vizyonda olan filmlere göre ya bu sinemaya giderdik ya da Kızılay daki bir sinemaya….
Günler böyle güzel geçiyordu ama,hemen burnumuzun dibindeki BALGAT semti,ürperten bir
Olguya sahipti..Sağ sol öğrenci hareketleri had safhaya ulaşınca,hepimizin ağzının tadı kaçmaya başladı…Mayıs 1960 da..Kızılay özellikle her saat,saatli bomba gibi olmaya başladı.
Deniz Baykal,Menderes’in Kızılayda yakasına yapışarak “demokrasi istiyoruz”demiş,aldığı cevap ise “Başbakan’nın gırtlağına sarılabiliyorsan daha nasıl demokrasi istiyorsun”dediğini gazetelerden okumuştuk….Tatlı bir Mayıs günleri 27 Mayıs sabaha karşı mısır patlar gibi silah sesleri ile uyanmıştık…Radyo yu açtığımızda Ordunun idareye el koyduğunu duymuştuk…..
Bahçelievler’in o gizemli güzelliği biran da kara bulutlara dönmüş,her taraf askeri araçlarla
Dolmuştu..Tank paletleri bizim üzerinde keyifle bisiklete bindiğimiz asfaltı,çöl fırtınasının kumlar üzerinde bıraktığı basamaklı şekle büründürmüştü…
Güven’nin babası subay,benim babam subay,Selçuğun babası subay,Simlanın babası subay dı….
Evlerimizde korkunç bir sessizlik,heyacan…
Bu anılarımı neden yazıyorum…Yukarıdaki o huzurlu,kaynaşmış gençlik sanki bir kaça bölünmüştü…Üniversiteli ağabeylerimizin kandırdıkları liseli gençlerde sokaklarda kavga içindelerdi..Bizim Bahçelievler Cumhuriyet ve Deneme Lisesinden bir öğrenci arkadaşımız bile kandıralamamıştı….Genç beyinler, kandırılmış birbirlerine düşman yapılmışlardı….
Bugün, TV haberlerinde ellerinde taş,sapan Molotof kokteylleri ile sokak arbedesi yapan minik çocukları görünce hep 960 lı yıllar aklıma gelmekte…Çocuklardan,genç beyinlerden
Ne istiyorlar anlamak mümkün değil…Yüreğin yetiyorsa,yakalandığın zaman alacağın cezayı hazmediyorsan meydanlara kendin çık..
O, darbeli günler sonrası hep dua etmiştik.Allahım bir daha böyle günler yaşatma diye..Ama bizim 68 kuşağı ne yazık ki 80 Darbesini de yaşadı..
Yaşatanlar,yaşatılmaya sebep olanlar,bu ülkenin ileri medeniyetler seviyesine gelme çabasına
Rötar yaptıranlardır….Hiç birisi emellerine ulaşamadılar..
Ülke yönetimleri,halkın yaşam şartlarını heran mercek altına almalılar..
Özellikle gençlerin eğitim,cep harçlığı gibi uygar şartlarda yaşamalarını,Eğitim koşullarını iyileştirme araştırmalarını titizlikle yapmaları kaçınılmaz olduğunun bilincinde olmalılar..
Gençlik bir kıvılcımdır…
Gençliğe,copla,biber gazı ile yaklaşmaya kalkışırsan,kıvılcım alev alır…..
Gençliğimiz,2011 yılında doyumsuzluğu yaşamakta,internette,filmlerde,hatta dışarıdan gelen Yabancı gençlerin yaşam şartları ile kendilerini tartmaya kalktıklarında” niye ben bu imkanlara sahip değilim” ikilemi içine düşmekteler…
Üniversite harçları ile,ailesinin geliri arasında uçurum olan gençlik kötümserliğe terk edilmemelidir…..Yaralı aslan her zaman tehlikelidir..
Bu cennet ülke,güzel olan her şeye layiktir…
Siyasi hırs, ne yazıkki bu güzellikleri görmeye engel olmakta…
======================000====================
ÇÜŞ
Suriye Devlet Başkanı Esad”İsyan varken,reform olmaz”diyor..
TSM eserleri arasında bir tanesi varki tam bu açıklamaya cuk oturuyor.
“İsyanı bırak gelde bu son bestemi dinle…”
==============00=================
BÜYÜTEÇ
HAKİMEYET’in Perşembe günkü manşeti hoşuma gitti..
“PARKELİ DEĞİL ENGEBELİ ARAZİ”
Edremit Belediyesi Fen İşleri Müdürü bu manşete yanıt vermek zorunda.
Hem halkı aydınlatma adına,hem yapan firma adına..
===========00000=============
KULAĞINIZDA KÜPE OLSUN
Tembele iş buyur,sana akıl öğretsin
ATASÖZÜ
================00===========
ZİKİR VE FİKİR
Zekariya ÖZ,görevinden alınmış,Başsavcı vekilliğine atanmış.
Yerine kim gelecek? Savcı ünvanlı bir diğer hukuk adamı..
Mühim olan isimi? Ünvanmı?
Dervişin zikri neyse fikri o, olmasında ne olursa olsun..
Hakkı yüreğinde,hukuku beyninde pişirmiş olan gelsin..
=============00==============
ÖZEL YETKİLİ GAZETECİ sağ
Pek havalı bir tanım..Özel…Siyah,beyaza yandaş,beyaz siyaha yandaş..Yeni dönem gazete ünvanları…
Bu gazetelerde çalışan yazarlarda bir unvan almalı diye düşündüm,.taşındım ve “ÖZEL YETKİLİ YAZAR” ünvanını uygun buldum.Siz ne dersiniz?
Bu ünvana sahip olanların, Başbakan ve Cumhurbaşkanı ile aynı uçakta dış gezilere götürülmüyorlarmı?Götürülüyorlar..
O,halde : Davet yazılarında:
Sayın Bay
X+Y
QX$% Gazetesi Özel Yetkili Yazarı……Şeklinde giriş yapılmalı..Nasıl ama?
Hatta, Sarı Basın Kartlarında tanım hanesine de yazılsa çok bii güzel olur…
=====================00000===================