Unakıtan döneminde başlayan “ ben satarım, kardeşim” politikası olarak süregelen satışlar devam ediyor… (o da şimdilerde kendisine böbrek satacak kişiyi beklemekte)
Satar, satmaz.. Mühür onda ise müdahale şansı kimsede yok… Onca eleştiri yapıldı ne oldu? TINN!
Bu uygulamanın bir başka yüzü var…
Devletin, kamu kurumlarını yönetmekte ki başarısızlığı..
Devlete ait bir fabrikayı ele alacak olursak…
Başta, satın alma.. Düğüm noktası bu…
Yolsuzluğun başladığı ilk masa…
Bir kişinin yapacağı işi üç kişiye yaptırmak.
Gereksiz harcamamlar…
Gereksiz ham madde bulundurmak…
Bir genel müdür varken iki ya da üç muavin çalıştırmak.
Ürettiği malı satmak için AR-GE bilgisizliği… (Pazarlama ile satış departmanlarının ne olduğunu bilememek)
Bunlar göz önüne alınırsa satmakta haklı bir duruma gelinmekte…
Kamu kurumları, eş-dost-siyasi menfaat-karşılıklı haksız maddi kazanç, üretim merkezi haline gelmiştir.. Bu sadece son yıllarda değil, geçmişten kalan bir mirastır…
O, fabrikanın başına getirilen mutlaka bir tanıştır. Konunun uzmanı olmadığı halde o koltuğa oturtulmuştur… Aynı konuda üretim yapan bir özel sektör fabrikası ile teraziye koyduğunuzda, personel sayısı ve kar/zarar hesabında kamu fabrikalarının utanacak boyutlarda zarar ettiği gözlemlenir..
Devlet bu sorunları çözemediği için, satma kararı almış ve kendi sırtından yükü atmıştır… Atmaktadır.
Ancak, köprü ve Karayollarının satışlarında bu böyle değildir.. Köprüler her gün nakit basan darphane gibidir… Burada işletme zafiyeti vardır… Milli piyangonun satışı için hazırlık yapılmaktadır.. Darphanenin önde gelen bir kurumu..Ancak bu kurumda kaç bin kişi çalıştırılmaktadır?
Ne iş yapmaktadırlar… TRT, Kaç bin personeli vardır.Kaç bin sanatçı ya maaş ödemektedir.. Ayda bir
Üç/beş şarkı ile solo şarkı söyleyen ¾ bin TL maaş almaktadır… TRT zarar eden Devlet kurumlarının başında gelir… Bir kanalı elinde tut, gerisini sat buna bizde eyvallah deriz…
DEVLET MALZEME OFİSİ.. Bu kurumu daha önceleri de yazmıştım… Kamu kurumlarına, kâğıt, kalem, silgi, büro makineleri, mefruşatı, araç ve gereç satan bir kurumdur… İhaleye çıkar kalem, kâğıt ve saydığım diğer mamulleri alır…En ucuza verenden alır ama kaliteden zarar eder.. Yani Devlet kendi kendini zarara uğratır.. Kaç bin personeli vardır..
Yani, bu yapılan satışlarda, devlet beceremediği işleri, satışlarla ört bas etmektedir…
Satışlarda haklı tarafları böyle olmasına amenna diyecek olanların esas itirazları ki haklılar.. Değerinin altında satışlar… Burası önemli. En fazla eleştiri bu noktada yapılmaktadır. Buna en önemli, örnek Balıkesir SEKA’dır… Lojmanlarının değeri bile göz ardı edilmiştir.. Telekom.. Sudan ucuza gitmiştir.. Hazır teknolojik imkânlar, eğitilmiş personeli ile birlikte yok bahasına satıldı… Aynı teknolojiyi sıfırdan kurmaya kalkılsa acaba değeri nedir?
Tasarrufa yönelindiğini söyleyenler, daha önceleri de birkaç kez yazdığım “TEKNOLOJİ” çağında inanılmayacak bir kağıt israfı vardır.. Kâğıt ithalat rakamları gerçekçi bir şekilde açıklansa bu iddiamın haklılığı ortaya çıkar… Sadece Kamu kurumlarındaki israfla, kaç yüz okul yapılır… Neler yapılır?.
Esas tasarruf burada… Türkiye’de kâğıt ithalatçılarının isimlerini hiç duydunuz mu? Her gün banknotlarla banyo yapıyorlardır… Terkos musluğundan akan sudan çok fazla kâğıt akışı…
DMO’nun kayıtlarına bakabilecek bir muhalefet vekili olsa, sadece bu devlet kurumunun aldığı kâğıt TL/MİKTARI ORTAYA ÇIKAR… Hazır vekillerden söz açılmışken bi zahmet bu konuda bir soru önergesi vererek rakam ve tonaja ulaşabilirler..
ÖTE YANDAN, TOKİ… Bu kurum Başbakanlığa bağlı bir kurum.. KONUT YAPIMI DIŞINDA BAŞKA İNŞAAT İŞLERİ İLE DE UĞRAŞMAKTA! Ayrıca bu kurumun satışa çıkarttığı bazı gayrimenkulleri neden, ESKİDJİ isimli özel bir firma yapmakta?.. Çok büyük meblağların havada uçuştuğu bu kurumda geçenlerde ortaya çıkan yolsuzluk rakamları dudaklarınıza, uçuk yaptı değil mi? Yani bir taraftan tasarruf adı ile bir yerler satılırken,bir taraftan birileri malı götürmekte…
Bir başka konu da, İŞSİZLİK… Emekliliği dolup da görevde olanlara bir hal çaresi bulunması, işsizliğe bir nebze olsa katkıda bulunur.. Binlerce genç beyin sokakta iş aramaktadır.. Emekliliği dolanlara artık bir takvim konmalı, emekliye ayrılmalıdır… Binlerce kadro boşalacak, gençlere kapı açılacaktır…
========================00==============
SÜT
Marketlerde, bakkalarda satılmakta olan, paketlenmiş sütlerin tazeliği konusunda kimse beni aydınlatamadı.. Paketin üzerinde tarih var. İyi güzelde hangi tarihte pakete girmiş. Bu tarihten mideye İnene kadar aynı tazelik ve faydasını muhafaza etmekte midir?..
İkinci bir konuda, süt üreticileri kan ağlarken, Türkiye genelinde kaç bin paket süt raflarda yerini almaktadır?.. Onlarca marka, onlarca paket süt kutusu… Bu kadar üretim varsa bu üreticiler neden ağlaşmaktadır? Her ne kadar fabrikalar ucuza alsalarda büyük rakamlar orta yerde..
Kusuruma bakmasınlar iki ucu moklu değnek gibi bir şey, cahilliğime verin. Buyurun öğretin… Öğrenmekten fena halde haz duyan bir yapım vardır.
==================00====================
ÖĞRENCİ PROTESTOLARINDAN KORKMAK!
Abesle iştigal, bir görüş.. Eski yılları örnek almaya gerek kaldı mı? Gaz verilip, gaza gelecek Ordu yok.
Gaz yüklü bir öğrenci topluluğu yok… Öğrencilerden bu kadar ürkmenin anlamı var mı? Sadece bir görüş bildirilebilir bu konuda… OTORİTEYİ elden bırakmamak… Otoritenin daha başlangıcındayız demek… ODTÜ’ye 2 bin polisle de girerim. 5 bin polisle de.. Demenin fiziksel ihtarnamesi..
==================000============
HARCIRAH..
657 Camiasında bir kural vardır.. İl hudutları dışına çıkan bir 657 mensubu harcırah hakkını kazanır.
Eee.. Küçükkuyu ile iç içeyiz.. Bizim kamu kurumları sık sık karşılıklı ziyaretlerde bulunurlar.. Ama az, ama çok… Küçükkuyu, Çanakkale’ye bağlı olduğuna göre… Bir çiçek göndermeye kalksanız, şoför ve yanındaki görevli harcırah hakkını kazanmıyor mu?
Yurt içi yurt dışı seyahatler tabii ki cabası…
================00==================
BÜYÜTEÇ
GÜRE…
Edremit, merkez ilçe olduğunda bile, ağır misafirlerini GÜRE’de ağırlamak zorunda… Toplantı ve konferans salonu olan yıldızlı oteller burada… Bu sebepten dolayı Güre’ye ayrı bir itina gösterilmesi
Kaçınılmaz… Koskoca Merkez İlçede, yıldızlı otel yok. Konferans salonu yok.. Güre’nin sayesinde yırtacak işi… Valla el bebek, gül bebek bakacaksınız GÜRE’ye…
=====================00=================
DOLABI OLAN YUMURTA SATAR…
Ortaya bir şey attıktan sonra gerisini getiren bir yönetim ile yönetilmekteyiz.. Önce “bakkallar yumurta satmayacak” dendi. Bir kaç yerden değişik sesler çıkınca, bu kez” buzdolabı olan bakkal satabilir” denmeye başlandı… O halde meşrubat, dondurma fabrikalarının uygulamasını yumurta çiftlikleri de dolap dağıtmaya başlasınlar… Malum yumurta üretici firmaları da MARKA olduklarına göre…
Kaz gelecek yerden dolap esirgenmez değil mi ya!
===================00=======================
DÜŞÜNCENİN BİTTİĞİ YER
“Ek vergi geliyor”
By:Gazeteler…
Bizden not: Sıkışınca bir yerleri karıştırma huyumuz varya. Bu konuda tek karıştıracağımız yer, sokaktaki insanların cepleri… İlk akla gelen CİGARA Tüketimi bir türlü en aza indiremediğini bildiğinden, oturduğu yerden para.
Elektrik, doğal gaz, benzin… İNSANLARIN en çok kaşındığı yerleri…
==============000=============
KULAĞINIZDA KÜPE OLSUN
“Gazeteci sığ suda avlanmalıdır, derine giderse boğulma riski taşır”
İyi bir gazete okuru..
==================00========
ÇÜŞ
REZİDANS, İsimleri neden Felemenkçe?
Türk kaşığı ile Felemenk moku yemeyi sevdiğimizden (Türkçe tabelaları mecbur kılan devlet yönetimi, küçük esnafla uğraşa dursun)
Kendi talimatını, kendi çiğniyor, bunlara ses çıkartamıyor..
======================00===========