Bu söz, dede yadigârı sözlerden…
İmam Hatip Liseleri ile düz liseleri arasında akıl almaz ayrımcılık hala aldı başını gidiyor…
İmam Hatip Lisesin de okuyanda düz lisede okuyanda bu toprakların hamuru… Aynı su, aynı un karışımından yaratılmış gencecik çocuklarımız..
İmam Hatip liselerinde okuyan çocuklar suç işlemez, bütün suçlar düz liseden çıkmakta görüşü ile gencecik çocuklarımız arasında bir ayrımcılık yapılmakta…
Her iki liseyi de birincilikle bitiren çocukların beyinlerini abuk sabuk görüşlerle doldurursanız, ileriye dönük arızaların tohumunu ekmiş olursunuz…
Düz lisede okuyan binlerce Anadolu evladı, evlerinde islami kurallarla aile birikimi ile ileriye hazırlanmaktalar… Yine binlerce Anadolu topraklarında aile baskısı ile başını örten yavrular, bu birikimle ileriye hazırlanmakta, biraz ileriki yaşlarda fikir özgürlüğüne kavuştuğunda, tarzını değiştirmektedir… Onun için, çocukların düşünce ve fikir özgürlüklerini lise çağlarında teslim etmeli.
Hem baskı yapacaksın, hem iki değişik isim altındaki okullar arasında ayrımcılık yapacaksın…
İnsan eti çiğdir.. Kimin ne yapacağı belli olmaz.. İmam Hatip öğrencisi de suç işler düz lisedeki de..
Her ikisi de, et, kemik ve sinir sisteminden yoğrulmuştur…
====================00000==========
SICAK ASFALT
Bu asfalt türünün yaz aylarında yapılabildiği bizlere öğretilmişti… Edremit-Kadıköy arasında bir asfaltlama işlemine başlandı… Sıcak mı? Soğuk mu? Yoksa yeni bir teknoloji mi bulundu?
==========================00============
ALT YAPI HİZMETLERİ…
Bu hizmetler yapıldığında eski yıllarda, bir tabela konur, ne yapıldığını vatandaşlar kimseye sormadan öğrenmiş olurlardı… Aslına bakarsanız, normal bina inşaatlarında da yazılır, ruhsat tarihi, başlangıç, bitim zamanı, kontrolör adı. Müteahhit, mimar isimleri yazılırdı.. Mal sahibi, hisseli ise, hissedarlar.. Vs.. Kim takar halkı, kim takar devleti hesabı yürü be koçum hesabı…
Organize sanayi ile eski yoldan Dallas’a kadar giden yol kenarları kazıldı bir takım borular döşendi.
İyi güzel de bu döşenen borular neyin nesi.. Aynı işlem KIZILKEÇİLİ yolunda da devam ediyor.
Ne yapıldığın kimse bilmiyor.. Yapan ustalara “şişşt birader ne iş?” diye sormak, normal yaşantı tarzımız oldu. Devlet kendi kurallarını çiğniyor, ondan sonra vatandaşlara ceza kesip, sözde derz veriyor.. Önce kendin öğren, kendin…
======================00=================
BİSİKLET YOLU
Yeni dünya ve Avrupa da tüm ülkelerde, yayalar ve bisiklet kullananların hakları saklıdır.. Bu haklara ora devletleri sadık kalırlar… Bisiklet yolları vardır, insanlar güven içinde oto ya da toplu ulaşım araçları yerine çoğunlukla bisiklet kullanırlar…
Mesela bizim buralar.. Sözde kıyı şeridi. Yazlık ya da tatil beldesi…
Hangisinde bisiklet yolu var?..
Hiç birisinde…
=================00===============
TURİZM TOPLANTISI
Biraz şaka türü olsun dedim.. Yaz aylarını karılanken basına açık Turizm toplantıları yapılırdı. Son yıllarda kapalı kapılar ardında falan felan.. Kış aylarında da böyle bir toplantı yapsalar nasıl olur acaba?
Malum, sezonumuz kısa diye yaygara kopartanlara biraz destek çıkılmış olunur… Kış aylarında oteller boş! Ya, nasıl doldururuz? Çıtır çıtır üstüne bastığımızda ses çıkartan yapraklara basa, basa dağ eteklerine çıkıp, mangal nasıl yapılır?.. Bu mevsimde ne avlanır? Merki nasıl bulunur?
Kısaca sezonu nasıl lastik gibi uzatırız. Sorularına yanıt aranmış olunur, değil mi ya?
==================00=============
SİZİN BERBERİNİZ VARSA!..
Hani şu, çorba tenceresi gibi dedikodu kaynatılan…
Bizim de yıllar önce, CAĞALOĞLU HAMAMIZ vardı… Göbek taşında bağdaş kurup, kaynatırdık, tencereyi… Rahmetli Halit Çapın 35’lik rakısını açar bir kaç fındık fıstıkla götürürdü malı..
Arada sırada tellak Seyfo’ya seslenir, “bi kalem, bi de ufak kağıt getir”.. İşte o zaman anlardık, bir gün sonra o muhteşem devrik cümleleri ile yine birisini yağlayıp yıkayacak ve öyle de olurdu..
Sık, sık rahmet Altan Erbulak gelirdi… Ona da.. “çiz bakalım göbek taşında göbeğimizden akan rakı damlalarını” derdi. Onların sohbetleri hep belden aşağı idi.. Fıkralar, kahkahalar… Dedikodu diz boyu ama konuşulanlar, kulakları çınlatılanların yüzlerine de söylenirdi.. Türk yer altı dünyasını kitap haline getiren ölümle burun buruna yaşayan ama eceliyle çok genç ölen Engin BİLGİNER… Halit Çapın onu görünce “oğlum az uzak da dur oğlum, biz de bok yoluna gönderme tahtalıköye” derdi..
O, göbek taşının ağzı kulağı olsa da konuşsa.. Konuşsa ama şimdi o taşın üzerinde, EVROPALILAR yayılıp, ter atmaktalar… Yani zavallı mermer yazar, çizer takımının kültüründen mahrum ve boynu bükük… Rahmetli Altan’ın karikatürlerinde çok sık kullandığı büyük nalınlar (takunya). Tıkırtılar hala kulaklarımda.. O lezzetli sohbet.. Kimsenin malında sandalyesinde gözü olmayan tatlı cümleler… Altan Erbula ara sıra “yahu büyük patronu da bir ara çağırsak (Erol Simavi) der demez, Altan lafı ağzından alır “aman ha, aman göbek taşına oturur oturmaz HAMAM CUMHURİYETİNİ KURAR, NE ME LAZIM” diye kesip atardı. Tabi sonrası kahkaha tufanı…
============================00================.
DÜŞÜNCENİN BİTTİĞİ YER
“Ölen 4 PKK’lı nüfusa şehit olarak yazılmış”
By: Hürriyet
Bizden not: Ne şehittir, ne gazi, bok yoluna gitti Niyazi…
================00=============
ÇÜŞ
Mecliste, bütçe konuşuluyor. “Sözde” neyse bu sohbet sırasında vekil efendiler birbirlerine veryansın ediyorlar..
İki tanesinin arasındaki bir cümleye taktım kafayı.
Biri diğerine “Kur’anı getir el bas söylemediğine” diyor..
Yahu çarpılacaksınız be… Ayıptır, günahtır.. Kutsal Kitabın o mekânda
Ne işi var?
=================00============
BÜYÜTEÇ
Yağmur yağdı her taraf gölet.. Saygısız sürücüler cabası…
Eşek arabasına binerken, sıçratabiliyor muydun çamurlu suları?
====================00===========
KULAĞINIZDA KÜPE OLSUN
Yabancı koyun, kenarda yatar.
ATASÖZÜ
=============00================
KÖMÜR TORBASI MI? TAŞ PARÇALARI MI?
Fakir fukaraya kıyak olsun diye dağıtılan kömürler evlere şenlik. Geçenlerde de yazmıştım. Hiçbir yerden tık çıkmadı… İnsanlara yazık.. Devletin parasına yazık… Göz yapayım derken sözü vardır ya?
======================000===========
AKÇAY’DA YAPILMASI DÜŞÜNÜLÜP, YAPILAMIYAN
Ya da yapılması suya düşen, sağlık ocağı ve üstünde Kur’an kursu bi MECLİS ÜYESİNİN itirazı ile battal kalan bir fikre dönüştü diye yazmıştım.. Hiç ses çıkmadı…
=====================00==============
MASAL, MASAL…
Evet bizim çocukluğumuzda bir tekerleme vardı..
“Masal, masal mantikas Kaynanamın k..ı tas, çukura düştü uçamaz”… Bu tekerlemeye benzer ne kadar çok sosyal yaşamımızdan kesintiler var.
İçine düşmeye gör… Çıkamazsın… Mok çukuru sanki…
================0=====================