DÜŞÜNCENİN, DÜŞÜNCESİ
Başbakan Yardımcısı ATALAY, “Şiddet içermeyen tüm düşünceler özgür olacak.”
Yeni demokrasi paketinin en önemli maddesi bu olacakmış…O halde bu yasa düzenlemesi olana kadar TÜRKİYE’DE, demokrasiden ve özgür düşünceden bahsetmek abesle iştigal demek olmuyor mu?
Daha üç beş gün öncesine kadar, kabinenin tüm bakanları çıktıkları her kürsüde “Türkiye hukuk ve Demokrasi ülkesidir” demediler mi? Dediler ve demeye devam ediyorlar…
Gelgelelim, yukarıda Başbakan yardımcısının cümlesi CAK”la bitmiyor mu? Bitiyor…
Olmayan bir objeyi varmış gibi göstermek hangi kurallara uymaktadır?
· Yine yukarıdaki cümleden yola çıkarak, sadece düşünce suçundan kodese atılanlar, bu yeni düzenlemenin Devlet Gazetesinde yayınlandığı gün serbest kalacaklar mı?
Sadece, düşünce suçundan kodese atılanların, bu uğradıkları mağduriyetleri sonucu devlet “biz bugüne kadar ülkeyi anti demokratik bir yasalarla yönetiyorduk” cümlesi ile günah çıkartacaklar mı?
Yoğurtcu, yoğurdum ekşi demediğine göre, sadece düşüncelerinden ötürü içeride olanların popolarına bir başka suç eklenmeyeceğini kim garanti edebilir…….Garanti belgesi olmayan bir ürün
tüketiciye daima zarar verir, değil mi ya?
Öğrenciler, sadece pankart açarak yürüyüş yapsalar dahi acımasızca dövülmekteler… Bu fotoğraflar rafa kalkacak mı?....Sözler ve kitaplara yazılanlar lafta mı kalacak, yoksa gerçek bir demokratik ülke gibi uygulanacak mı? Ben karamsarım…Başbakan Yardımcısının CAK’la biten cümlesine inancım yok.
Halen uygulanmakta olan düşünce özgürsüzlüğü nedeniyle kodese alınan insanlar “hangi hukuk” kuralları çerçevesi içinde alınmışlardır….Başbakan Yardımcısının yukarıdaki cümlesi açık seçik bir itiraftır ama, açık ve seçik ifade edilmemiştir….Hakim ve Savcılar da bu hukuksuzluğu kabullenmiş olmuyorlar mı?
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının “tam bağımsız Türkiye” sloganları nedeniyle idam edilmişlerdir.
Bu slogan bugün de atılmaktadır…Başbakan Yardımcısının CAK’la biten açıklaması sonucu, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına İADE-İ İTİBAR hakkı verilmesi gerekmemekte midir?
MAKETTEN SATIŞ
Yaygın basında hergün çarşaf çarşaf inşaat sektörünün reklamları yapılmakta..Baktığınızda ağzınızın suları şapur şupur değil mi?..Boloklar arasında göletler, yemyeşil geniş alanlar…Sıra sıra sıralanmış bina özellikleri…….
Maket….Başlıbaşına bir sektör olan maketcilik son yıllarda büyük aşama kaydetti…..
Maket fotoğraflarını canlı çekim gibi gösteren bilgisayar formatları……
Maket….Hayal olan yatırımları, rüyaların hayıra yorulması sanki…Bu yatırımlar belediye ve davlet yatırımlarınada sıçradı…..Cek-caklı ilanlar….
Çok şirin, görsellik…..
EMİTT
Fuar….Bu fuara yıllardır belediyelerimiz stand açarak katılmaktalar..Her yıl soru önergesi vermekteyim….Getirisi nicedir? Diye….
İlçe Turizm Müdürü bu fuara katılıyor mu? bilemem, ondan da bir getiri raporu almadık..Kaç yıldır bu görevdedir? onu da bilmiyorum ama şu turizm getirilerini bir türlü kendisinden alamadık…..
Turizm toplantıları malum…Her yıl bir öncenin fotokopisi. (BU CÜMLEYİ HER YIL KULLANMAKTAYIM)
Vali ARSLAN’ın geçtiğimiz gün fuarlara TEK VÜCUT olarak katılınsın görüşüne yürekten katılıyorum.
Belediyeler, bu fuara stand kirası, personel harcirahı, malzeme götürmek için araç tahsisi v.s gibi harcamalar yapmaktalar…..Fuar standında görev alması gereken bireylerin konuya vakıf, lisan bilen personel olması gerekmekteyken, ne yazık ki……!!
BİR DİLEKÇE OKUDUM, BÜTÜN YOĞURTLAR BOZULDU…
Cacık bilem olamadan bozuldu, yoğurtlar…Halbukisi üç beş gün falan felan zaman sonrası, mevcut yoğurtlar bozulmadan dolaptan çıkartalım da masaya bol sarımsaklı bir cacık koyalım diyen Ankara’lı çakma aşcılar ne sevindirmişlerdi….
Bir tatlı kaşığı insan hakları nanesi…
Beş diş sarımsak, kokusu sonradan çıkan cinsten..
Silivri’de sağılan sütten yapılan HAK marka yoğurt..
Bir tatlı kaşığı, hemen üste çıkan cinsten zeytinyağı……
Bunların hepsini bir kaseye koyup, Amerikan Patentli General Elektrik marka mikserle karıştırıp, masaya konmasını beklerken, çakma Ankara’lı Aşcı, ayarını kaçırarak önümüze bir cacık bile olamayan yoğurt koymaya devam ediyor…
Gelelim konuya…Balyoz davası tutuklusu Orgeneral Çetin Doğan’ın eşi, TBMM Başkanlığı İNSAN Hakları Komisyonuna dilekçe vererek “70 yaşın üzerinde 200 tutuklu olduğunu, cezaevinin ambulansının olmadığını, saat 17.00’de görevi bırakan bir pratisyen doktor bulunduğunu, yemeklerin son derece sağlıksız olduğunu v.s bildiren dilekçe…..”
İmralı’daki, konuğun sağlık sorunları ve yemesi içmesi konusunda ne düşünüyorsunuz sayın yoğurttan cacık yapamayanlar…..Cacık yapamayanlardan cacık tabiî ki olmaz….İnsan haklarından konu açanların, vicdani muhasebe dersinden geçmesi lazım… Geçebilmesi için kendisinin de insan olduğunu bilmesi gerekir…..
DÜŞÜNCENİN BİTTİĞİ YER
Denizde trafik kazası…Feribot ve Ro-Ro yol vermeme için inatlaşmışlar..
Ro-Ro tüymüş…Aranıyormuş.. BU BİR HABER BÜLTENİ CÜMLESİDİR.
Marmara bir iç denizdir. Ro-Ro sürat teknesi değildir…Nereye kaçtı acaba?
Öperim ben böyle haberciyi….
BÜYÜTEÇ
Bir, kardeş gazete Salı günü manşetten Edremit Belediye Başkanı Tuncay Kılıç’ın bir açıklamasını manşetten vermiş…Aynı gazete Başkan’ın iç sayfada başka bir ortamdaki haberini geçmiş….. Manşetteki fotoğrafla, iç sayfadaki haberin fotoğraf arasındaki farkı bulun…….
ÇÜŞ
Konuştukça batan, kimlerdir?
Rahşan Gülşan çok güzel yanıtlamış…..Vekil efendiler….
Aaa… sizin oralarda yağmur yağıyor mu yahu??
KULAĞINIZDA KÜPE OLSUN
Arı kızdıranı sokar.
DEYİM
OKUDUĞUNU SENTEZ ETMEK
Veya anlamak….Anlamadı ise araştırmak, sorup soruşturmak..
Öyle bir merakı yoktur çoğu gazete okurlarının…Ya da birilerinin..
Mesela; geçtiğimiz günlerde yazdığım bir iki konu başlıkları bile merak edilmedi..
Neydi onlar:
Aşufte ve mal..
Savunma hakkı.
Mal.
Külüm yok, dumanım yok.
Hayyam ve bugünün insan.
İnsanların patlama noktası…….Ne siz sorun ne ben söyleyeyim…..Sağlığa zararı yok canım…