ASKERİ ALAN
Geçen gün gündem oluşturan, Emine Hanımın GATA’ya alınıp alınması.
Aynı konuda birkaç kelime ile değinmiştim.
Bir çıkar yol bulunup, o ziyaret gerçekleştirilebilirdi.
Pratik zeka çözerdi bunu..
Ben asker çocuğuyum.
Babam rahmetli Em. Kurm. Albay idi.
Ana ve baba öldükten sonra Orduevlerine giriş hakkım elimden alındı. Genel uygulama bu.
Doğru mu? Bence yanlışın dik alası.
Türk Ordusuna 35 yıl hizmet vermiş bir subayın oğlunun, neden bu hakkı elinden alınır?
Elimdeki mevcut orduevlerine ve diğer sosyal tesislerinde geçerliliği olan KARTTA, babamla ilgili tüm bilgiler var. Baba rahmetli olunca bu veriler DUCK SİLLE siliniyor...
Onlarca bu durumda olan asker ailelerin gıkı çıkmadı, çıkmıyor....
Orduevlerine bir günlük sakalla giremezsin.
İstersen paşa karısı ol, istersen paşa kızı-oğlu ol. Kılık kıyafet nizamnamesine uygun değilsen, tesisten içeri giremezsin.
Ordu, bunu kendi personeline sapına kadar uyguluyor.
Emine hanım olayında PRATİK ZEKA, bugünkü ortamda çare bulmalıydı....
ADLİ TIP, ADALETE DARBE VURUYOR
Burası Türkiye. Darbenin nereden geleceği hiç belli olmaz.
Adaletin bel bağladığı, Adalet kanalı ile adaletin tecelli etmesini bekleyenlere, insanlara darbenin nereden geleceği..
Çorum’da 12 yaşında kızla cinsel ilişkiye girip, para karşılığı fuhuş yaptıranlar yakalanıyor.
Adalet teslim alıyor.
12 yaşındaki çocuğun ruh sağlığının bozulup bozulmadığı konusunda rapor isteniyor.
Adli tıp, AĞUSTOS ayına randevu veriyor.
Sanıklar bu yüzden serbest kalıyor.
İşte Türkiye manzarası.
Adalet darbe yiyor.
12 yaşındaki çocuk ve ailesi darbe yiyor.
Suçluları yakalayıp ADALETE teslim eden POLİS DARBE yiyor.
Sen oturmuşsun ASKERİ DARBEDEN dem vuruyorsun.
Halkın her gün DARBEYE maruz kalıyor.
Sen kalkmışsın sadece siyasi geleceğin ile ilgili ANAYASA değişikliği yapmaktan dem vuruyorsun.
Sen bir gün olsun sokaktaki vatandaşın hakkını aradın mı?
AB istiyor diye İDAMI kaldırmakla mağduru mu korudun, suçluyu mu?
BORÇ-ALACAK ve BELEDİYE..
Bu konuyu her seçim öncesi ve sonrası yazarım.
Aslına bakarsanız, iktidara gelen hiçbir hükümet bu konuda bir yasa düzenlemesi yapmadı, yapamadı.
Seçimi kaybeden REİS, ceketini giyip gider, bizim ülkemizde.
Arkasında bıraktığı borçların dökümü, yasallığı yasal olmayanların hesabı sorulmaz.
Borçlar, bir sonraki REİS tarafından ödenir.
Ödenir ama Türkiye’nin her il, ilçe ve beldelerinde aynı ses yükselir: “ENKAZ” aldım.
Sistem bozuk..
Ceketi, şapkayı giydirip göndermeyeceksin. Şekillendir, yasallaştır, doğmamış çocuğun payının hesabını sor.
Ama nasıl?
Hangi DEVLET zihniyeti ile.
Hükümetler de aynı sistemle yürütüldüğü için heybe ne kadar olursa “haydi eyvallah”, “kul hakkı” ile gelme diyor rabbim.
Cuma namazına giderek günah affolmaz.
Günah yasak olduğu için ızdırap vermez. Izdırap verici olduğu için yasaktır (GOETHE). Ne güzel özetlemiş değil mi?
AKÇAY’DA YAKIŞIKLI BİNA
Dr. Serdar Başyurt’a ait bina hakkında yazdığım yazıya sayın İNCEOĞLU’ndan yanıt geldi.
Aynen yayınlıyor, duyarlılığına teşekkür ediyorum.
“28 Ocak 2010 tarihli köşenizde ‘Akçay’da yakışıklı bina’ başlıklı yazınızda belirtilen % 35’ten, % 53 yoğunluğa nasıl çıkıldı konusu;
Bahsedilen % 53 yoğunluk zemin katta ana binada
Parselin arka kısmında komşuya tecavüzlü olarak yapılmış denilen bina, şantiye binası olarak yapılmış olup, şu anda yıkılmış bulunmaktadır.
Yine binanın doğu kısmındaki esas binaya bitişik 2,50 yüksekliğindeki müştemilat binası kalorifer için yapılmıştır. (İmar Kanunu’nun Müştemilat ile ilgili yönetmeliğe uygun olarak) ancak komşu tarafına
ÇÜŞ
Demokrasinin IRZINA GEÇİYORLAR, İMDAAT!
Ukrayna’da halk sokaklara dökülmüş... CIZ CIBIL!
Sadakat dediğin böyle olur... Irz düşmanlarından kaçanlar da bize gelip LALELİYE sığınıyorlar.
BÜYÜTEÇ
Devlet Hastanesine ana yoldan giriş tek kelime ile rezalet.
Hamile bir kadın çocuğumu düşünebilir.
Diyaliz hastası böbreğinden olur.
Kalp hastasının yüreği ağzına gelir.
Basuru olanın, basuru patlar.
Ayıptır be.. Milyarlar yattı o hastaneye,, TCK bir avuç girişi beceremiyor.
KULAĞINIZDA KÜPE OLSUN
İbadet gibi ticaret de hile kabul etmez.
Hz. ALİ