Peki, açılımı nedir? Yazayım:
Kendi kendine yeterli olma.
Kısa ve öz tanımı bu.
Mesela biz, birçok tarım ürününde kendi kendimize yetiyorduk. Hatta ihraç ettiğimiz ürünlerimiz dahi vardı. Şimdilerde ise ihraç ettiğimiz ürünleri ithal ediyoruz.
Trump yeniden başkan olur olmaz, bir takım ithal ürünlerin gümrük vergilerini artırdı. Bir nevi kemer sıkma yani...
Bizim ekonomimizdeki çöküşün nedeni, ürettiğimiz tarım ve sanayi ürünlerinin ithalatına kapıları sonuna kadar açmamız. Bilinçsiz bir ithalat prosedürü. Milyarlarca doları, özellikle Çin ürünlerini sorgusuz sualsiz ithal ederek boşa harcadık.
Örnek mi? Arz edeyim:
Milyoncu adı altında bir pazar yarattık.
Kendi ürettiğimiz saç tokası, çanak, bardak, kaşık, tarak, gözlük, vazo, binlerce plastik çocuk oyuncağını, yani aklınıza ne geliyorsa Çin'den ithal ediyoruz. Sözde "ucuz" ürünler… Bu sektör, dağ gibi stokları olduğu halde, dolara endeksli şekilde durduğu yerden zam yaparak halkı kandırmakta.
Yukarıdaki ürünlerin dışında, yabancı markaların taklitlerini de yapabilecek konumdaydık. Bu işleri yapan esnafların atölyeleri basıldı, ürünlere el konuldu, bazıları hapse atıldı.
Peki bu çakma sanayimiz bitti mi? Hayır.
Çıkın semt pazarlarına; terlik, don, gömlek, tişörtlerin üzerindeki markalara bakın…
Çin, çakma ürün imal ederek bugünkü trendi yakaladı.
Dünyada ne kadar otomobil markası varsa, şimdi Çin’de üretiliyor.
Cep telefonu sanayisi de Çin’in elinde.
Nokia mesela, Finlandiya ürünüydü, şimdi Çin’e geçti.
Biz ise kendi sanayimizin kıymetini bilmedik.
Ayakkabı, çanta, gözlüklerin tıpa tıp aynısını üretebilen sanatkârlarımız vardı. Onların elinden tutup, bir Türk markası olarak üretimi artırabilir, dünyaya açılabilirdik.
Kendi kendimize yeterli olabilirdik...
Allah rahmet eylesin, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının haykırış sloganı neydi?
“Tam Bağımsız Türkiye!”
Yani başlıktaki otarşi...
Ama ne yazık ki idam sehpasına götürüldüler.
Bugün hıyarı bile ithal ediyoruz.
Hayvan yemimiz bile ithal...
Dünyanın en iyi ekonomistlerini getirsek, bu kafa yapısıyla daha bavullarını açmadan geri giderler.
Maliye Bakanı Şimşek, geçtiğimiz gün “Enflasyon düşüyor” dedi mi? Dedi.
Ama sadece lafta kalan, içi boş bir ekonomik söylem...
Uzun lafın kısası:
Kendi kendimize yettiğimiz zaman, enflasyon da düşer, halkın yüzü güler.
Ama bu ekonomik kafa ile asla böyle bir umuda kapılmayın…
Ukome
Büyükşehir belediyesi yasasına dayanılarak, bu belediyenin bünyesinde kurulan; ulaşımın ve trafiğin düzenlenmesi, yolcu taşıma ücretlerinin ve toplu taşıma güzergâhlarının belirlenmesinden sorumlu bir yapı.
Ey güzel!
Balıkesir Büyükşehir Belediyesi yönetiminin Edremit temsilcisi Yurt Yıldırım mesela...
Aylardır yazıyorum: Edremit merkezdeki Akpınar Bulvarı’ndaki ilkelliği göremiyorsa, bu işi bıraksın!
Detayını yazmaktan ben utanıyorum.
Ukome midir, ne menem kurum ise, onu uyarmayan Yıldırım da istifa etmelidir.
Nokta.
Günün Sözü
Hak verilmez, alınır.
Hadi Bakalım, Bilin!
Bilene benden loğusa şerbeti!
Suflör: Tiyatroda oyunculara unuttukları replikleri fısıldayan kişidir.
Dublör: Filmlerde oyuncular yerine tehlikeli sahnelere çıkan kişidir.
Yorumlar
Kalan Karakter: