YARADAN, YAŞATAN, HİDAYET VEREN
ALLAH’TIR
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
Peygamberimiz (s.a.s)’in olanca çabasına rağmen
Mekke müşrikleri, batıl inançlarından, insan onur ve
haysiyetiyle bağdaşmayan alışkanlıklarından bir türlü
vazgeçmemişlerdi. Tevhid inancını, Allah’tan başka
ilah olmadığı gerçeğini kabule yanaşmamışlardı. Bir
gün Peygamberimize gelerek “Bize Rabbini tanıt!”
dediler. Bunun üzerine Yüce Rabbimiz, tevhid inancını
özlü bir şekilde anlatan, kendisini insanlığa en güzel
şekilde tanıtan ihlas suresini indirdi ve şöyle buyurdu:
“De ki: ‘O, Allah birdir.’ ”
“O, hiçbir şeye muhtaç değildir. Her
şey O’na muhtaçtır.” “Onun çocuğu
yoktur. O, doğmamıştır.” “Hiçbir
şey O’na denk değildir.”1
Aziz Müminler!
Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim, baştan sona
bizlere Rabbimiz Allah’ı tanıtan bir kitaptır. O’na
imanı, teslimiyeti, ibadeti öğreten; insanca bir hayatın,
huzura ulaşabilmenin yollarını gösteren hidayet
rehberidir. İşte bugünkü hutbemizde bizlere Rabbimizi
en güzel şekilde tanıtan Şuarâ Suresi’nin âyetlerini2
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Muhterem Müminler!
Yüce Rabbimiz,
buyuruyor. Yani Rabbimiz, yaratan ve hidayet
verendir. Peygamberleri ve kitapları aracılığıyla bizlere
sırat-ı müstakimi, dosdoğru yolu gösterendir. Bizlere
düşen, bu yolun yolcusu olmaktır. Kötülüklerden uzak
durmak ve gücümüz nispetinde iyiliği yeryüzünde
yaymaktır.
Rabbimiz, buyuruyor.
Yani yediğimiz her bir lokmayı, içtiğimiz her bir
damla suyu bizlere lütfeden Allah’tır. Bizlere düşense
her daim helal rızık peşinde koşmaktır. Her nimetin,
her türlü imkânın Rabbimizin birer emaneti olduğunu
unutmamaktır. Varlığı da darlığı da imtihan vesilesi
olarak görebilmektir. Peygamberimiz (s.a.s)’in
buyurduğu gibi “Her hâl ve durumda Allah’a
hamdolsun”3 diyerek şükredebilmektir.
Yüce Rabbimiz, buyuruyor.
Yani Allah, hastalıkların şifasını verendir. Dertlerin
devasını lütfedendir. Çaresizlere çare, ümitsizlere ümit
O’dur. Bizlere düşen, sıkıntılarımız ve
çaresizliklerimiz üzerinden inancımızı, duygularımızı,
samimiyetimizi istismar etmek isteyenlere asla fırsat
vermemektir. Sadece Rabbimizin rahmetine
sığınmaktır. Yalnızca O’na dayanıp güvenmektir. Birer
imtihan olduğu bilinciyle hastalıklara, musibetlere
sabır, metanet ve tevekkülle göğüs germektir.
Aziz Kardeşlerim!
Rabbimiz, buyuruyor. Yani,
hayatın da ölümün de yegâne sahibi Allah’tır. Bu
hayatı veren de vakti geldiğinde alacak olan da O’dur.
Rabbimiz, ölümümüzden sonra bizleri yeniden
diriltecektir. Yapıp ettiklerimizin hesabını soracaktır.
Herkese hak ettiğinin karşılığını eksiksiz verecektir.
Bizlere düşen, son nefesimize kadar imanımıza sadık
kalmaktır. Ömrümüzü salih amellerle bereketli
kılmaktır. Ölüme ve hesap vaktine her daim hazır
olmaktır.
Allah, buyurarak
daima rahmetini ummamızı istiyor. Zira O, imanına
sadık kalanları, kendisine gönülden teslim olanları asla
mahcup etmez. Bizlere düşen, günahta, yanlışta ısrar
etmemektir. Acziyetimizin itirafı olan tövbelerimizle,
nedametimizin tezahürü olan istiğfarlarımızla
Rabbimizin et-Tevvâb ismine sığınmaktır. Bizlere
ebedi kurtuluş vadedenlere itibar etmemektir. Kurtuluş
beratımızın Kur’an’ın rehberliğinde, Peygamberimiz
(s.a.s)’in örnekliğinde geçirilen bir ömür neticesinde
sadece Rabbimizin rızasına bağlı olduğunu
unutmamaktır.
Kardeşlerim!
Hutbemizi Şuarâ Suresi’nde Hz. İbrahim’in
dilinden bizlere öğretilen şu dua ile bitirmek istiyorum:
“Ey Rabbimiz! Bizlere katından hikmet bahşet! Bizleri
salih kimseler arasına kat! Ardımızdan gelecek nesiller
arasında bizleri iyilik ve doğrulukla anılanlardan kıl!
Bizleri naîm cennetinin varislerinden eyle! İnsanların
diriltilecekleri gün bizleri rezil-rüsva etme Allah’ım!”
1
İhlâs, 112/1-4.
2 Şuarâ, 26/78-82.
3 Ebû Dâvûd, Edeb, 97, 98.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdü
Yaradan yaşatan ve hidayet veren Allah'tır
Yayınlanma :
28.07.2017 05:33
Güncelleme
: 28.07.2017 05:33