ALLAH İLE KUL ARASINDAKİ BAĞ
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz
şöyle buyuruyor: “Her kim iyilik yaparak kendini
Allah’a teslim ederse şüphesiz en sağlam kulpa
tutunmuştur. İşlerin sonu ancak Allah’a varır.”1
Okuduğum hadis-i şerifte Resûl-i Ekrem (s.a.s)
şöyle buyuruyor: “Kim, Allah’a kavuşmayı arzu
ederse, Allah da o kimseye kavuşmayı arzu eder.
Kim de Allah’a kavuşmaktan hoşlanmazsa, Allah
da o kimseye kavuşmaktan hoşlanmaz.”2
Aziz Müminler!
Varlığımızın yegâne sebebi Allah Teâlâ’dır.
O’nun “Ol!” emriyle, gökler ve yer arasındaki bütün
varlıklar dünya hayatındaki yerini alır. Bizleri yoktan
var eden; kudreti, ihsanı ve yardımı ile yaşatan;
nimet verip sınayan O’dur.
Sabah uyandığımız andan gece uykuya varana
kadar, aldığımız her nefeste, attığımız her adımda,
verdiğimiz her kararda Allah’a karşı
sorumluluğumuz vardır. Peygamber Efendimiz
(s.a.s) bir hadis-i şerifinde bu sorumluluğu şöyle
anlatır: “Allah’ın, kulları üzerindeki hakkı,
kulların sadece O’na ibadet etmeleri ve hiçbir
şeyi O’na ortak koşmamalarıdır.” Bunu yaptıkları
takdirde, “Allah’ın kuluna azap etmemesi ve onu
cennetine koyması”3 Cenâb-ı Hakk’ın mümin
kullarına vaadidir.
Değerli Müslümanlar!
Yüce Rabbimiz, samimiyetle kendisine iman
eden kullarından razı olur. İmanında samimi olmak,
gönülden ibadet etmeyi ve güzel ahlâka uygun
yaşamayı beraberinde getirir. Mümin, Allah Teâlâ’ya
olan muhabbetini, saygısını ve bağlılığını ibadetleri
kadar, temiz ve nezih davranışlarıyla da gösterir.
Allah Teâlâ, mümin kullarının dua ve
yakarışlarına icabet eder. Rızasına erişmek için
çalışanları yalnız ve yardımsız bırakmaz. Kul her ne
zaman
ۜ
ِ
ر ا ّٰلل ه
ُ
صَ ْن مهتى” َAllah’ın yardımı ne zaman
gelecek?” diye niyazda bulunsa, Rabbimiz de
ب
ٌ
ي
۪
ِ قَر
نَ ْصَر ا ّٰلل ه
ْل اِ ٰنَ
ََُٓا” Bilesiniz ki Allah’ın yardımı
yakındır.”4 müjdesiyle onu karşılar. Nitekim bir
kutsi hadiste Sevgili Peygamberimiz, Cenâb-ı
Hakkın şöyle buyurduğunu bize nakleder: “Ben,
kulumun benim hakkımdaki zannı ne ise öyleyim.
Beni andığında onunla beraberim. O beni kendi
başına anarsa, ben de onu kendi başıma anarım.
O beni bir topluluk içinde anarsa, ben de onu o
topluluktan daha hayırlı bir topluluk içinde
anarım. O bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir
arşın yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşırsa, ben
ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek
gelirse, ben ona koşarak gelirim!”5
Kıymetli Müminler!
İnsanoğlu kimi zaman nankör ve bencil, kimi
zaman da aceleci ve gafil davranabilir. Biz kuluz.
Bazen Rabbimizin bizi her an gördüğünü,
duyduğunu ve bizden salih ameller beklediğini
unutabiliyoruz. Günaha düşüyor, bilerek ya da
unutarak hata edebiliyoruz. Yolumuzu kara bulutlar
kapladığında, ayağımız kaydığında, gözümüze perde
indiğinde pişman olacağımız işler yapabiliyoruz.
Ancak ne olursa olsun yegâne sığınağımız
“merhametlilerin en merhametlisi” olan Yüce
Allah’tır. O, affedicidir, affetmeyi sever. Merhamet
ve mağfiret kapısını son nefesimizi verinceye kadar
açık tutar. Kur’an-ı Kerim’de bize şöyle buyurur:
“Ey kendilerinin aleyhine günahta haddi aşan
kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi
kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları
affeder. Doğrusu O çok bağışlayıcı, çok
merhametlidir.”6
Aziz Müslümanlar!
Kur’an bizi uyararak şöyle diyor: “Allah’ı
unutan ve bu yüzden de Allah’ın da onlara
kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın.”7
Bu uyarıya kulak verelim. Rabbimizle aramızdaki
kulluk bağını özenle koruyup güçlendirelim. O’na
hakkıyla ibadet edelim; yalnız O’ndan yardım
dileyelim. Rabbimize gönülden dua edelim.
İşlediğimiz tüm günahlarımıza tevbe edelim.
Unutmayalım ki kim Rabbini unutur ve Onunla
arasındaki kulluk bağını koparırsa, Allah Teâlâ da
onu rahmetinden uzaklaştırır. Dünyada yüreğine
korku salar, ahirette yüzüne bakmaz ve onu büyük
bir azaba uğratır.
Allah ile kul arasındaki bağ
Yayınlanma :
14.02.2020 10:48
Güncelleme
: 14.02.2020 10:48