1- Borç verilen paranın zekâtı olur mu?
Olur tabiî. Borçlar düşülür, alacaklar dâhil edilir. Sadece kolaylık olarak fıkıh kitâplarında bildiriliyor ki, (Borç verilen paranın zekâtı, ele geçtiği zamân da verilebilir, ama geçmiş senelerinkini de vermek kaydı şartıyla).
2- Çorapla yatmanın mahzuru olur mu?
Yatma âdâbı anlatılırken, (Çorapla, üstteki elbiselerle yatmamalıdır) diye anlatılır. Bir kimse üşüyorsa, çorabıyla da, mestiyle de yatabilir, harâm değil, günâh değildir.
3- Kadın, beyinden izinsiz olarak tütün içebilir mi?
Tütün hakkında kitâplarda, soğan, sarmısak gibi tabîati itibâriyle mekrûhdur, ifâdesi geçiyor. Helâldir, mübâhdır. Bir kadın da, eğer buna alışmış ise, onu kullanabilir, kimseden izin almaz. Nefes darlığı ve buna benzer [astım] rahatsızlığı olan bir kimsenin yanında içerek zehirlemek, dumana boğmak uygun değildir. Meselâ kadın astım hastasıdır, erkek de tiryakidir, onun yanında sigara içmesi câiz değildir, zulüm olur, kul hakkı olur. (Bu evin erkeği benim, istediğimi yaparım) diyemez. Şâfiî mezhebinde ise tütün nafakadan sayılmıştır. Erkek, hanımı tiryaki ise onun tütününü temîn etmekle mükellefdir. Harâm olmuş olsa idi, öyle bir şey bildirilmezdi.
4- Oniki senedir kaza kılıyorum. Kaza borcum bitmiş midir?
Onu kendiniz hesâp edersiniz. Ama, din büyüklerinin, islâm âlimlerinin tavsiyesi, bilhassa böyle âhir zamânda gelenler, ölünceye kadar nâfileler yerine kazaya niyet etmeleri tercih edilmiştir. Bitse bile, sünnetleri [nâfileleri] kılarken kazaya niyet etmeye devam etmelidir.
5- Yüzüstü yatmak uygun mudur?
Değildir. Yatarken sağ veyâ sol tarafa dönülebilir. Yüzüstü yatmak hakkında, zâlimlerin yatış şekli ifâdesi geçiyor. Men edilmiştir. Bir kimsenin sırtında yaralar varsa, sırtüstü yatamıyorsa, bu kimse o zamân yüzükoyun yatabilir. Normalde yüzükoyun yatması câiz değildir.
Mâlik bin Dînâr “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyorlar ki: Şu beş şey bedbahtlığın alâmetidir: 1) Gözün yaşarmaması, 2) Kalbin katı olması, 3) Hayâsızlık, 4) Dünyâya düşkün olmak, 5) Dünyâ için canından endişe etmek. Mümin kimse, Allahü teâlâdan korkar. Başka sözlerden dilini korur.