1- Bu zamânda, İmâm-ı Gazâlî hazretlerinin ve İbrâhîm Hakkı Erzurumî hazretlerinin kitâpları okunabilir mi?
İmâm-ı Gazâlî hazretlerinin veyâ İbrâhîm Hakkı Erzurumî hazretlerinin kitâplarını okuyan bir kimse, işin içinden çıkamayabilir. Onun için Allahü teâlâ her asırda birisini gönderiyor. Hüseyn Hilmi Efendi “rahmetullahi teâlâ aleyh”, bu kitâpların hepsini taradı. Lâzım olanlarını aldı. Bize [bu asırda] lâzım olanlarla amel edeceğiz. O asırdaki insanlar okuyup, yaptılar. İmâm-ı Gazâlî hazretleri de, İbrâhîm Hakkı Erzurumî hazretleri de başımızın tâcıdır. Yazdıklarına hiçbir itirâzımız yok. Kimiz ki biz. Ama bugün bizim almamız ve inanmamız, yapmamız lâzım olanı, (Tam İlmihâl Se'âdet-i Ebediyye) almış. Dolayısıyla başka şeye ihtiyâç yok.
2- İhtiyaç için para biriktiriyoruz. Sefere çıksak, kurbandan kaçmak gibi mi olur? Onu biz bilemeyiz, sizin kalbiniz bilir. Paranız olduğu hâlde, kurban kesmemek için sefere çıkıyorsanız, kaçıyorsunuz demektir. Ama kesmek istediniz, zarûri bir durum oldu sefere çıktınız, o ayrı bir meseledir.
3- Seferde kurban sâkıt mı olur? Elbette. Beş şart var: Müslüman olacak, akıllı olacak, bülûğ çağında olacak, kurban nisâbına malik olacak, mukîm olacak. Seferdekine vâcib olmuyor.
4- Yedi çeşit âlim varmış. Bunlar kitâp yazmışlar mı? Bu konuyu açıklar mısınız? Müctehidler yedi tabakaya ayrılıyor. Birinci derecedekiler mutlak müctehid, sonra ikinci derecedekiler mezhebde müctehid, üçüncü derecedekiler, bunların arasından tercîh ehlidir. Bunların hepsi kitâp yazabilir. Ama bunların hepsinin üstâdları var. Meselâ İbni Âbidîn “rahmetullahi aleyh” yedinci tabakadadır. Hocası Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri birinci tabakadadır. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri yazmamış, ama talebesine yaz demiş. Bizzat kendileri de yazmış. İmâm-ı Rabbânî hazretleri, birinci [tabakada] sırada. Kendisi de yazmış, daha sonra talebeleri buyurduklarını toplamışlardır da. Bu, Cenâb-ı hakkın bir ihsânıdır, lutfüdur. Onların üstâdları yetiştirir, bir yükleme yapar ve o yükleme yapıldıktan sonra icâzet verilir.
5- Zekât verince nisâbdan düşüyorum, kurban kesecek miyim? Meselâ doksanaltı gramdı. İki gram zekât verdiniz, doksandörde düştü. Eldeki üç kat elbiseden fazlalarını ilâve edince, iki gram altının karşılığı olunca, gene kurban kesmesi vâcib oluyor.
Abdüllah ibni Mubârek “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyorlar ki: İlmin evveli niyet, sonra anlamak, sonra yapmak, sonra muhâfaza, sonra da yaymaktır.