1- Kardeşim kaza geçirdi. Sigorta da buna para verdi. Almasının mahzuru olur mu?
Devlet veriyor. Vatandaşına böyle bir durum söz konusu olduğu zaman bunu veriyor. Devletin hediyesidir. Onu almanın bir mahzuru yok.
2- Üzerimizde hakkı olan kimseyi bulamazsak, onun mirascılarından herhangi birine verebilir miyiz?
Tabiî, zaten kitâplar öyle yazıyor. Geride kalanları arayıp bulup, onlardan birisine tevdî etmelidir. Eğer mîrâscılarından da kimse bulunamazsa, o zaman eğer bu mal cinsinden ise, fakîre verilir. Sevâbı da o kimseye gönderilir. Ayrıca tövbe istigfâr edilir.
3- Vaâz esnasında bazıları tesbih çekiyor, Kur'ân-ı kerîm okuyor. Bunları yapmak uygun olur mu?
Dinlemek edebdir. Ama Kur'ân-ı kerîm okunuyorken bu yapılmaz. Vaâz edilirken yapılabilir. Ama nasıl Kur'ân-ı kerîm okunur, nasıl kendimizi toplarız, o da ayrı bir meseledir.
4- Zamm-ı sûreleri okurken atlamak gerekince, kaç sûre atlayacağım?
Atlamamız gerekirse en az iki sûre atlıyoruz. Yoksa bir sonraki de okunabilir.
5- Zekâtın daha günü gelmeden onu harcadım. Zekâtını verecek miyim?
Hayır, vermeyeceğiz.
Zünnûn-i Mısrî “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyorlar ki: “Rûhun sıhhati az günah işlemek, bedenin sıhhati az yemektedir.”