1- Babam küfrediyor. Ne yapmalıyız, nikâhlarına bir zararı olur mu?
Belli bir yaşa geldikten sonra zaten evlâdın babaya tesîri mümkün değildir. Din terbiyesi görmedi ise ne yapacak ki? Bilgi yoksa, olacağı budur. Sabretmekten başka bir şey elden gelmez. İstigfâra devam edeceksiniz. Dîne, îmâna sövmediği müddetçe bu sövmelerinin nikâhına bir zararı olmaz.
2- Bir kimse kendisi için şifâ âyetlerini yazıp, yanında taşıyabilir mi?
Tabiî. Büyü için bile, meselâ (Tam İlmihâl Se'âdet-i Ebediyye)de var. Üç Salevât, yedi Fâtiha, yedi Âyet-el-kürsî, yedi Kâfirûn sûresi, yedi İhlâs, yedi Felak, yedi Nâs Besmele ile okunup, kendi üzerine üflemelidir. Tekrar bunları yedişer defa okuyup, büyülenmiş kimsenin odasına, evin her yerine, bağçesine üflemelidir. Buna birkaç gün devam etmelidir. Büyü varsa, Biiznillâhi teâlâ, çözülür. Yeter ki inanarak okumalı.
3- Evlenildiği zaman, zifâfta iki rek'at namâzdan bahsediliyor. Böyle bir şey var mıdır?
Evet, kitâplarda anlatılıyor. İki rek'atli nâfile bir namâzdır. Kaza borcu varsa, (Allah rızası için ilk kazaya kalan sabah namâzının farzına) denebilir. Gelinin ayağını yıkamak ve o suyu evin her tarafına serpmek berekete vesîle olur, buyruluyor. Namâzın arkasına da, kendisine, evlâd-ı ıyâline ve bütün mü'minlere de duâ etmelidir, çünkü kabûl olma zamanlarından birisidir.
4- Sabah namâzının sünneti çok kuvvetli demiştiniz. Sanki ikincisi de vardı diye hâtırımda kaldı. İkincisi de var mı?
İkincisi yok. Sabah namâzının sünnetine vâcib makâmında diyen âlimler var. Onun için çok kuvvetlidir. Kazaya kalan namâz borcu olan bir kimse, sabah namâzının sünnetini yine sünnet olarak kılıyor. Bu derece kuvvetli olmasına rağmen vakti çıktıktan sonra kaza edilmiyor. Sadece bugün sabah namâzına kalkamayan kimse, kuşluk vaktinde bugünkü kılamadığı sabah namâzını kaza ederken sünneti ile beraber kaza ediyor. (Niyet ettim bugünkü kılamadığım sabah namâzının sünnetini kaza etmeye) ve (Niyet ettim bugünkü kılamadığım sabah namâzının farzını kaza etmeye) denir. Edâ değil, çünkü güneş doğunca sabah namâzının vakti bitiyor.
Sünnetler tasnif edilirken müekked sünnet, gayr-i müekked sünnet diye ikiye ayrılıyor. Müekked olanlar kuvvetli olanlardır. Gayr-i müekked olanları Peygamber efendimiz “aleyhissalâtü vesselâm” bazan terk edermiş. Bizim de bu gayr-i müeekked sünnetleri, Peygamber efendimiz “aleyhissalâtü vesselâm” gibi terk etmemiz sünnete uymak olmaz. Bizim ömür boyu ona ittibâ etmemiz gerekir. Ancak zarûret veyâ ihtiyâç hâlinde, acil durumlarda o sünnetleri terk etmemize izin verilmiştir. Devamlı terk etmek uygun değildir, itâba sebep olur, buyruluyor.
5- Sakal meselesinde bilgi verir misiniz?
Sakal bırakmak farz değildir. Sakal, eğer bırakılacaksa bir tutam bırakılır. Emir değildir, sünnetdir. İslâmiyetin de alâmet-i fârikası değildir, buyruluyor. Bir tutamdan azı da, fazlası da bid'atdir. Sakalın bir tutamdan uzun olması ahmaklık alâmetidir. Şartlar müsâit olup bırakılırsa, sünnete uygun bırakılır. Nafakayı temîn etmek, din-i islâma hizmet etmek, fitne çıkarmamak için tıraş olmanın câiz olduğu (İbni Âbidîn)de yazılıdır.
Hulefâ-i râşidînden hazret-i Ömer-ül-Fârûk “radıyallahü teâlâ anh” buyuruyorlar ki, Hakkımda hangisinin daha hayrlı olduğunu bilmediğim için, darlık, yanî fakîrlik ve bolluk, yanî zenginlik günlerimin hiçbirine aldırış etmedim.