1- Birden fazla bozmuş olduğum oruçlarım var. Bunlara bir seferde altmışbir gün oruç tutsam yeterli mi?
Altmış gün. Meşrû bir sebepten dolayı bozulursa kaza gerektirir. Ama bunların hiçbirisi yok. Ne yolculuk, ne hastalık. Böyle bir durum söz konusu değil iken, bilerek, kasten oruç bozmanın cezâsı altmış gündür. Meselâ bir Ramazân-ı şerîfte birkaç tane, öbür Ramazân-ı şerîfte birkaç tane keffâret gerektiren durum olsa, hepsi için bir tane keffâret tutarsınız. Bir Ramazân-ı şerîfte bozulup keffâreti tutulmuşsa ve ertesi Ramazân-ı şerîfte yine keffâret gereken bir şey yapılmışsa, gene tutarsınız. Önceden keffâret tutulmamış ise, daha sonra bunlar öğrenilmişse, öğrendikten sonra bir kere keffâret tutarsınız. O tutmadığınız oruçları da kaza edersiniz.
2-Kay eden, orucu bozuldu zannedip yese, keffâret mi gerekir?
Kaza gerekir. Ama bunun orucu bozmadığını bildiği hâlde, bile bile yediyse keffâret gerekir.
3-Oruç fidyesi için kayın pederim beni vekîl etti. İki kişiye, bir sene sonra 52,5 kilo unu verdim. Olmuş mu?
Olmuş. Ama geciktirmemek elbette iyidir.
4-Sahûrda bira içmiştim. Ertesi gün de oruç tuttum. Orucum oldu mu?
Oldu. Mübârek ayda alkollü içki içmenin günâhı daha da katlıyor. Çünkü yapılan iyiliklere katlarıyla sevâb verildiği gibi, işlenen günâhlara da katlarıyla veriliyor. Tövbe, istigfâr eder. Yapacak işiniz bu. Orucunuzu kaza etmeniz gerekmez.
5-Sihr yaptırdım, tövbe ettim. Ramazân ayında tövbe edip de afv edilmeyen bir günâh var mıdır?
Ramazân ayında değil, diğer aylarda ve günlerde de, şartlarına uygun tövbe edince, affedilmeyen ve kabûl olmayan hiçbir günâh yok. Şirk dâhil, tövbe edildiği müddetçe, ne işlenirse işlensin, büyük küçük ne varsa. Bütün mesele şartlarına uygun olarak tövbe edilmesi.
Hasan bin Ali Berbehârî “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyorlar ki: Doğru yoldan ayrılmak iki türlüdür. Birincisi; iyi niyyetli olduğu halde, yanlış iş yapan ve haktan ayrılan, ayağı kayan kimseye uymak. Bu, insanı helâk eder. İkincisi; hakka karşı inâdcı olmak ve kendinden önce geçen sâlih, müttekî kimselere muhâlefet etmek. Böyle yapan kimse sapık ve saptırıcıdır. Böyle kimse, ümmet arasında şeytân gibidir. Kimsenin ona aldanmaması için, onun hâlini insanlara bildirmek lâzımdır.