1- Beyim sadaka-i fıtr için elli lira verdi. Beş kişiyiz. Un alsam, kalanını da bayramda sadaka gibi versem olur mu?
Zaten unla devrini yaptıktan sonra mesele bitiyor. Hatta devrini yapıp öyle verebilir veyâhud da unda verebilirsiniz. Diyelim ki on kilo un elli liradan aşağı etti, kalanı da bayramda fakîre sadaka olarak vermekde mahzur olmaz.
2- Hacda bid'atler işleniyor. Özellikle kadınlar için zor. Ama hac bize farz olmuş. Ne yapmamız lâzım?
Acabâ farz olmuş mu? Çünkü haccın bir sürü şartları var. Şartlardan bir tanesi de, oranın emîn ve güvenilir olması. Emîn ve güvenilir değil. Bir de kadınlara mahremi olmadan gitmek câiz değil. Orada yüzde yüz harâm işleneceği kesin. O zamân vekîl gönderilir. Bir tane emri yaparken, yüzlerce harâm işleyip geliniyor. Hac bir ibâdetdir. Umre de nâfile ibâdetdir. Erkeklerin umreye gitmesi elzem değildir.
3- İnsanların arasına girince Rabbimden uzak oluyorum. Yalnız kalınca daha yakın hissediyorum. Acabâ yediklerimizden midir, şüpheli midir?
Değil. İnsanlar çoğunluk itibâriyle, âhir zamân olduğu için ve kıyâmet de yaklaştığı için, bir araya gelindiği zamân Allahü teâlâdan bahsedilmiyor. Dünyâlıklardan bahsediliyor. Dolayısıyla Allahü teâlâyı hâtırlayamıyorsun. Zulmet çöküyor. İmâm-ı Rabbânî “kuddise sirruh” hazretleri gibi âlimler “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” buyuruyorlar ki, (İhtiyâç kadar insanların arasında kalmalı). Yani uzun uzadıya değil. Çâresi budur.
4- Sadaka-i fıtr, birinci bayram günü verilebiliyor mu?
Bayram namâzından önce vermek hanefî mezhebinde efdaldir. Unuttu ise verilebilir. Çünkü vâcibse mutlaka onun telâfisi gerekir. Ramazân-ı şerîfin birinden, bayram namâzına kadar olan zamân diliminde sadaka-i fıtr verilebiliyor.
5- Zekâtım yüzkırk lira. Bunun üzerine az daha koyup, zekâtım ve sadaka-i fıtram için altınla devrini yapıp, bedelini herhangi bir
fakîre vermemde mahzur var mıdır?
Yok, herhangi bir mahzur söz konusu değildir. Bu şekilde de verilebilir.
Hazret-i Ali “radıyallahü teâlâ anh” buyuruyorlar ki: Olgunluk üç şeyde gereklidir: Musîbetlere sabır, isteklerde aşırıya kaçmamak ve istiyene vermektir.