1- Bir kurumda paramız var, ama bunu her zaman çekemiyoruz. Bu paranın zekât durumu nasıl olur?
Kendi hesâbınızda olup, çekmeniz mümkün olan para mülkünüzdür. Çekebilirsiniz dedikleri tarihten itibâren mülkünüz olur. Zekât nisâbınıza da o zamân dâhil edilir.
2- Din görevlilerinin geliri varsa, bunların maâş almaları uygun mudur?
Dîni görev yapanlar, başka işlerle meşgûl olduğu zamân bununla meşgûl olamayacak ise, geçim sıkıntılarını gidermeleri için maâş almaları câizdir. Eğer ihtiyâcı yoksa, parayı da istemiyorum diyorsa, götürür fakîre verir.
3- Namâzı ayakta kılamayacağımız bir iş yerinde, oturarak kılabilir miyiz?
Gerçekten kılmanız mümkün değil, nafakanızı da öyle temin etmeniz lâzım ise, kılabilirsiniz.
4- Rüyâlarımızdan mesûl müyüz?
Rüyâda yapılanların hiçbirisinden mesûl değiliz ve rüyâda bize tavsiye edienleri yerine getirmekle de mükellef değiliz. Rüyâ bizim için hüccet değildir.
5- Sünnetle farz arasında duâ okuyorlar. Biz iştirâk etmedik. Fitne çıkar mı?
Okunmaz. İştirâk edilmez ve fitne de çıkmaz. Zaten o yapılan bid'atdir.
Yûsuf bin Esbât “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyorlar ki, “Ben Kur’ân-ı kerîmin hükümlerine uygun amel edemediğim için çok korkuyorum. Hattâ Kur’ân-ı kerîm okurken azâb âyetlerine gelince korkum o kadar artıyor ki, devam edecek hâlim kalmıyor. Bu sebeple her gün yetmiş kerre tövbe, istigfâr ediyorum.