1- Elimdekileri beyime vermiştim, o kurban kesmişti. Şimdi birşeyim kalmadı. Üzerime borç [kurban] kalmış oldu mu?
Kurban nisâbına mâlik değil, dolayısıyla borçlu değilsiniz. Erkek, kurban kesmesi kendisine vâcibken, hanıma kesmiş olsa, o borçlu kalır. Kadının kurban kesmesi vâcibken beyi kesmiş olsa, bu sefer kadın borçlu kalır. Böyle bir durum söz konu değilse, yani elinizdeki vermişseniz, mesele kalmamıştır.
2- Ezân-ı Muhammedî okunurken konuşulursa, son nefeste îmânsız gidilirmiş. Böyle bir şey var mıdır?
O öyle değil, saygısız davranırsa. Zarûret olursa câizdir. Edeben, saygı itibâriyle ezân okunurken dinlemek, ezân-ı Muhammedîye hurmet etmek lâzım. Ama ezân-ı Muhammedî okunurken [şartlarına uygun, yüksek yere çıkılmış, kendi sesiyle] ona hakâret edilirse, onunla dalga geçilirse küfür olur. Meselâ farzları inkâr eden kâfir olduğu gibi, sünnetleri inkâr etmenin de küfür olduğu kitâblarda yazılıdır. Yani îmânı götürür.
3- Namâz kıldıran kimsenin ağzında dolgusu olup da, taklîd meselesini aldırmıyor, kabûl etmiyorsa, böyle bir kimseye namâz emânet edilebilir mi?
Hayır. Namâz kıymetlidir, cevherdir. Emîn kimseye teslîm edilir.
4- Oniki yaşında oğlum var. Namâzda zorlanıyor. Ne yapmalıyız?
Tabiî zorlanacak. Çünkü çevresi yapmıyor. Bir de yavaş yavaş bülûğa doğru gidiyor. Namâz kılmak tabiî ki ağır gelecek. Çok sert değil, çok da yumuşak değil, tavîz vermemelidir. Çünkü bülûğa erdi erecek. O zamân farz olur, şimdi farz değil. Hadîs-i şerîfde, (Yedi yaşında alıştırınız, on yaşında zorlayınız) buyuruluyor. Tamamen ipini bırakmamalı, çok sert de gitmemelidir. Duâ da etmelidir.
5- Tesavvufda nâz makâmı diye bir şey varmış. Bu makâmda olan bazıları, (Ne yaparsan yap günâhlar afv oluyor, arada namâzı bir vakit kılmazsan afv olur, biz nâz makâmındayız) diyorlar. Bu konuda neler söylesiniz?
Nâz değil, zındıklık makâmındalar. Tam kâfir. Adam, senden sâkıt oldu diyor. Allahü teâlânın Resûlü Muhammed aleyhisselâmdan bu teklîfler düşmüyor, Onlar muâf olmuyor. Onun arkadaşları, Eshâb-ı kirâm, bundan muâf olmuyor da, onbeş asır sonra gelen böyle zındıklar mı muâf olacak? Allahü teâlânın emirlerinden hiçkimse muâf değildir.
Evet, nâz makâmı diye geçer. Ama onlar gece sabaha kadar uymaz, ibâdet eder. (Ne yaparsan yap günâhlar afv oluyor, arada namâzı bir vakit kılmazsan afv olur, biz nâz makâmındayız)... Bunlar Allahü teâlânın sevmediğinin alâmeti, ne nâz makâmı. Allahü teâlâ bunlara ibâdet etmeyi de nasîb ettirmiyor, küfre giriyor. Zındıklık, küfür makâmıdır. Allahü teâlâ korusun! Dîni değiştirmek, Allahü teâlânın dînini yok etmek. Cenâb-ı Hak böylelerinin şerlerinden muhâfaza eylesin!