1- Bid'at sahibi olan bir kimsenin arkasında namâz kılarsak, bu namâzı iâde etmek gerekir mi?
Bid'at sahibi olduğu kesin biliyorsak, itikâdı bozuksa ve ameli de bozuk olur. Gerçekten, yakînen biliyorsak o namâzı iâde ederiz. Çünkü namâz herkese teslim edilmez. Cemâatle kılma sevâbına, sâlih, ehl-i sünnet itikâdındaki bir imâm arkasında kılarsak kavuşuyoruz. Bid'at sâhibi, namâzın şartlarına riâyet etmeyen bir kimsenin arkasında kıldığımız nâmazın kabul olma ihtimâli yoktur. Önce namâzı kurtarmak lâzımdır. Namâz çok kıymetli bir cevherdir. Namâz, bid'at ehli, ehl-i sünnet olmayan birisine teslim edilmez. Bid'at ehlinin arkasında namâz kılmak, ona itibâr etmek, saygı göstermek demektir. Bid'at sâhibine, fâsıka değer verene de, Allahü teâlâ gadab eder.
2- Hanımım bana zekât veriyor, ben de ona hediye ediyorum. Tekrar bunu bir başkasına vermesi lâzım mı?
Elden bir şey çıkması lâzımdır. Kıt kanaat zor geçiniyorsanız, kocanıza da vermeniz iyi olur. Hîle-i bâtıla değil, hîle-i şer’ıyye olur. Zekâttan kurtulmak için değil, veremeyeceksiniz, günâhtan kurtulmak için bunu yapacaksınız. Ama verebilecek bir durumunuz varsa, altınla devrini yapıp, bedelini de bir fakîre vermeniz iyi olur. Bedeli verilmezse, mekrûh olur ifâdesi geçiyor.
3- Her ay üç gün oruç tutmayı benimsemiştim, ama şimdi hamileyim. Ne yapabilirim?
Farz değil, vâcib değildir. Durumunuz müsâit olduğu zaman tutarsınız. Tutmadıklarınız da kaza edilmez.
4- Namâzlardan sonraki çekilen tesbihlerin vakti ne zamana kadardır?
İkinci namâz vakti girene kadar bu çekilebilir de, herhangi bir zarûret veyâ ihtiyaç durumu olmadığı müddetçe bunu geciktirmek uygun değildir.
5- Silsile-i âliyyenin arasında diğer eshâb-ı kirâm yok. Bunun sebebi nedir?
Eshâb-ı kirâmdan sadece iki zât vâsıtasıyla bu evliyâlık yolu intikâl etmiştir. Birisi vilâyet yolu, hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” vâsıtasıyla, on iki imâm ve sonra Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri kıyâmete kadar ana trafo olarak devam ediyor. Bir de hazret-i Ebû Bekr Sıddık “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri vâsıtasıyla gelendir. Birinci halka zaten Resûlullah efendimiz, ikincisi hazret-i Ebû Bekr, üçüncüsü Selmân-ı Fârisî hazretleridir. Selmân-ı Fârisî hazretleri eshâb-ı kirâmdan olmasına rağmen, Peygamber efendimiz âhirete intikâl edince, Ondan lâzım olan feyzi alamıyor. Alan birisine, hazret-i Ebû Bekr “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerine tâbi oluyor. Böylece derecesi de yükselmiş oluyor. Diğerlerinin silsileleri yok, hepsi zaten evliyâ idi.
Ebû Bekr Verrâk “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyorlar ki: Kötü huydan, haramdan sakınır gibi sakınınız.