1- Diş dolgusu olunca taklîd etmektense, mezhebi değiştirmek olmaz mı?
Nasıl değiştireceksiniz ki? O mezhebin bütün inceliklerini öğrenemezsiniz ki. Sadece gusül, abdest ve namâzda, taklîd ettiğiniz mezhebin farzlarına uyacak, müfsîdlerinden sakınacaksınız.
2- Dört rek'atli bir farz namâzın ikinci rekâtinde, tehıyyâtı bitirdikten sonra imâmı beklerken sükût edilir mi?
Orada susmak, başka bir şey okumamak lâzım. Ancak mesbûk olan, [birinci veyâ ikinci rek'ate yetişemeyen] ka'de-i âhirede tehıyyâtı okuyacak ve susması evlâdır. Ama bir başka hanefî fıkıh kitâbında da, (Okunacak yerdir, susmak câiz değildir. Okumak gerekir. Orada kelime-i şehâdet söylenir). Burası imâmın ka'de-i âhiresi, ama bizim ka'de-i âhiremiz değildir. Yoksa ka'de-i ûlâda bekliyoruz.
3- Halam felçli. Felçli olduğu için idrar, gâita tutamıyor. Nasıl namâzını kılması lâzımdır?
Teyemmüm yaptırılır, abdest aldırılmaz. Mâlikî mezhebini taklîd eder. Hatta hanefî mezhebini taklîd etmek sûretiyle de özür sâhibi olur. Mâlikî mezhebine göre her vakitde teyemmüm yaptırılması gerekiyor. Mâlikî mezhebinin ikinci kavline göre necâset namâza mâni olmadığı için, o hâliyle de namâz vakti girince birisi teyemmüm yaptırır, yapar. Arkasına bir yastık konur. Elleri ayakları felçli ise, başını hareket ettirebilecek ise, başı ile îmâ ederek namâzını kılar. Başını bile îmâ ettiremiyecek durumda ise, o zamân da şâfiî mezhebine uyarak gözü ile îmâ ederek de namâzını kılar.
4- Kade-i âhirede, (Allahümme salli)yi okurken imâm selâm verirse ne yaparız?
Eğer şâfiî mezhebindeyseniz, salli-bârikleri okur, ondan sonra selâm verirsiniz. Çünkü şâfiî mezhebinde farz, hanefî mezhebinde farz değildir. Dolayısıyla, hanefî mezhebindeki bir kimse tehıyyâtı okumuşsa imâmla beraber selâm verir. Yanî yetiştirmese de selâm verir.
5- Namâzı hızlı kıldıran imâmlar var. Bunlara uyulur mu?
Ta’dîl-i erkâna riâyet etmiyorsa, yanî fıkıh kitâplarına uygun, Peygamber efendimizin “aleyhissalâtü vesselâm” bildirdiklerine uymuyorsa, [namâzı bozacak şekilde hareketlerini de görmüşseniz, o namâzı da iâde edersiniz] bir daha da onun arkasında kılmazsınız. Yapılacak iş bu. Bu şekilde arkasında namâz kılanlar iâde ediyor ve azalıyorsa, onun da bunun sebebi ne diye oturup düşünmesi lâzım. Ona da iyilik edilmiş oluyor. İmâm olanın sorumluluğu daha ağırdır. Bunun daha çok dikkat etmesi lâzımdır.
Hazreti Alî “radıyallahü teâlâ anh” buyuruyorlar ki: Hased, bir dert ve hastalık olup, hased eden veya olunan helâk olmadıkça çâresi bulunmaz.