1- Çocuğa Aziz ismi konur mu?
Câizdir, konabilir.
2- Dînimizde kadının çalışması câiz midir, hangi şartlarda çalışabilir?
Dînimizde kadın da, erkek de çalışabilir. Harâm işlememek kaydı şartıyla.
3- Dörtbindörtyüzkırkdört defa salât-ı tefriciye okununca duâlar kabul oluyormuş. Doğru mu?
Murâdın hâsıl olması için, bazı salevât kitâblarında yazılmıştır. Duâların kabûl olamsı için, harâm yememek, harâm söylememek, elden geldiği kadar da, cenâb-ı Hakkın emrleri yapılıp, yasaklarından da sakınılacak. Bu şartlara riâyet edilirse duâ kabûl olur. Meselâ duânın kabûl olamsı için önce istigfâr etmeli, sadaka vermeli, sonra salevât-ı şerîfe getirmeli, ondan sonra bir Fâtiha, üç İhlâs okumalı, Peygamber efendimize, bütün Peygamberlere, Evliyâ-i kirâmın ruhlarına hediye etmeli, ondan sonra da ne istenecekse arkasından taleb etmelidir.
4- Namâzda gözlerimiz nerede olacak, seccadede mi, kıble istikametinde mi?
Kıyâmda [ayakda] iken gözlerimiz secde yerine bakar. Rükü'da iken ayak uçlarına bakar, oturduğumuz zamân da kucağımıza bakar. Secde de iken de önüne bakar, zaten başka tarafa bakma imkânı yoktur.
5- Namâzda saflar arasında sevâb farkı oluyor mu?
Elbette. Birinci safda ve imâmın arkasında bulunan çok kıymetlidir. Ondan sonra birinci safda sağ tarafda bulunmak çok kıymetlidir. Önce rahmet namâz kıldırana, sonra onun arkasındakine, sağına, soluna, ondan sonraki saflarda bulunmak çok kıymetlidir, tavsiye edilmiştir.
Atâ-i Horasânî “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyorlar ki: Dünyânın sıkıntısı geçicidir. İnsan bir gün sıkıntı ile karşılaşır. Öbür gün, o sıkıntıdan kurtulabilir. Fakat ya âhiretin devamlı olan dayanılmaz acı ve ızdıraplarına yakalanırsak, hâlimiz nice olur?