1- Bankaya, muhafaza etmek için yatırılan parayı istediğimiz şekilde kullanabilir miyiz?
Eğer zarûret yoksa, yeme-içme dışında vergi borcu veyâ benzeri şeyler için kullanılabilir. Fakîr, ihtiyâcı olanlar kullanabiliyor. Vadesiz hesapları kullanmanın herhangi bir mahzuru söz konusu değildir.
2- Bir evlâd, annesinin babasının günâhları için tövbe istigfâr edebilir mi?
Hayır, edemez. Onların kılmadığı namâzları kaza edemez, tutmadığı oruçları tutamaz. Vermediği zekâtları veremez, kesmediği kurbanları ödeyemez. Ancak, (Yâ Rabbî! Anne ve babama tövbe etmeyi nasîb et!) denir. Zekât, kurban, sadaka-i fıtr gibi yapamadığı ibâdet varsa, vekâlet alıp, bunları hâllerdebilirsiniz. (Geçmişde şu kadar borçlarım vardı. Bunları ödemek üzere seni umûmî vekîl tayin ettim) derslerse, kendi paranızdan bile ödeyebilirsiniz. Borçdan da kurtulurlar.
3- Bir kimsenin, murâdının hâsıl olması için ne yapması lâzımdır?
Bu konuda (Tam İlmihâl Se'âdet-i Ebediyye) kitâbında bir bilgi veriliyor. Alfabetik fihristden, (murâdın hâsıl olması) diye bulunabilir. (Fetâvâ-i kâri-ül-Hidâye) kitâbından nakil yaparak buyuruluyor ki, (Murâdı olan kimse, yatacağı zemân abdest almalı. Temiz bir örtü üzerinde oturup, üç def’a salevât okumalı. Sonra, herbirine Besmele çekerek on Fâtiha ve sonra onbir İhlâs okumalı. Sonra, üç salevât okumalı. Sonra sağ yanı üzere, yüzü kıbleye karşı olarak ve sağ elini sağ yanağı altına koyarak yatıp uyumalıdır. Niyyet etdiği şeyin nasıl olacağını, bi-iznillah rü’yâda görür). Ayrıca, murâdın hâsıl olması için çok istigfâr okumalıdır.
4- Mâlikî mezhebini taklîd etmeyen bir kimsenin kaza namâzları kılması nasıl olur?
Dört mezhebde de kaza namâzı kılmanın arasında bir fark yoktur. Sadece hanefî mezhebinde, vitir namâzı vâcib olduğu için, vitir namâzı da kaza ediliyor. Başka bir farkı söz konusu değildir.
5- Misvak kullanmak hakkında bilgi alabilir miyiz?
Misvakı bulmak şimdi kolaydır. Daha önce hacca gidenler getirdiği gibi, şimdi burada da satılıyor. Erâk ağacından yapılmıştır. Bir karış boyunda olacak. En az şehâdet parmağı kalınlığında veyâ baş parmak kalınlığında olması gerekir. Ucundan bir buçuk santim kadar kabuğu alınır. Kabuğu alınan kısım akşam suya konur. Sabaha kadar orada muhafaza edilir. Sabahleyin, sert birşeye hızlı hızlı vurmak sûretiyle o lif lif açılır. Fırça gibi olur. Tutuş şekli itibâriyle de, serçe parmak ve baş parmak altta, şehâdet, orta ve yüzük parmağı da üstte olarak tutulur. Böyle konur. Yukarıdan aşağı veyâ yan taraf şekliyle dişlerin üzerine çok sert olmamak üzere sürülür. Hergün abdestden önce veyâ belli zamân dilimlerinde de yapılabilir.
Büyüklerden bazıları, tam ucuna yakın ip bağlar, lavabonun orada çivi veyâ benzeri bir şey varsa, o iple asarlarmış. Islanmış ucu da aşağı geldiği için, çürümesine mâni olur. Öbür türlü, ıslanmış uç yukarıya gelirse, misvakın içerisine gider, her tarafının çürümesine sebep olur. Burası kullanıldıkça, yeniden tekrar açılabilir.
Bütün sualler ve cevapları
Günün ilâhisi
Yûnus bin Ubeyd “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyorlar ki: “Kendimi, rüyâsında hoşuna giden ve gitmeyen şeyleri gören kimse gibi görüyorum. İnsanlar da uykuda olup, çeşit çeşit rüyâlar görüyorlar. Öldükleri anda uyanacaklar ve uykudan uyanan kimsenin, uykuda gördüklerinden, elinde bir şey kalmadığı gibi, dünyâda güvendikleri, gönül bağladıkları şeylerin hepsini kaybedip ah etmekden, pişmân olmaktan başka ellerine bir şey geçmediğini anlıyacaklardır.”