1- Bir hoca efendi, Peygamber efendimiz Ramazan-ı şerifi otuz gün tuttuğunu ve Ramazan-ı şerifin otuz gün tutulması gerektiğini söyledi. Bu doğru mudur? Hoca efendi herhalde onu detaylı bir şekilde araştırmadı ve hâtırında kalanı söyledi veya anlattığı şey dinleyenler tarasından yanlış anlaşıldı. Gökteki hilalin seyrine göre olan takvime, kameri takvim denir. Bu takvime göre bir sene 354 gündür. Şu anda Cemâzil-âhır ayında bulunuyoruz. Kameri takvimlerde aylar çoğunlukla yirmidokuz çeker, nâdiren otuz çeker. Ramazan-ı şerif de peşpeşe, arka arkaya otuz geldiği de olabilir. Standart değildir, ayın hareketine göredir.
2- Arkadaşımın kocası suçsuz yere hapiste. Bir hoca, hapisten çıkması için 4444 kadına 4444 erkeğe salat-i tefriciye okutmasını söylemiş. Ayrı ayrı okutması şart mı? Salat-i tefriciye yerine adakta bulunabilir mi? Burada da yanlış anlaşılma olabilir. Salat-i tefriciye 4444 adettir. Bunlara okutmak zor bir hâdisedir. Adakda da bulunulabilir. Duanın kabul olması için şartlar vardır. o şartlara uyulur, ama yine cenâb-ı Hakkın dediği olur.
3- Mekruh vakitte kılınan namazlar sahih olur mu? Hanefi mezhebinde üç vakit bildirilmiş. Bunlar güneş doğarken, güneş tepede iken ve güneş batarkendir. Sınırları da bildirilmiş. Namaz olur da, mekruh olur. Halbuki namaz kılmakla biz ecir, ücret alacaktık. Bir yasak işlemiş oluruz.
4- Tertip sahibi olan bir kimse, kazaya kalmış sabah namazını unutup öğlen namazını kılarsa, daha sonra sabah namazını kılmadığını hatırlarsa nasıl hareket etmesi gerekir? Hâtırladığı zaman önce sabahı kaza eder, sonra öğleyi kılar.
5- Bir kimse abdest alsa, o abdestle başka bir ibadet yapmayıp başka yerde bir daha abdest alsa, yaptığı bu iş mekruh mu, müstehap mı olur? Mekruh olur. Müstehab olabilmesi için bu aldığımız abdestle abdestli olarak yapılacak bir şey yapmamız lâzımdı. Meselâ mushafı elimize alıp, okumamız lâzımdı. Abdesti kullandıktan sonra alınan abdest, nurun alâ nur olur.
6- Hurafe ile batıl inanç aynı manada mı kullanılır? Hıdırellez kutlamak hurafe midir? Yakın kelimelerdir. Anlamları da birbirlerine yakındır. Hıdırellezde dîni bir mahiyeti yok. Nevruzda, noelde, mihricanda var. Hıdırelleze bazı şeyler sokulursa, [ateş yakılıp üstünden atlanırsa, pikniğe çıkılıp ...yiyecekler yenirse, şu dilek olur] bunlar hurafe olur. Bazıları da Yuşa aleyhisselâmla bir Peygamberin buluşması oldu diyorlar, bunun da aslı yoktur. Mahallidir, âdet olarak yapılıyor. Dîni motifli değildir.
7- Çocuklara dini anlatırken, kötü kimseleri örnek gösterip o işin kötülüğünü anlatmamız uygun olur mu? Bunları deşifre etmek, diğer insanları bunların zararlarından korumak için, bunları söylemek gıybet olmaz. Zararı sadece kendine dokunuyorsa, onu deşifre etmek, misâl olarak da kullanmak uygun olmaz.
8- İmam sabah, akşam ve yatsı namazlarında rükü, secde tesbihlerini ve kadede sesli okursa, namazına bir zararı olur mu? Sessiz okunacak yerde sesli okumayı bilerek yaparsa günâha da girer. Ama unutarak yaparsa, namaz yine sahih olur. Evde çocuklara namazı öğretmek için, rüküda, secdede, kadede okunan tesbihatı ve duaları sesli olarak okumaya izin vardır. 9- Bir işe sünnettir veya mekruhtur dendiği zaman, ne anlamamız gerekiyor? Mekruhdur dendiği zaman tahrimi mekruh, sünnetdir dendiği zaman o da müekked sünnet anlaşılır. 10- Hanımın ve kızım na-mahremden sakınıyorlar. Birkaç günlüğüne misafir gelecek. Oniki yaşında. Buna karşı nasıl hareket etmeleri gerekir? Erkek çocuk oniki yaşına girdiğinde hükmen büluğa ermiş olabilir. Sakınması iyi olur. Bütün sualler ve cevapları Günün ilâhisi
Hazret-i Ali “radıyallahü teâlâ anh” buyuruyorlar ki, “Öyle zamanlar gelecek ki münkeri inkâr edenlerin sayısı insanların ondan birinden az olacaktır. Sonra bunlar da gider ve artık kötüyü yasaklayan tek kimse bulunmaz.”