1- İmam-ı Rabbani hazretlerinin müjdelediği talebeleri arasında olmak için ne yapmamız lazım?
(Kıyamete kadar, dünyanın neresinden olursa olsun, babalarının ismine varıncaya kadar, bizi tanıyacak, bizi sevecek olanları ismen sayarız. Bunu övünmek için söylemiyoruz). Biz de bunların içerisine girebiliriz. Zaten okuyoruz. İmâm-ı Rabbâni “kuddise sirruh” hazretlerini büyük biliyoruz. Bu, cenâb-ı Hakkın büyük bir lütfudur, ihsanıdır.
Meselâ, (Tam İlmihâl Se'âdet-i Ebediyye) kitâbını hazırlayan zât, Hüseyin Hilmi efendi “rahmetullahi teâlâ aleyh” Fatihde oturuyorlardı. Bizzat hânelerinin bulunduğu sokakta, bu zâtı dışarı çıkarken görenler çoktu. Ama zâhiren bakıyorlar, bir insan oradan çıkıyor, pazara gidiyor. Yazar olarak biliyorlar. Ama öbür taraftan birisi o zâtın kitâplarını okuyor, o zâta muhabbet ediyor, bu zât Ehl-i sünnet itikâdını dünyaya yayıyor, Allahü teâlânın sevdiği bir kuludur gözüyle bakıyor.
Peygamber efendimizi “aleyhissalâtü vesselâm”, hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri gördü, Allahü teâlânın sevdiği kulu, resûlü, dedi. Ona îmân etti, Onu tasdik etti ve malını, canını, her şeyini Onun yolunda fedâ etti. Ebû Cehil de gördü. Peygamber efendimizi “aleyhissalâtü vesselâm”, kendisine nâzil olan âyet-i kerimeleri de okudu, o da duydu. Hatta okudukları hakkında ona sorduklarında, bu insan söz değil dedi. (Peygamberlik benim gibi adama gelmeliydi) diye kavgası vardı. Onunki küfr-i inâdi idi. O red etti, zelil oldu. Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri tasdik etti, aziz oldu.
Tgrt Fm'de İslâm ve Toplum programını dinleyip seven de var, sevmeyen de var. Tercih meselesidir. Allahü teâlâ ezelde Ehl-i sünnet itikâdını, îmânı, İslâmı yaymayı murad ediyor, İhlâsı, Tgrt'yi, Tgrt Fm'i vesile kılıyor. Bu yolun büyüklerinin himmeti ve tasarrufu bunun üzeirndedir. Dolayısyla kalbi temiz olan, Allahü teâlânın ezelde seçtiği, ihsan buyurduğu kullar dinler.
İmâm-ı Rabbâni “kuddise sirruh” hazretlerinin kitâbını okuyan, Onun bildirdiği yolda olan, Onunla beraber olunur.
2- Cuma günleri toplanıp Kuran-ı kerim okuyoruz. Ondan sonra üç ihlas okurken aralarda tekbir getiriyorlar. Böyle yapmak uygun mudur?
Tekbir getirmeden de okunabilir, gerek yok.
3- Biz burada Hakikat Kitabevinin kitaplarını okuyoruz. Severek dinliyorlar, ama kimisi de uyukluyor. Beyim boşuna zahmet çekiyorsun anlamıyorlar diyor. Bu işe devam etmeli miyim?
Uyuyanlar olabilir. Bir kelime, bir cümle hâtırında kalabilir. O da onun son nefeste îmânla gitmesine sebebiyet verebilir. Alalhü teâlânın sevdiği zâtların hayatları, kitâpları üç-beş kişi bir araya gelinerek okunmalıdır. Sohbet olur. Mutlaka istifade edilir. Vazgeçmemelidir, kendiniz de, gelenler de istifade eder. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâpları okunurken, kalbi, ruhu temiz olanlar feyz almaya başlayınca uyurmuş. Onu da hakîr görmemeli, bu işe devam etmelidir.
4- Biz bir toplantıya gidiyoruz. Okunan sureler Kuran-ı kerimdeki sıraya göre okunmuyor. Uyarmama rağmen sırasıyla okumuyorlar. Buraya gitmem uygun olur mu?
Yaptığı yanlışın vebâli kendisine aittir. Yeri gelince, fırsat buldukça yine söylersiniz.
5- Kocası vefat eden kadının çocuğu yoksa miras taksiminde alacağı hisse değişir mi?
Tabii. Çocukları olursa 1/8, çocukları yoksa 1/4 alır.
Bütün sualler ve cevapları Günün ilâhisi
Hulefâ-i râşidînden hazret-i Ömer-ül Fâruk “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri buyuruyorlar ki, “Çok gülenin heybeti azalır. Şaka yapan eğlenceye alınır. Bir şeyi çok yapan onunla tanınır. Çok konuşan çok yanılır, hataya düşer. Böyle kimsenin hayâsı azalır. Hayası azalan şüpheli şeylerden az kaçınır. Şüpheli şeylerden az kaçınanın kalbi ölür.”