1- Bir kimse kurban kesecek olana vekâlet [sözle] vermeden, kurban kesilirken yanında bulunsa, bu kurban sahîh olur mu?
İşâretle veyâ hâl ve hareketle ona vekâlet veriyorsa o da sahîh olur ise de, doğrusunu yapmalıdır. (Kurbanımı kesmek üzere seni vekîl ettim) demeniz lâzımdır. Siz bir şey söylemiyorsanız, kesecek kimse, (Beni vekîl ettin mi? Bu vâcib mi, akîka mı, nâfile mi, adak mı?) diye sorması lâzımdır.
2- Kızım korkulu rüyâlar görüyor, bağırarak uyanıyor. Bunun sebebi ne olabilir, bunu engellemek için ne yapmalıdır?
Acilen bir doktora [psikiyatriste] götürmeniz lâzımdır. Çünkü daha önceden korktuğu veyâ onun sinir sistemini bozacak herhangi bir şey olmuş olabilir. O doktordan ilâçları aldığı gibi, dînimizin bildirmiş olduklarını da, Lâ havle... yi okumalı, abdestsiz yatmamalı, şifâ için bildirilen âyet-i kerîmeler [(Tam İlmihâl Se'âdet-i Ebediyye)de, (İslâm Ahlâkı)nda var] mürekkeble yazılıp içilmeli, istigfâra devâm etmeli, ama doktora da mutlaka gitmelidir.
3- Mâlikî nezhebini taklîd ediyorum. İdrar kaçırıyorum. Sürekli de çamaşırımı değiştirmem mümkün değil. Bu durumda namâzımı kılayım mı?
Kılın. Mâlikî mezhebinde bu hâl abdesti bozmuyor. Çünkü kontrol edemiyorsunuz. Mâlikî mezhebinde bir kavle göre necâset namâz mâni değil, o idrar kaçırması da abdestinizi bozmaz. Çünkü bu özür oluyor.
4- Öğle ile ikindiyi cem ederken, öğlenin sünnetini kılacak mıyız, ikindinin sünnetini kılacak mıyız?
İkindiyi öğleye çekeceksek öğlenin sünnetini kılarız, sonra öğlenin farzını kılarız. Hemen son sünnetini kılmadan doğrudan doğruya ikindinin farzını kılarız. İkindi namâzına çekersek o zamân sünnetini kılmıyoruz. (Niyyet ettim hanbeli mezhebine uyarak, öğle namâzının farzını ikindi vaktinde kılmaya) ve hemen kalkıyoruz. Araya sünnet girmiyor.
5- Özürlüyüm. Yere oturarak namâz kılmakta zorlanıyorum. Ayaklarımı kıbleye karşı uzatamıyorum. Tekerlekli sandalyede kılsam olur mu veyâ kıbleyi sağımıza veyâ solumuza alsak, yatarak îmâ ile kılınır mı?
Başka türlü alternatifiniz yoksa tekerlekli sandalyada kılabilirsiniz. Kıbleyi sağınıza, solunuza almıyacak, yattığınız yerden kıble istikâmetine uzanacaksınız. Gözünüzle değil de, başınız ile îmâ ederek namâzınızı kılabilirsiniz.
Süfyân-ı Sevrî “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyorlar ki: Az konuş, kalbin yumuşak olur, katılaşmaz. Ekseriyetle suskun ol, verâ sâhibi olursun.