1- Çevremde imanı giden çok kimse var. İmanımızı muhafaza etmek için ne yapmalıyız, bilgi verir misiniz?
Sadece sizin çevrenizde değil ki, biz de bu toplumda yaşıyoruz. Îmânını muhâfaza edebilen çok az kimse var. Ancak, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâplarını okuyanlar îmânını muhâfaza edebiliyor. Devamlı, Ehl-i sünnet âlimlerinin hayatları ve kitâpları okunursa ve böyle kimseler bir araya gelir, birbirlerine destek verirse, bunlar îmânlarını koruyabiliyorlar.
(Tam İlmihâl Se'âdet-i Ebediyye) kitâbını hazırlayan Hüseyin Hilmi efendi “rahmetullahi aleyh”, Halıcıoğlu askeri lisesinde öğrenci iken, elli altmış kişi oruç tutarken, derse giren öğretmenlerin telkini, yanlış bilgiler vermesi neticesinde bu elli altmış kişi ine ine, bu zât yalnız kalıyorlar. Burada samimiyetle yaptıkları duâ neticesinde, Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretlerine kavuşuyorlar.
İnkâr, küfür boğaz gibi akıyor. İnsan da bunun karşısında saman çöpü gibidir. O saman çöpü, ancak bir kaya kovuğuna gelir ve ona yapışırsa akıntıdan kurtulabilir. (Yâ Rabbi! Ben sana îmân ettim. Sana doğru olarak ibâdet etmek, doğru olarak inanmak, Senin rızâna kavuşmak istiyorum) diye, cenâb-ı Hakka samimiyetle yalvaran bir kimse, vallahi de, billahi de, tallahi de bu kimseye Allahü teâlâ tutunacak dal gönderir.
Biz ahir zamanda yaşıyoruz. Peygamber efendimizin “aleyhissalâtü vesselâm” buyurduğu gibi, (Öyle bir zaman gelme durumu vardır ki, o zamanda imânı muhâfaza etmek, avuç içinde kor ateşi tutmak gibidir). Atılırsa imân gidecek, tutulursa el yanacak. Böyle bir zamandayız.
Hepimizin tek bir silahı var, istiğfara devam edeceğiz. Elimizi açıp duâ edeceğiz. (Yâ Rabbi! Dînini bilen, seven kimseleri karşımıza çıkar. Öyleleri ile arkadaş eyle. Öyle kimselerle beraber bulundur).
(Tam İlmihâl Se'âdet-i Ebediyye) kitâbını doğru dürüst okumayan ne ibâdetlerini doğru dürüst yapabilir, ne imânını koruyabilir, ne itikâdını koruyabilir. Mümkün değildir. (Tam İlmihâl Se'âdet-i Ebediyye) sağlam bir kayadır. Yüzlerce, binlerce Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâbından alınmış. Nakli esâs almış, Ehl-i sünnet itikâdı anlatıyor. Düşman olanlar da bid'at ehlidir, zındıktır, masondur, dinsizdir..
(Hakîkat Kitâbevi)nin kitâplarına dört elle sarılmalıdır.
2- Etrafımda imansız olan yakınlarımızdan tamamen irtibatı keselim mi? Nasıl hareket etmeliyiz?
Elbette irtibâtı kesmeyiz. Kesersek faydalı olamayız. Ama belli mesâfede olmalıdır. İçlerinden samimi olanlar varsa kitâp veririz.
3- Film artistleri için bazen, ne kadar güzel veya yakışıklı diyoruz. Böyle söylemek imanı giderir mi?
Kim olursa olsun, biz onun küfrünü beğenmiyoruz ki. Fiziken güzel olabilir. Fiziken güzel, erkek çok yakışıklı demek imânı gidermez.
4- Bağlumda, Abdülhakim Arvasi hazretlerinin metfun bulunduğu yerde, başka evliya zatların da kabri var mıdır?
Biz bilmiyoruz.
5- Bazen beddua etmiyorum, ama Allahım sana havale ediyorum diyorum. Bu beddua olur mu?
En ehveni bu. İdeali, (Yâ Rabbi! Buna hidâyet ver) demektir.
6- Çalıştığım yerde yabancı erkek yok, kadın kadınayız. Fakat çevredeki esnaftan bazen erkekler bize hal hatır soruyor. Bu durumda nasıl hareket etmeliyiz?
İzin verilmiştir. Zaruret kadar, komşuluk ilişkileri münâsebetinde, resmi olarak diyalog devam eder.
7- Kardeşim renkli, mealli Kuran-ı kerim almış. Bunu okumak uygun mudur?
Uygun değildir. Çünki mealden din öğrenilmez. Tercüme edenin kendi düşüncesidir, Allahü teâlânın buyurduğu da değildir. Dolayısıyla dînini öğrenmek isteyen ilmihâl kitâbı okuyacak. İlmihâllerin içerisinde (Tam İlmihâl Se'âdet-i Ebediyye) kitâbını mutlaka okumalıdır. Dînini öğrendikten sonra doğru yazılmış Tefsir-i mevâkıf gibi [meâldir] okunabilir, ama din meâlden öğrenilmez, ilmihâl kitâplarından öğrenilir.
8- Öğretmenim. Maaşımızı aldığımız banka bize promosyon veriyor. Bu promosyonu almak caiz midir?
Hediyedir, kullanılabilir.
9- Tutamadığım oruçları kaza ediyorum. Kaza ettikten sonra da başka bir şey yapmak gerekiyor mu?
Şâfii mezhebinde farklı bir durum vardır. Hanefi mezhebinde sadece kaza edilecek. Kaza ettikten sonra da tövbe istiğfar etmek lâzım. Bu tövbelerin de kabul olabilmesi için de sadaka vermek bildiriliyor. Kaza ederken zamanı biliniyorsa söylenir, bilinmiyorsa en son kazaya kalan veya ilk kazaya kalan diye niyet edilir.
10- 96 gram altın veya bunun karşılığı param varsa, bunun üzerinden bir yıl da geçtiyse, zekatını verecek miyim?
Kameri aylardan herhangi birinde buna ulaşmış olan zengin olur. Seneye o günde bakılır, elde varsa zekâtı verilir. Zekât farz olan kimseye kurban kesmek de vâcibtir. Kurban nisâbı ile zekât nisâbı birbirinden farklıdır. Doksanaltı gram altın veya bunun karşılığı parası olan, üzerinden de bir yıl geçen zekât vermekle mükelleftir.
Abdullah bin Mübârek“rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyorlar ki: Âlimleri hafife alanların âhireti, ümerâyı hafife alanların dünyâsı, dostlarını hafife alanların mürüvveti yıkılır.