1- Annem Kur'ân-ı kerîm okurken yan tarafına duruyor, gözümle takip ediyorum. Mahzuru olur mu?
Gözle takip edince, okunmuş olmaz. Ama gözle bakıldığı için sevâb olur. Çünkü mushafın yüzüne bakmak da sevâbdır.
2- Îmânsız ölene duâ edilecek olursa, azâbı artarmış. Bu doğru mudur?
Tam tersine, olur mu öyle şey? Bir kâfir bile, Allahü teâlânın kullarına iyilik etse, iyilik etmesine sebep olsa, Cehennemdeki azâbı azalır. Ona duâ edilmez, o ayrı bie mesele. Ama evlâd-ı ıyâli bir şeyler yapmış olsa, faydalı bir şey yapmış olsa, Cehennemde onun da azâbının hafîfletileceği islâm âlimleri tarafından bildirilmiştir.
3- İslâmiyyetde uğursuzluk var mıdır?
Peygamber efendimiz “aleyhissalâtü vesselâm” açıkça bildiriyor. Din-i islâmda uğursuzluk yoktur, bereketlenmek vardır. Mübarek bir kimse ile karşılaşılmıştır, mübarek bir yere gelinmiştir, bereketlenilir. Kâfir veyâ bid'at ehlinin kalbinden zulmet akar, insanları sıkmasının sebebi budur. Yoksa, uğursuzluğundan kaynaklanmıyor. Uğursuzluk yoktur, [ne günlerde, ne aylarda, ne eşyâda, ne herhangi bir şey de] Ehl-i sünnet âlimleri böyle bildirmiştir.
4- Namâzı geciktirmekten murâd nedir?
Hemen ilk vaktinde şartlarına uygun olarak kılanların namâzını Allahü teâlâ kabûl eder. Son vaktine geciktirenleri ise, afv eder, ifâdesi geçiyor. Namâzı geciktirmekten murâd, hiçbir sebep yok iken son vaktine bırakmak, bir de kazaya bırakmakdır. Azâb, vaktinde kılmayanlar, yanî kazaya bırakanlar içindir. Oradaki geciktirmekden, azâba müstehak olmakdan murâd odur.
5- Patronumla beraber seyâhet ediyorum. İçki içiyor, yanında oturtuyor. Ne yapmalıyım?
Yapacak başka bir şey söz konusu değildir. Böyle durumlarda zarûret miktarı kalacaksınız. Netice itibâriyle o fıskın zulmeti bulaşır. Tövbe istigfâr etmeli, Allahü teâlâya sığınmalıdır.
Hasen-i Basrî “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyorlar ki: Tuzakları süsler altında gizlenmiş olan şu gaflet dünyâsından sakın. Ona dalma! Bitmeyen arzularla gönüller çeken sözlerle süslenmiş, nicelerini aldatıp, kendine meftun etmiştir. Süslenmiş gelin gibidir. Gözler ona bakmakta, kalbler ona hayran, nefsler ona âşık, o ise âşıklarını helâk ediyor.