1- Beyim öldürüldü. Kan parası adı altında para veriyorlar. Bunu alabilir miyiz? Alınabilir. Zaten dînimizde de, öldürenin durumuna göre onun hükmü de, cezâsı da değişiyor. Hatta kısâsa kısâs hükmü bile var. Eğer kısâs yapılmazsa, diyet. Meselâ, yüz deveye kadar çıkıyor. Dolayısıyla bu mahkemeye intikâl edip, oradan alınan parayı kullanabilirsiniz.
2- Câminin bir bölümünde ayakkabı ile girilebilecek bir mekân var. Orada sıralara oturup, Kur'ân-ı kerim okuyoruz. Bu uygun olur mu? Câizdir, onun bir mahzuru söz konusu değildir. Ayak bastığımız yere seccâde, temiz bir şey seriyorsak, namâz kılmanın da mahzuru söz konusu değildir.
3- İnsandan başka, bu kâinatta bir varlık, [uzaylı] var mıdır? Amerikan filmlerinde çok olur. Aslı faslı yok. Olmadığını onlarda biliyorlar. Ama, insanları oyalıyorlar. Peygamber efendimiz “aleyhissalâtü vesselâm” birinci kat semâdan, yedi katın üzerine çıkartıldı. Arş-ı alâya çıkartıldı. Cennet ve Cehennemi bizzat gördü. Ve zamânsız, mekânsız bir âleme geçirildi. İns ve cinne, yanî, kıyâmete kadar gelecek herkese Peygamber olarak gönderildi. Başka bir gezegende insan ve cinden başka bir varlık söz konusu değildir.
4- Müsafehada eli göğse götürmenin uygun olmadığı, nerede yazıyor diyorlar. Bu konuda neler söylersiniz? (İslâm Ahlâkı) kitâbında da, (Tam İlmihâl Se'âdet-i Ebediyye)de de, müsâfeha konusu, selâmlaşmak konusu anlatılırken, eli göğse götürmenin uygun olmadığı yazıyor. Onlara sormalı, eli göğse götürmek nerede yazıyor? Sizin bu yaptığınız hangi kitâpda yazıyor? Onu mutlaka sormak lâzım. İslâmiyetde böyle bir şey söz konusu değildir.
5- Yolda giderken çarptığımız kimseler olabiliyor. Bunlarla nasıl helâlleşiriz? Hem duâ ederiz, hem de her zaman için, verdiğimiz sadakalardan, (Yâ Rabbî! Üzerimizde hakkı olanlara hediye ettik) deriz.
Hazret-i Ali “radıyallahü teâlâ anh” buyuruyorlar ki: Kul, ümîdini yalnız Rabbine bağlamalı ve yalnız günâhları kendini korkutmalıdır.