Hadis-i şerifte buyuruldu ki, (Kim inanarak ve sevabını Allahtan bekleyerek Ramazanda teravih namazını kılarsa geçmiş günahları magfiret olunur.) [Buhari, Müslim, Riyaz-üs-salihin]
--------------------------------------------------------------------------------
Kâinatın Efendisi
Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem
HİLYE-İ SEADET
Resûlullahın sallallahü aleyhi ve sellem çok evlenmesinin mühim bir sebebi de, ahkâm-ı islâmiyyeyi bildirmek içindi. Hicâb âyeti gelmeden, ya'nî kadınların örtünmeleri emr olunmadan önce, kadınlar da Resûlullaha gelip, bilmediklerini sorar, öğrenirlerdi. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem birinin evine gitse, kadınlar da gelir, oturur, dinler, istifâde ederlerdi. Hicâb âyeti gelip, kadınların yabancı erkeklerle oturmaları, konuşmaları yasak edilince, yabancı kadınları kabûl etmedi. Onların, bilmediklerini, mubârek zevcesi hazret-i Âişeden sorup öğrenmelerini emr eyledi. Gelip soranların çokluğundan, hazret-i Âişe, hepsine cevâb yetişdirmeğe vakt bulamıyordu. Bu mühim hizmeti kolaylaşdırmak ve hazret-i Âişenin yükünü hafîfletmek için, lâzım olduğu kadar hânımı nikâh etdi. Kadınlara âid yüzlerle nâzik bilgileri, müslümân kadınlarına, mubârek zevceleri yolu ile bildirdi. Zevceleri bir olsaydı, bütün kadınların ondan sorması güç ve hattâ imkânsız olurdu.]
Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem ümmî idi. Ya'nî kitâb okumamış, yazı yazmamış, kimseden bir ders görmemiş idi. Mekkede doğup, büyüyüp, belli kimseler arasında yetişip, seyâhat etmemiş iken, Tevrâtda ve İncîlde ve Yunan ve Roma devrlerinde yazılmış kitâblarda bulunan bilgilerden, hâdiselerden haber verdi. İslâmiyyeti bildirmek için, müslümânlara mektûblar yolladı. Hicretin altıncı senesinde Rum, Îrân ve Habeş hükümdârlarına ve diğer arab pâdişâhlarına mektûblar gönderdi. Îrân şâhı Husrev Pervîz, mektûbu parçaladı. Getiren Sahâbîyi şehîd etdi. Az zamân sonra, oğlu Şîrûye tarafından öldürüldü. Hizmetine altmışdan ziyâde ecnebî sefîr gelmişdir. Resûlullahın sallallahü aleyhi ve sellem peygamberliğini işiten herkesin, Ona îmân etmesi vâcibdir. İşitdikden sonra, îmân etmeden vefât eden, Cehenneme girecek ve orada sonsuz olarak azâb çekecekdir.
Fahr-i âlemin sallallahü aleyhi ve sellem ismleri, hâlleri, Tevrâtda ve İncîlde yazılı idi. Yehûdî ve hıristiyanlar, teşrîf etmesini bekliyordu. Fakat, kendi cinslerinden gelmeyip, arabdan geldiği için ba'zıları kıskandı, inkâr etdi. Hâlbuki, birçok âlimleri ve akllıları, insâf edip müslümân oldu. Onun peygamber olduğuna inanmamak, Onun büyüklüğünü, üstünlüğünü anlamamak, Onun kıymetini, şerefini azaltmaz. Allahü teâlâ, (İnşirâh) sûresinde, (Senin zikrini yükseltdim), kendi ismimin yanında olarak, her yerde söylenir buyurdu. Yeryüzünde, bir derece batıya gidildikde, namâz vaktleri dört dakîka sonra başladığı için, dünyânın her yerindeki müslümânlar, her günün her dakîkasında ezân okumakda, Onun mubârek ismi, her yerde her ân, saygı ve sevgi ile söylenmekdedir.
Bir kimse, her işinde, Resûlullahın sallallahü aleyhi ve sellem dînini kabûl etmezse mü'min olmaz. Onu, kendi cânından çok sevmezse, îmânı tamâm olmaz.
Bütün insanların ve cinnîlerin Peygamberidir. Her asrda yaşıyan her milletin Ona uyması vâcibdir. Her mü'minin, Onun dînine yardım etmesi, Onun ahlâkı ile huylanması, Onun mubârek ismini çok söylemesi, ismini söyledikde ve işitdikde, saygı ile ve sevgi ile salât-ü selâm getirmesi, mubârek cemâlini görmeğe âşık olması, Onun getirdiği Kur'ân-ı kerîmi ve islâmiyyeti sevmesi ve hurmet etmesi lâzımdır. (Mir'ât-i kâinât)da diyor ki, (Câhiller ve tenbeller, sallallahü aleyhi ve sellem yerine birkaç harf yazıyor. Bu doğru değildir. Çok sakınmalıdır.)
İbni Âbidîn, namâz bahsinde diyor ki, (Ömründe bir kerre, salevât getirmek farzdır. Her söyleyince, işitince, okuyunca, yazınca, bir kerre getirmek vâcib, tekrâr edildiklerinde müstehâbdır.)
Dostlarımın ayrılığından, kalbim kan ağlıyor.
onları hâtırladıkca, iliklerim yanıyor.
(Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye)
--------------------------------------------------------------------------------
Huzur Damlaları...
Uyan, gözün aç, âkıl, yalvar güzel Allaha!
yolundan hiç ayrılma, yalvar güzel Allaha!
Her gün beş namâzı kıl, Ramezânda oruc tut!
mâlın çoksa zekât ver, yalvar güzel Allaha!
Bir gün bu gözün görmez, hem kulağın işitmez,
Bu fırsat ele girmez, yalvar güzel Allaha!
Sağlığı ganîmet bil, her sâati ni'met bil,
emrine itâat kıl, yalvar güzel Allaha!
Ömrünü boş geçirme, nefsine kuvvet verme,
Uyan! Gaflet eyleme, yalvar güzel Allaha!
Günâhın çok olsa da, ondan ümmîdin kesme,
Afvı, keremi boldur, yalvar güzel Allaha!
Seher vakti rahmeti, yağar her memlekete,
Ol vakt pâklenir kalbin, yalvar güzel Allaha!
Allahın adın yâd et, rûhun ve kalbin şâd et,
Bülbül gibi feryâd et, yalvar güzel Allaha!
(Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye)
--------------------------------------------------------------------------------
Fıkıh Bilgileri...
ORUÇLUYA MEKRUH OLANLAR
Sual: Oruçluya mekruh olan ve olmayan şeyler nelerdir?
CEVAP
Mekruh olanlar şunlardır:
1- Dişleri diş macunuyla fırçalamak mekruhtur, macunsuz mekruh olmaz.
2- İlaçla gargara mekruhtur. Eğer ağızdaki yara, namazda okumaya mani olursa, ilaçla gargara etmek mekruh olmaz, çünkü özür vardır.
3- Cünüp olma ihtimali varsa hanımını öpmek mekruh olur.
4- Ramazan günü, iğne olmak, kendi isteğiyle ağız dolusu kusmak gibi bir sebeple oruç bozulursa, seferdeki yolcu şehrine gelirse, kadının hayzı kesilirse, akşama kadar oruçlu gibi, sakınmaları gerekir, yiyip içmeleri mekruh olur.
Oruçluya mekruh olmayanlar:
1- Gece ihtilam olup sahura kalkınca, imsak vaktine az kalmışsa, önce yemek yense, imsak çıktıktan sonra gusledilse, yani oruca cünüpken başlansa sahih olur. Daha sonra gusletmek caizdir.
2- Bozulursa kefaret olmasın diye, ramazan orucuna imsak vaktinden sonra niyet etmek caizdir.
3- Ramazanda yatsıdan sonra hanımıyla beraber olunsa daha sonra geç vakitte uyuyup biraz sonra guslederiz dense, uyandıklarında da güneş doğmuş olsa, oruçlarına zarar gelmez; fakat namaz kılmak için ilk fırsatta yıkanmak gerekir.
4- Orucun aksamaması için hayzı ilaçla geciktirmek caizdir.
5- Oruçluyken hayzı başlayan kadın, oruçlu gibi durmaz, yiyip içebilir.
[Türkiye Gazetesi]
--------------------------------------------------------------------------------
Menkıbeler...
DÜNYAYA KARŞI ORUÇLU OL
İbn-i Semmâk hazretleri, Dâvûd-i Tâî'ye gelip; Bana nasîhat et. dedi. O da; Öyle gayret et ki, Allahü teâlâ seni yasak ettiği yerde görmesin, emrettiği yerden de ayrılmış bulmasın. Allahü teâlâdan hayâ et ki, senin O'na yakın olduğunu ve senin üzerindeki kudretini göz önüne getiresin. Dünyâya karşı oruçlu ol ki, iftarın ölüm olsun... buyurdu.
İFTAR VAKTİNDEKİ DUÂ
Muhammed Nakşibend rahmetullahi aleyh hazretleri yazdıkları bir mektuplarında buyuruyorlar ki: Çocukların da ana-babasına duâları, misâfirin duâsı, oruçlunun iftâr vaktindeki duâsı, müslümanın müslümana gıyâbında, yâni arkasından yaptığı duâ makbûldür. Allahü teâlânın İsm-i âzamı ile yapılan duâ kabûl olunur. Bu şekilde duâ edenin duâsını, Allahü teâlâ ânında kabûl eder. Bu da, enbiyâ sûresi 87. âyet-i kerîmesinin; Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü min-ez-zâlimîn kısmıdır. Bu hususta başka diyenler de olmuştur. Ama burada bu kadar yazmak yetişir