Allahü teâlâ hidayeti iki şekilde verir. Ya adâlet ile veya ihsân olarak verir. Bir kişi ellerini açıp da; “Yâ Rabbî, bana hidayet ver, ben dînimi doğru olarak öğrenmek istiyorum, beni bozulmaktan koru!” diye duâ etse, Allahü teâlâ böyle duâ eden kulunu kesinlikle kurtarır. Allahü teâlâ o kulunu kurtarmak için onun karşısına sevdiği bir kulunu çıkarır, böylece onu kurtarır. Bir kişinin kurtulması için mutlaka bir rehbere ihtiyacı vardır. Başka türlü kurtulmak olmaz. Adâlet ile kurtulmak budur.
Bazıları da vardır ki; hiç böyle duâ etmek aklına bile gelmediği, yiyip içip, yatıp kalktığı hâlde, Allahü teâlâ onu seçiyor ve hidayet veriyor. Allahü teâlâ onu ya cömertliğinden veya güzel bir huyundan dolayı seçer, ya da bir müminin duâsını almıştır da seçilmiştir. Mutlaka bir sebebi vardır ki, Allahü teâlâ onu seçmiştir. Allahü teâlânın seçtiğini, insanların ayrıca seçmesine lüzum yoktur.