1- Sünnetleri kılarken kazaya niyet ediyorum. Bunları kılarken aynı farz gibi kılıyorum, doğru mu yapıyorum?
Sünnetler nâfile demektir, nâfilelerin aslı da hep iki rek'atdir. Onun için meseâ, imâm-ı Şâfii ''rahmetullahi teâlâ aleyh'' Peygamber efendimizin “aleyhissalâtü vesselâm” öğlen namâzından önce kılmış olduğu o dört rek'at sünneti kılarken iki, iki kılarlarmış. Şâfii mezhebindekiler buna ittibâ ederler.
Doğru yapıyorsunuz. Sünnetleri kılarken kazaya niyet ediyor ve kâmet getiriyorsunuz.
2- Kaza namazı borcu olan bir kimse, Cuma namazını kılarken nasıl niyet etmesi gerekir?
Cuma namaâzının ilk sünnetine, ilk kazaya kalan öğle namâzının farzına, ondan sonra Cuma namâzının iki rek'at farzı cemaâtle kılınıyor. Cumanın son sünneti dört rek'attir, kâmet getirerek, ilk kazaya kalan ikindi namâzının farzına denir. Sonra dört rek'at zuhr-i âhir, üzerime en son farz olan kılmadığım öğle namâzını kılmaya denir. Son iki rek'at sünnetine de, ilk kazaya kalan sabah namâzının farzına denir.
3- Sünnetleri kazaya niyet etmenin iki niyet olacağını ve bunun için de caiz olmadığını söylüyorlar. Bunlara nasıl cevap vermeliyiz?
Bu konuda, Hüseyin Hilmi efendi ''rahmetullahi teâlâ aleyh'' insanların kalbi mutmain olsun diye nakletmişler, Süleymaniye kütüphanesinde el yazması, arabca bir kitâp var, (Nevâdir-i fıkhiyye fi mezheb-il-eimmet-il Hanefiyye). Orada hanefi mezhebinde olanların da beş vakit namâzın sünnetlerini kılarken kazaya niyet etmeleri lâzım geldiği bildiriliyor. Bir de, Anadolu coğrafyasında yetişmiş, Oflu Muhammed Emin efendinin, (Necât-ül-mü'minîn) kitâbının 96. sayfasında çok açık net yazıyor. Hatta sayfanın kenarında bir hadîs-i şerîf de zikrediliyor. O hadîs-i şerîfde, kazaya kalan namâz borcu olan kimseleri nâfilelerinin, sünnetlerinin kabul olmayacağı yazılıdır. Oflu Muhammed Emin efendi, sual-cevap şeklinde hazırlamış.
Bir kimsenin kazaya kalan namâz borcu olsa, bu kimse sünnetleri kazaya niyet etse, bu kimse sünnetleri terk etmiş olur mu?
El-cevâp, olmaz. Zaten (Nevâdir-i fıkhiyye) kitâbında bu çok güzel izâh ediliyor. Buyruluyor ki, (Öğle namâzının dört rek'at farzından önce dört rek'at namâz kılmak sünnetdir). Nâfile namâzlara birkaç niyet edilebilir. Dinde yorum olmaz.
4- Güneş 06:02 doğuyorsa, 06:00 da selam verirsem, namazım kabul olur mu? Güneş doğduktan kaç dakika sonra namaz kılabiliriz?
Kurtuldu. Selâm vermeden önce güneş doğarsa kurtarmadı. Güneşten, elli dakikalık zaman içerinde namâz kılınmaz. Sabah namâzına kalkamamışsak, bu vakit geçtikten sonra [işrâk vakti giriyor] öğleye yarım saat kalana kadar sünnet ile beraber, (Niyet ettim bugünki kılamadığım sabah namâzının sünnetini kaza etmeye), (Niyet ettim bugünki kılamadığım sabah namâzının farzını kaza etmeye) denir.
5- Evde hanımım ve kızama imam oluyorum. İmam olurken, arkamdaki cemaate imam olmaya, diye niyet ediyorum. Bu kafi midir?
Kâfidir. Arabca bir niye şekli var, (Ene imâmün, li-men tebianî, ve men tebiatnî). Ama erkek ve kadınları düşünerek, (Arkamdaki cemaate imam olmaya) deyince bu niyet sahih olur. Kızınız ve hanımınız tam arkanızda durur.
6- Hadis-i şerifte, (Kalbinde zerre miktarı kibir olan Cennete giremez) buyruluyor. Bunu açıklar mısınız?
Evet, bu hadîs-i şerîf. Cennete tertemiz girilecek. Kibirli olan, yalan söyleyen, temiz olmayan, diğer günâhlarla kirlenmiş olan girmeyecek. Dünyadaki sıkıntılarla veya ölürken veya kabirde veya mahşerde temizlerler. Hatta, imâm-ı Gazâlî hazretleri, (Cennete girmeden önce bir nehirde temizlerler) buyuruyor. Nasıl bir sudur mahiyetini bilmiyoruz. Dolaysıyla kibirli, kibirli hâli ile girmeyecek, onun bedelini ödeyecek, öyle girecek. Hiç girmeyecek manâsında değildir. Din büyükleri feryâd ederek, talebelerine, sevenlerine anlatmışlar, kitâplarına yazmışlar. İşlenen günâhlara tövbe etmek sûretiyle onlar temizlenir. Kabirde de, mahşerde de temizlenir. Küfür pisliği varsa, dünyâda tövbe edilirse ne alâ! Bunu kabir de, mahşer de temizleyemez, Cehennem temizler.
Allahü teâlâ diğer günâhlara sıfâtlarıya düşmân, ama kibirliye zâtıyla düşmândır. Hadîs-i kudsîde, (Kibriyâ [büyüklük] Bana mahsûsdur, bu konuda Bana ortak olmak isteyeni yakarım!) buyruluyor. Bundan kurtulmanın tek çâresi, Ehl-i sünnet âlimlerinin hayatlarını ve kitâplarını okumak, meselâ (Mektûbat)ı çok okumak.
7- Peygamber efendimize, Kendisine Peygamber olduğu bildirilmeden önce de ibadet ettiği kitaplarda yazıyor. Nasıl ibadet ediyordu?
Bütün Peygamberler de öyle idi. Zaten Onlar doğdukları andan itibâren koruma altında idiler. Allahü teâlâyı tanır, bilir ve zikrederlerdi. Allahü teâlâyı zikretmek de ibâdetdir. Öncekilerden gelen ve Peygamber efendimizin kalbine ilhâm edilen ibâdetleri Peygamber efendimiz yapıyordu.
8- Bir kimse hakkında bu daha önce zayıftı, şimdi şişman olmuş, gibi sözler söylemek gıybet olur mu?
Bu sözden o üzülüyorsa gıybetdir. Gıyâbında söylemiş olduğumuz, bedeni ile alâkalı kusurları söylediğimizde, duyduğu zaman o üzülüyorsa, gıybetdir.
9- Çocukların vatan-i aslisi velilerinin vatan-i aslisi midir, yoksa doğdukları yer midir?
Nerede dünyaya geldiler ise, vatan-i aslileri orasıdır.
Hazret-i Ali “radıyallahü teâlâ anh” buyuruyorlar ki, Kötü insan hiç kimseye iyi zân beslemez. Çünkü o herkesi kendisi gibi görür.