1- Altı ay önce kızımı evlendirdik. Ama evlerinde geçimsizlik var. Cinden olduğunu söylediler. Ne yapmalıyız?
Bunu sadece cinne ve büyüye bağlamamalıdır. Evet, cin olabilir, büyü de yapmış olabilirler. Nazâr da olabilir. Ama (Tam İlmihâl Se'âdet-i Ebediyye)de büyü için bildirilenler var. Bunlar okununca büyü çözülür. Nazâr için okunanlar var, onlar okununca bi-iznillahi teâlâ onun şerrinden de muhâfaza olabilir. Başka yere gitmeye gerek yok. Buna rağmen kalıyorsa, daha önceden içlerine attığı şeyler vardır, depresyona girmişlerdir. Nefsler çarpışıyordur. Dolayısıyla, o taraflarına da bakmalı, bir doktora da götürmelidir. Namâz kılınmıyorsa, nefsler çarpışır ve orada huzur olmaz. Belki de bu huzursuzluk, onların yüzlerini âhirete çevirmelerine, namâz kılmalarına vesîle olacaktır. Tövbe istigfâr etmeli, doktora da gitmeli, (Tam İlmihâl Se'âdet-i Ebediyye)de bildirilen o duâları da okumalıdır.
2- Fitil kullanınca gusül, abdest gerekir mi?
Gerekmez. Ancak bir lezzet kaydı bildirilmiştir. Zaten hasta kimse bunları kullanırken zaten lezzet almaz. Ama, o ifâde öyle geçtiğine göre, demek ki nâdiren de olsa vuku bulabilir. Herkes kendisine ölçü olmalıdır.
3- Kadınlar umreye gidince, hac farz olur mu?
Umreye gidene hac farz olmaz. Ama Zilhicce ayının başında orada olan, umre için bile gitse geri gelemez. Orada kalır, farz olan haccı da yapar öyle döner. Kadınlar da farz olan haccı yapabilir, ama harâm işlememek kaydı şartıyla. Ama bugünkü şartlar müsâid değildir.
4- Namâzda örtümüz açılırsa, ne yapmamız gerekir?
Tek elle mutlaka örtmemiz gerekir. Bir rüknde, dörtde birinden fazlası açık kalırsa, o namâz fâsid olur. Bu erkekler için de, kadınlar için de geçerlidir. Erkeğin başını namâzda örtmesi sünnetdir. Kadının örtmesi farzdır. Dörtde birinden fazlası, bir rükn miktarı açık kalırsa namâzı fâsid olur. Onun için o örtüyü mutlaka örtmesi lâzımdır. Beceremeyip, dörtde biri bir rükn miktarından fazla kalırsa, o zamân namâz bozulur, örtüsünü güzelce bağlıyacak ve sonra namâza duracak.
5- Yellenince tahâretlenmek gerekir mi?
Gerekmez. Meselâ, ishal olan kimsenin yellenmesi anında dışarıya mutlaka gâita çıkar. Hâl böyle olunca onu kontrol olunması lâzımdır. Bu genel hükümdür, ama bunların istisnâları olabilir.
Abdüllah bin Mubârek “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyorlar ki: Âlimler edeb hakkında çok şeyler söylediler. Bize göre edeb, insanın kendini tanımasıdır.