1- Ben çok günahkarım. Bu günahlarımdan sıyrılmak için ne yapmam gerekir?
Dînimizde ye's harâmdır. Bir kimse, böyle bir sıkıntıya düştüğü zaman istigfâra devam etmelidir. Ne yapıp yapıp, kul haklarını ödemelidir. Kul hakkı yoksa, îmânın hâtırına cenâb-ı Hak günâhların hepsini silebilir. Emîn olmak da harâmdır. Kul, tövbeden vazgeçmedikçe, Allahü teâlâ affetmeye devam eder. Böyle bir Rabbimiz var. Allahü teâlâ kendini tanıtırken, (Erhamerrâhimîn) diye tanıtmış, merhametlilerin en merhametlisi. Ümîdsiz olmamalı, Allahü teâlânın sevdiklerini vesîle ederek devam etmelidir. Allahü teâlâ, inşâallahü teâlâ hakîki mânada tövbe nasib eder.
2- Dövme yaptırmanın dinimizdeki hükmü nedir?
Dövme yaptırmak harâmdır. Gusle, abdeste mânisi yok.
3- Kadın erkek eşit. Peki, niçin erkeklere dört kadın ile evlenmesine izin verilmiştir?
Kadın erkek eşit değildir. Erkekler bile kendi aralarında eşit değildir. Farkı yaratılmıştırlar. Kadın kullar farklı, erkek kullar farklı yaratılmışlar. Dörde kadar izindir, ruhsat vardır. Başlangıçta teşvik vardı. Müslümânların artması için, Peygamber efendimiz “aleyhissalâtü vesselâm”, Eshâb-ı kirâmı teşvik ediyordu. Onlar, evlendiği hanımların hak ve hukukunu koruyordu. Neslin çoğalması için kullanılmıştır. Yoksa orada hakâret için değildir. Nikâh akdi söz konusu olduğu zaman, hepsi aynı haklara sahiptir. Hicri ikiyüz yılına kadar teşvik edilmiş. (İkiyüz yılından sonra, sizin en iyiniz, hafîfülhâz olandır) buyurdular. (Zevcesi ve çocuğu olmıyandır).
Zamanımızda bu hakları bilen erkek olmadığı gibi, bu hakları bilip de buna tahammül eden de kalmamıştır. Bugün müslümân bir kadın bile, kocasının zinâ ettiğine rızâ gösteriyor, evlenmesine rızâ göstermiyor. Kadınların nüfusu arttığı zaman, onun bunun oyuncağı olmaması, metresi olmaması, orada burada heder olmaması, ahlâksız erkeklerin elinde oyuncak olmaması için, islâmiyyet bir koruma kalkanı olarak onu bildirmiştir. Bugün bir erkek, bir kadının bile haklarına riâyet edemiyor. Bir kadın aynı şekilde bir erkeğin hak ve hukukuna riâyet edemiyor. Burada kadın, ikinci plana atılmış olmuyor.
Erkeğin, kendisinin, hanımının, çoluğunun çocuğunun hak ve hukukunu korumak, dinlerini öğretmek, nafakalarını temin etmek yükü, erkeğe verilmiştir. Kadın çalışmak mecburiyetinde değildir. Ev işlerinde bile çalışmak mecburiyetini dînimiz getirmemiş. Evet, mecburiyet getirmemiş, ama o da ev işlerini yapmayacak olursa kocası da nafaka konusunda ona göre muamele eder, ifadesi kitâplarda mevcuttur. Dolayısıyla kadın, erkek eşit değildir. Erkekler de, kadınlar da kendi aralarında bile eşit yaratılmamış. Erkek, erkek olarak, kadın da kadın olarak mükemmel yaratılmıştır. Bunlar birbirleri ile eşit değildirler. Cenâb-ı Hak ayrı ayrı özellikler vermiş. Allahü teâlâ böyle emretmiştir, buna hiç kimsenin itirâzı söz konusu değildir.
4- Bir türbeye gittiğimiz zaman başkaları içinde dua edebilir miyiz?
Elbette edebiliriz. Çok da iyi olur. Sadece kendimiz için de duâ etmek uygun değildir. Kendimiz, yakınlarımız, annemiz babamız, ölmüşlerimiz için dua ederiz.
5- Keffaret tutan bir kişi, otuzuncu gün niyet etmeyi unutursa durumu ne olur?
İlle, (Niyet ettim yarın keffâret orucuna) demesi şart değildir. Gönlünden, yarın keffâret orucu tutacağını biliyor ve bir şeyler yiyiyor, bu niyettir.
6- Yetmiş seksen yaşına gelen bir kimse de ismini değiştirebilir mi?
Meselâ, hazret-i Osmân-ı Zinnûreynin “radıyallahü anh” şefaate kavuşayım diye değiştirebilir. Âhirette de ona Osman denir. Bu şekilde değiştirilebilir. Kadınsa, Fatıma, Ayşe, Zeynep ismini alarak, şefaatlerine kavuşabilir.
7- 15 bin euronun zekatı ne kadar olur?
Kırka bölüyoruz, 375 euro ediyor. Bu da türk parası olarak 918 lira ediyor. Bir altın, 700 lira civârında oynuyor. Bir tam, bir yarım vermiş olsanız, zekâtınızı karşılıyor.
8- 180 gram altının zekatı ne kadar olur?
Kırka bölüyoruz, 4,5 gram. 95 ile çarparsak 430 lira civârında tutuyor. Altınla devrini yapar, istediğiniz fakire verebilirsiniz.
9- Yıllardır her şeye yemin etme alışkanlığım var. Ben şimdi bu yemin kefareti borçlarını nasıl öderim?
Sayı olarak hatırladıklarınızı bizzat ödemeniz lâzımdır. Öbürlerini de, tek bir yemin keffareti için ödersiniz. Her biri için, meselâ Hakîkat Kitâbevinin yayınlamış olduğu (İslâm Ahlâkı) kitâbı var, buna gücü yetmeyen on tane (Namâz Kitâbı) alır, on ayrı fakire dağıtırsınız. Sonra bir zaman daha on (Namâz Kitâbı) alır ve yine dağıtırsınız. Hatırlayamadıklarınız için de bir tane yemin keffareti verir, bir de tövbe istigfâr edersiniz. Bir daha da, yaptığınız ve bozduğunuz yeminleri kaydedersiniz.
10- Bir ayağım yok. Sadece topuk kemiğim var. Abdestte burasını yıkayacak mıyım ve nasıl mest giyebilirim?
Yıkayacaksınız. Çünkü topuk kemiği dâhil ifadesi geçiyor. Topuk kemiğinden yukarısı kesik olmuş olsa, o zaman hiçbir şey lâzım gelmiyor, çünki yıkanacak uzuv yok.
Protez ayağın topuk kesimine kadar olan kısmına ince bir deriden mest gibi bir kap yapacaksınız. Zaten ayağın üzerine mesh ederken topuğa kadar gelmesi şart değildir. Yukarıdan üç parmakla mesh etti mi, kurtarır. Ama mâlikî mezhebini taklid ediyorsanız, mestin tamamını mesh edeceksiniz.
Bekâ bin Batû “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyorlar ki: Kendisinden daha aşağı derecede olan birinin nasîhatini kabûllenmek, yüksek derecelerden birine sâhib olmaya işârettir.