Yûsuf Nebhânî rahmetullahi aleyh hazretleri, Câmi'u Kerâmâti’l-Evliya kitabında anlatır:
Taberistan’da zalim bir vali vardı. Halkın malına ve namusuna saldırmaktan çekinmezdi. Bir gün yaşlı bir kadın ağlayarak büyük veli Ebu Saîd el-Kassâb rahmetullahi aleyh Hazretleri’nin yanına geldi, dedi ki: “Ey Şeyh, bana yardım et! Benim iffetli güzel bir kızım var. Şu zalim adamın ona musallat olmasından endişe ediyorum. Sana geldim ki, belki dua edersin de Allah’ın izniyle onun şerrini bizden uzaklaştırırsın”
Şeyh biraz başını eğip düşündükten sonra, başını kaldırarak dedi ki: “Ey kadın, diriler içinde duası makbul pek kimse kalmadı. Sen kabristana git, orada senin ihtiyacına cevap verecek birini bulacaksın”
Kadıncağız da kabristana gitti. Orada güzel yüzlü, güzel elbiseli genç bir adamla karşılaştı. Adam kadının halini sordu. O da olanları anlattı. Adam dedi ki: “Sen Şeyh Ebu Saîd’e dön de sana dua ediversin. Çünkü onun duası makbuldür”
Bunun üzerine yaşlı kadın şöyle dertlendi: “Diriler beni ölülere, ölüler dirilere havale ediyor. Biri de bana yardımcı olmuyor. Ya ben şimdi kime gideyim?” “Sen dön de o şeyhe git. Senin ihtiyacın onun duasıyla gerçekleşecek” Kadın dönüp geldi, durumu Ebu Saîd Hazretleri’ne haber verdi. O ise düşünceli bir halde başını eğdi ve ter içinde kaldı. Peşinden bir çığlık atarak yüz üstü kapandı. O sırada çevreye şöyle bir haber yayıldı: “Zalim vali atına binip o ihtiyar kadının evine doğru giderken, at tökezleyip yere düşmüş, valinin boynu kırılıp ölmüş!”
Daha sonra Ebu Saîd Hazretlerine: “Neden önce kadının ihtiyacına karşılık vermedin de onu mezarlığa gönderdin?” diye sordular. O da şu cevabı verdi: “O zalimin benim bedduamla ölmesini hoş görmemiştim. Bunun için onu kardeşim Hızır Aleyhisselâm’a havale etmiştim. O ise kadını bana göndermekle o zalime beddua etmenin caiz olduğunu göstermiş oldu”
Diriler içinde duası makbul kimse kalmadı
Yayınlanma :
14.09.2010 10:21
Güncelleme
: 14.09.2010 10:21