1- Anne ve babamın genç iken kefaret icabet ettiren bir durum olmuş. Babam kefareti tutuyor. Fakat annem hasta olduğu için tutamıyor. Annemin bu konuda nasıl hareket etmesi gerekir? Başarabiliyor ise babanız devam etsin. Anneniz zaten Ramazan-ı şerif orucunu bile tutmakta zorlanıyor ise, annenizin keffareti için de fidye verirsiniz. Hergün için 1750 gram unu, altmış fakire ayrı ayrı vereceksiniz. Anneniz keffaretini ödemek üzere size vekâlet verir. Evladları olarak siz de ödeyebilirsiniz. Kitâp da verebilirsiniz. Meselâ, Hakîkat Kitâbevinin yayınlamış olduğu (İslâm Ahlâkı) kitâbından alır, altmış ayrı fakire verirsiniz. Bu şekilde de keffaret borcu ödenmiş olur.
2- Dinimi öğrenmek için hangi yayınevinden kitap almalıyım? Hakîkat Kitâbevinin kitâpları, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâplarıdır. Bunlar Allah rızâsı için basılmıştır ve insanlara da Allah rızâsı için ulaştırılmaktadır. Kâr maksadı, gâyesi de yoktur. Sadece kâğıt, cild ve benzeri masraflar üzerine konuyor. Onun dışında herhangi bir ücret konmuyor. Bu kitâplarda yorum yok. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâplarından alınarak nakledilmiş. İzâh edilmesi gereken yerler, başka bir kitâptan alınarak, köşeli parantez içinde ilâve edilmiştir. Bu kitâpları alanlar insâf sâhibi ise, okumak, istifâde etmek nasib olur. Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri, (Bir kâfir, imâm-ı Gazâlî hazretlerinin İhyâu-Ulumiddin kitâbının yapraklarını insâfla çevirse, Allahü teâlâ hidâyet nasib eder). Dolayısıyla Hakîkat Kitâbevinin kitâplarına insâfla yaklaşan, itikâdı bozuksa, itikâdını düzeltir. Eğer ameli bozuksa, amelini düzeltir. Yani, insâflı bir şekilde yaklaşan, mutlaka bu kitâplardan istifâde eder. Bir kimse, (Tam İlmihâl-Se’âdet-i Ebediyye), (İslâm Ahlâkı), (Fâideli Bilgiler), (Kıyâmet ve Âhıret), (Namâz Kitâbı), (Menâkıb-i Çihâr Yâr-ı Güzîn).., bu kitâplardan hangisi alırsa alsın, okuduğu zaman Biiznillâhi teâlâ, istifâde eder. Dînini doğru olarak öğrenir. Ölürken de îmânla gitme ümidi artar.
3- Çocuk anne karnında öldüğü için iki defa kürtaj oldum. Bunun bir vebali olur mu? Zaten ana karnında çocuk ölmüş. Dolayısıyla onun mutlaka oradan alınması gerekir. Yoksa zarar verir. Yüzyirmi günden önce, dînini öğretmemek, terbiye edememek niyeti ile müdâhale câiz olur. Yüzyirmi günden sonra hiçbir mâzeret cârî değildir.
4- Ümmü sıbyan diye bir şey var mıdır? Ana karnında iken cin musallat olup çocuğu boğabiliyor. Onun için Ümmü sıbyan diye bilinen bir duâ var. O duâ, bu şekilde hamile olan hanımlar tarafından yanında tanışırsa, Biiznillâhi teâlâ, korur. Bunlar sebeptir. Cenâb-ı Hak şifâ yaratırsa olur. Cenâb-ı Hak, çocuk dünyaya gelmesini murad etmiş ise, Ümmü sıbyan duâsı okunur, onu korur, çocuk dünyaya gelir. Ama murad etmemiş ise, bir vesile olur dünyaya gelmez. Biz kuluz, ne olduğunu bilemediğimiz için, Rabbimizin emrettiği sebeplere yapışmakla mükellefiz.
5- Burada bir grup, Berat gecesi yüz rekat namaz kılıyorlar. Bunun yerine kaza kılın deyince, bugün kıldığımız namazları melekler görür, kaza kılarsak ayıp olur, diyorlar. Doğru mudur? Bizi hesâba çekecek olan melek değil ki. Melek de Allahü teâlânın kuludur. Allahü teâlâ âhirette, (Vermiş olduğum vazifeleri nasıl yerine getirdiniz?) diye, melekleri bile hesâba çekecek. Peygamberler de o hesâbdan kurtulamayacak. Herkesei cenâb-ı Hak hesâba çekecek. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâplarına dil uzatılır, o kitâplar okunmaz ve okutulmazsa, şeytan insanı şaşırttırır, böylece kaza namazı da kıldırttırmaz. Allahü teâlânın görmesinden utanmıyorlar da, meleklerin görmesinden mi utanıyorlar? Allahü teâlâ borcu olanları bilmiyor mu? Dolayısıyla Allahü teâlâ şaşırtmasın. Sünnetler o gece de kazaya niyet edildiği zaman, o gece için tavsiye edilen nâfile namazların kat kat daha fazlasının kendisine verileceğini öğrenseler, yarış ederler.
6- Bir kitapta, diş dolgusunu mest üzerine meshe benzetmişler. Bu doğru mudur? Halbûki, mest üzerine meshin müddeti bellidir. Hanefi mezhebinde mukimken yirmidört saat, seferiyken yetmişiki saattir. Mâlikî mezhebinde gusülden gusüle kadardır. Yani bir sınırlaması vardır. Kaplama ve dolgunun, mest üzerine meshle, yara üzerine meshle hiçbir alâkası söz konusu değildir. Kendi kafalarına ve nefslerine göre hareket edenler, insanlar cünüb kalsın, namazları ve abdestleri olmasın diye yol tutmuşlar. Mâlikî veyâ şâfii mezhebi taklid edilmeden önce alınan gusül ve abdest, kılınan namazların hiçbirisi kabul olmaz, çünkü cenâbetten kurtulunmuyor.
7- Arkadaşımın muayyen günü altı günmüş. İki gün kesilmiş, sonra iki gün daha gelmiş. Kılmadığı iki günü kaza etmesi gerekir mi? Kaza etmeyecek.
8- Onaltı bin lira para ve yüzon gram altınım var. Bunun ne kadarını zekat olarak vermem gerekir? Onaltı bin lira, 183,9 gram altın ediyor. Yüzon gramla toplanınca, tamamı 293,9 gram altın ediyor. Bunun kırkta biri de 7,3 gram zekât borcu olur. Türk parasıyla da 640 lira ediyor. [9.4.2012 tarihindeki hesaplamalardır]. 9- Eskiden ibadetlerimde lezzet duyuyordum. Şimdi o lezzeti duyamıyorum. Bunun sebebi nedir? Bu hepimizde var. Günâhlarımız ve zamanın zulmetidir. Bütün bunların neticesinde de ibâdetlerde gevşeklik olur. Çâresi, istigfâr ve Lâ havle.. yi okumak, Hakîkat Kitâbevinin kitâplarını okumaktır. Hakîkat Kitâbevinin yayınladığı (Mektûbat)ı çok okumalıdır. Çünkü ihlâsı, gayreti artırır. Dolayısyla, harâmlardan ve mekrûhlardan da soğutur. Sâlih kimselerle görüşmeli, fâsık kimselerle görüşmemelidir. Bütün sualler ve cevapları Günün ilâhisi
Ebû Bekr Verrâk “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyorlar ki, Allahü teâlâ kulundan sekiz şey ister. Kalbin; Allahü teâlânın evine hürmet, yarattıklarına şefkat etmesi. Lisanın; Kelime-i tevhidi söyleyip, yaratıklara yumuşaklıkla muâmele etmesi. Bedenin; ibâdet ve tâatte bulunup, müminlere yardım etmesi. Huyun; Allahü teâlânın hükmüne sabır gösterip, yarattıklarına karşı halîm-selîm olması.