PINARDAN DAMLAYANLAR....
Bir mü’min doğru bir sebebe yapışırsa, doğru bir netice alır. Yanlış bir sebebe yapışırsa, yanlış netice alır. Doğruya yanlış diye saldırırsa mahvolur. Yanlışa doğru diye sarılırsa felaket olur. Fakat sebebe yapışırken, doğru veya yanlış sebebi ayırmak çok zordur. Peygamber efendimizin aleyhisselatü vesselam duası var; “Allahümme erinel hakkı hakkan ve erinel bâtılı bâtılan”. Ya Rabbi bana doğruyu doğru bildir, eğriyi eğri bildir, buyuruyor. Bu, Peygamber efendimizin duasıdır. Dolayısıyla, insanın hayatında çekeceği en büyük sıkıntı; yanlış sebebe yapışıp yanlış netice almasıdır. Peki, doğru sebebe ve doğru neticeye nasıl kavuşulur?... Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye kitabında bunun cevabı (formulü) bildirilmiş. Buyurmuşlar ki; İki formül veriyorum. Kim bu iki formülü uygularsa, yaptığı işi doğru da yapsa yanlış da yapsa neticesi doğru çıkar. Öyle bir formül ki mutlaka doğruya götürüyor. Birincisi; yapacağınız her şeyden önce birisini sevindirmek, yani sadaka vermek, sonra dua etmek. Ya Rabbi ben şu işe teşebbüs etmek istiyorum, beni muvaffak eyle, demek... Birinci sebep budur. İkincisi ise yetmiş defa “estağfirullah min külli ma kerihallah” okumak buyuruluyor. Okuduk, sadakayı verdik, duayı yaptık, işe başladık…. Olur ya, iflas ettik!.. Hani doğru sebep doğru netice verecekti?.. Büyükler buyuruyorlar ki; Her türlü başarının, her türlü iyi geçinmenin, her türlü rahat ve huzurun engeli insanın nefsidir. Çünki nefs, Allaha düşmandır, Peygambere düşmandır, bize zaten düşmandır. İşte insanın dünyada her türlü çektiği sıkıntılar üzüntüler ne varsa hepsi nefsine tâbii olmasından, yani nefsin engelindendir buyuruyorlar. Kafirlerin başarılı olmasının sebebi sorulduğunda buyuruyorlardı ki; Siz başarı diye neyi kastediyorsunuz, rüyadaki başarıdan mı bahsediyorsunuz, hayattaki başarıdan mı bahsediyorsunuz? Rüyadaki başarıdan bahsediyorsanız, ona başarı denmez. Çünki rüyada insan zengin olur, fakir olur, gökdelen diker, her şeyi yapar. Ama öldüğü zaman, uyanınca gel buraya hesap ver denilecek, bunları ne için yaptın denilecek... O halde siz başarı denilince öldükten sonra Rabbimin rızasını nasıl kazanırım, bundan Rabbim razı olacakmı diye düşünürseniz, bundan sonra yaptığınız her şey Rabbimizin rızasına uygun olmuş olur. Siz eğer insanlar beğensin, insanlar bahsetsin, zengin olayım, meşhur olayım isterseniz, olursunuz. Ama öldükten sonra başarısız olursunuz. O halde başarı, Rabbimizin rızasıdır, öldükten sonra işe yarayandır. Rabbimizin rızası bu iki şartı yerine getirmeye bağlıdır. O halde sadaka verdikten sonra, yapılan dua neticesinde ve yetmiş tane istiğfar okuduktan sonra yaptığınız herhangi bir işte dünya başarısı olsa ne olur, olmasa ne olur. Ama mutlaka bilmelidirki bundan Allahü teala razıdır. Çünki aklımıza göre değil, bildirilen sebebe yapışınca, araya nefsimiz girmediği müddetce neticesi hep hayırlı olur inşallah.
Allahü tealaya emanet olunuz efendim.
Huzurpınarı ailesinin muhterem üyelerinin, Cuma gününü tebrik ederiz,
müstecâb dualarınızı istirham ederiz efendim.
ali zeki osmanağaoğlu