1- Cenâzayi gömerken, mezârlığa ekin saçmak doğru mudur?
Doğru değildir. Niye saçılıyor ki? Yani, ekinden murâdınız buğdaydır. Üzerine olabilir. Hayvânat yer ve aşağıdakine faydası olur. Yani kabrin üzerine, kabristâna buğday, mısır buna benzer, insanların ve hayvanların yiyebileceği, istifâde edebileceği herhangibir mevye ağacı veyâhud da meyvesiz ağacın faydası olur. Ama kabri kazıp da içine buğday saçıp, sonra da kapatılıyorsa olmaz.
2- İki tane oğlum var. Maddî yönden sıkıntılarımız var, o yüzden evlendiremedim. Ama evlendiremedim diye de çok üzülüyorum. Bunun için günâha giriyor muyum?
Tabiî, anne baba evlâdının mürüvvetini görmek ister. Yani evlendiremediği için de üzülür. Bu insanın elinde değil ki. Niçin günâha girilmiş olsun? Duâ edin, sebeblerine yapışın. Bu, insan tabîatıdır. Üzülür tabiî ki. Ama ısyân etmemek kaydı şartıyla.
3- Mâlikî mezhebine uyarak gusül abdesti alınca, bununla hanefîye uyarak namâz kılınır mı?
Dört mezhebde de guslün ve abdestin alınışı aynıdır. Bir değişiklik yok. Yani dört mezhebin bildirmiş oldukları incelikler, yapılanlar aynı, niyyetleri farklıdır. Niyyet etmek hanefî mezhebinde sünnet, mâlikî mezhebinde farzdır. Zaten niyyet etmişsiniz, mâlikî mezhebinin farzlarını yerine getirmişsiniz. Mâlikî mezhebinin farz dedikleri, hanefî mezhebinde sünnetdir. Mâlikî, şâfi'î veyâhud hanbeli mezhebine uyarak gusl veyâ abdest alınsa, hanefî mezhebinin bildirmiş olduğu farzlar, şartlar, zaten diğer üçünde mevcûd. Dolayısıyla, ister mâlikîye, ister hanefîye, ister şâfi'îye, ister hanbeliye uyun. Çünkü abdestde ve guslde bir değişiklik söz konusu değildir. Sadece hükümler farklıdır. Mâlikî mezhebine uyarak gusl abdesti alan bir kimsenin, hanefî mezhebinde göre guslü ve abdesti olduğu için, namâz kılmasında hiçbir mahzûr yok.
4- Namâzda secdeye alnımı koyunca eşarp araya giriyor. Yani yerle alnımın arasında eşarp var. Bu mâni olur mu?
O mâni olmaz. Tabiî, alnınızı yere koyacaksınız. Farzdır. Eğer alın koyulmazsa namâz da olmaz. Alınla beraber burunda konması gerekir. Burunda bir rahatsızlık varsa, sadece alnı koymak da onu yerine getirir. Ama rahatsızlık yoksa, alın ve burun beraber konulması lâzımdır. Alın konmayıp, havada kalacak olursa, o zamân namâz olmaz, secde olmaz. Secde farzdır. Yalnız takke olsun veyâ örtü olsun, secde ettiğimiz şeyle araya giriyorsa, o da mekrûh olur. Mümkün mertebe alnın açık olması, başörtünün de ona göre örtülmesi gerekir.
5- Sırtımda ve yüzümde sivilceler var. Gusül abdesti alırken sivilceler kanar diye, mâlikî mezhebine uyarak gusül abdesti alıyorum. Doğru yapıyorum muyum?
Sırf bunun yüzünden mâlikî mezhebini taklîd etmenize gerek yok. Bir ihtiyâç da değil. Çünkü gusl abdesti alırken, ister sivilceden olsun, ister başka bir yerden olsun, [dört mezhebde de] vücûdun herhangibir yerinden kan akmış olsa, guslü bozmaz ki. Gusle bir mânisi de yok. Hanefî mezhebinde de bozmaz, isterse kanasın. Bu sadece abdesti bozar. Sivilcelerinizden devâmlı sûretle cerâhat, sarı su akarsa, o zamân da henefî mezhebinde özür sâhibi olur. Abdest alır, ikinci namâz vaktine kadar da çok rahat bir şekilde onunla namâzını kılabilir. Diyelim ki kış günü, günler kısa, bulunduğunuz yer müsâid değil, hava soğuktur, her zamân abdest alınca hastalanacaksınızdır, böyle bir tehlîkesi olursa, o zamân mâlikî mezhebi [bu bozmadığı için] taklîd edilir. Şu anda taklîd etmeye ihtiyâç yok.