1- Beş ve onbir yaşlarında iki tane oğlum var. Çeşitli sebeplerden dolayı akikalarını kesemedik. Şimdi nasıl hareket etmemiz gerekir?
Akika kesmek hanefi fıkıh kitaplarında bazı yerlerde müstehap diye geçer. Bazı yerlerinde sünnet diye geçer. Müstehab demek, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimizin buyurduğu, yaptığıdır. Ama derecelendirmişler. Sünnet de, müstehap da Peygamber efendimize aittir. Akika kesmek, çocuğu kazadan, belâdan muhâfaza eder, hastalıklardan korur, meâlinde ifâde ediliyor. Erkek çocuk için iki, kız çocuk için bir akika hayvanı kesilir. Kesilen akikadan kendisi ve zengin fakir herkes yiyebilir, pişmiş veya çiğ olarak zengin fakir herkese verebilir. İstediği zaman kesebilir. İmkan var ise çocuk doğduktan hemen sonra kesmek iyidir, evlâdır. Mesela erkek çocukları için sünnet zamanında kesilebilir. Bir hayvan alır, tanıdıklar, misafirler çok ise iki hayvan alır, kestirirsiniz. Etini de aynı şekilde bu çocukların sünnet merâsiminde ikrâm eder. Böylece hem akika kesilmiş olur. Akika keserken (Niyet ettim Allahü teâlânın rızası için çocuklarımın akikasını kesmeye veya kestirmeye veya kesmek için seni vekil ettim) diyerek kestirir. Daha sonra elinize imkân geçtiği zaman kalan ikisini de aynı şekilde kesebilir. Ayrıca çocuğun doğduğu yerde kesilmesi gerekmez.
2- Çalıştığım şirkette cumaya gidemiyorum. Ne yapmam gerekir?
Fıkıh kitaplarında buyruluyor ki, seferi olanın Cuma kılması farz değildir. Hasta olan yürüyemiyor, gidemiyorsa farz değildir. Hapishanede bulunuyorsa, öyle bir işte bulunuyor ki, işinin başından ayrılamıyorsa, çıkamayacak o zaman Cumaya gitmez. Ama bunlar mutlaka öğle namazını kılacak.
3- Şirket sahipleri alkol kullanıyor. Bunun bizim kazancımıza bir zararı olur mu?
Olmaz. Şirket sahibinin işlemiş olduğu günahtan size bir zarar olmaz.
4- Bazı kimselere papa hazretleri gibi ifadeler kullanıyorlar. Böyle söylemek uygun mudur?
Allahü teâlânın en son gönderdiği din [Muhammed aleyhisselamla] bu dindir. Âl-i imrân sûresinde, (Allahü teâlâ indinde olan islâmiyyettir) buyurduğu dine düşman olan bir kimseye ve onun başındakine hazret demek, olmaz.
5- Nevruz gününü kutlamak doğrudur?
Mecûsîlerin bayramıdır. Noel, nevruz, mihrican günlerinde onlar gibi yapmak, onlar gibi hazırlanmak küfürdür. Bizimle alâkası yoktur.
6- Bir yakınım Amentüdeki (hayrihi ve şerrihi) yerine, (hayrihi ve hayrihi) diyor. Bu konuda neler söylersiniz?
Bu kimse ehl-i sünnet değildir. Mu'tezile itikadındadır. Mu'tezile itikadında olanlar, Allahü teâlâ şerleri [hâşâ] yaratmaz, şerleri insan kendi [hâşâ] yaratır, diyorlar. Yaratma sıfâtını insana yapıştırıyorlar, netice itibâri ile küfre giriyorlar. Hayrı da, şerri de yaratan cenâb-ı Haktır. Tercih eden kuldur. Hayır da, şer de Allahü teâlâdandır. Halbûki Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okumuş olsa idi, böyle inanmaz, ehl-i sünnetden çıkmazdı.
7- Okuduğumuz hatmin sevabını yaşayanlara da gönderebilir miyiz?
Tabii. Diri, ölü herkese hediye edilebilir.
8- Bir adam ormanda yaşıyor kendisine hiç bir şey ulaşmamış, Allahü tealayı ve Peygamber efendimizi bilmiyor bilmediği için Cennete gidecek diyorlar. Doğru mudur?
Cennet girmeyecekler. Allahü teâlâ Peygamber göndermeden önce onları hesaba çekmez. Bir Peygamber kendilerine gönderilmemiş ise veya o Peygamberin vârisinin kitabı onlara ulaşmamış ise, bunlar âhirette diriltilir, aralarında hakları varsa alınır, ondan sonra yok edilirler. Çünkü cenâb-ı Hak Cenneti, îmânın karşılığı olarak yaratmış. Cehennemi de inkârın karşılığı olarak yaratmış. Bunlarda îmân yok ki, Cennete gitsin. İnkâr da yok ki, Cehenneme gitsin. Bunlar hayvanlar gibi yok edilirler, Cennete ve Cehenneme girmezler.
İslâm âlimlerinden ve evliyâ-i kirâmdan olan Ziyâüddîn Nahşebî hazretleri ''rahmetullahi teâlâ aleyh'' buyuruyorlar ki, ''Bir kimse, bir dervişe gidip; “Birkaç gün seninle berâber olayım” dedi. Ben olmasam kiminle olacaktın?” diye sordu. “Allahü teâlâ ile” dedi. “Benim olmadığımı kabûl et ve şu anda Allah ile ol'' buyurdular.