1- Akşam namâzından sonra evvâbin kılıyorum. Bazen iki, bazen de dört rek'at kılıyorum. Olur mu?
Peygamber efendimiz aleyhissalâtü vesselâm” onu altı rek'ate kadar kılıyor. İki rek'at de, dört rek'at de kılınabilir. Fazla yükleme yaparsanız, nefsinizle karşı karşıya gelirsiniz. Sonra farzları bile bıraktırabilir. Bazen sadece dört, dört, bazen de sadece iki, iki şeklinde de kılınabilir.
2- Bıyık bırakmanın hükmü nedir?
Sünnetdir. Sakal da sünnetdir. Ama bıyık, dudakları geçmeyecek ve dudağa da inmeyecek. Kaş büyüklüğünde kırpılacak. Sakal da, dudaktan veyâ çeneden itibâren bir tutamdır. Sünnet olan şekli budur.
3- Bir kimse Fâtiha, İhlâs ve Kevser sûrelerini bilen bir kimse namâz kılabilir mi?
Tabiî, tehiyyâtı da bilirse namâzını kılabilir. Mâlikî mezhebinde salli-bârikleri de bilmesi lâzımdır.
4- Gusül abdesti alırken, hanefî mezhebine uymaya diyecek miyiz?
Hayır, demiyeceğiz. Şâfiî, mâlikî, hanefî mezhebindeki (Niyet ettim gusül abdesti almaya) diyecek. Hanefî mezhebinde olduğu hâlde mâlikî mezhebini taklîd ediyorsa veyâ şâfiî mezhebinde olduğu hâlde hanefîyi taklîd ediyorsa, şâfiî mezhebindeki, (Niyet ettim gusül abdesti almaya, hanefîye uymaya), hanefî mezhebindeki, (Niyet ettim gusül abdesti almaya, mâlikîye uymaya) diyecek. Yoksa, ne şâfiî mezhebindekinin, ne mâlikî veyâ hanbeli mezhebindekinin, gusül abdesti alırken kendi mezhebinin ismini söylemesine gerek yoktur.
5- Önce Cehenneme, sonra Cennete girecek kimse, ölürken nereyi görür?
İkisini de gösterirler. Kendisine, (Yerin Cennet, ama yaptığın kötülüklerin cezâsını gördükten sonra) denir. Kâfirlere Cehennemdeki en acı azâb, Cehennemden çıkma ümîdinin olmamayışıdır.
Hasan-ı Basrî “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyorlar ki: Tuzakları süsler altında gizlenmiş olan şu gaflet dünyâsından sakın. Ona dalma! Bitmeyen arzularla gönüller çeken sözlerle süslenmiş, nicelerini aldatıp, kendine meftun etmiştir. Süslenmiş gelin gibidir. Gözler ona bakmakta, kalbler ona hayran, nefsler ona âşık, o ise âşıklarını helâk ediyor.