1- Bir başkası Allahü teâlâdan, Peygamber efendimizden bahsederken (Celle celâlüh) ve (Sallallahü aleyhi ve sellem) demedi ise, biz diyecek miyiz?
Söyleyen içindir. İlk işittiğimiz zamân da başkasını rahatsız etmeyecek şekilde deriz. Ama ondan sonrakiler de zaten müstehabdır.
2- Birisine okuyup, üzerine üfleyince, esnerse nazar olduğu anlaşılırmış. Böyle bir şey var mıdır?
Kitâblarda açıkça yazılı değil ama, o bir alâmet-i fârikası olabilir.
3- Gıybetini ettiğimiz kimseye giden sevâblar, biz tövbe edince tekrar bize iâde edilir mi?
Gıybetini ettiğimiz kimse ile ayrıca helâlleşmemiz de lâzımdır. Verip de azalma insana mahsûsdur. Cenâb-ı Hak ihsân sâhibidir, verir.
4- Islık çalmak uygun mudur?
Bu, kişiye ve durumuna göre değişir. Başka türlü [bağırdığı zamân] duyuramayana ruhsat verilmiş. Çobanlar sürüleri için ıslık çalabiliyor. Ama bunların dışında başkalarını rahatsız etmek, insanların arasında ıslık çalmak uygun değildir. İhtiyaç hâlinde kullanılır, onun dışında uygun olmaz. Dikkatli olmak, başkasını rahatsız etmemek her zamân için lâzımdır.
5- Yogo ve benzeri uzak doğu sporlarını yapmakta mahzur olabilir mi?
Yapılabilir. Yalnız, yogoyu ibâdet diye yapıyorlarsa, onların yaptığını yapmak îmânı tehlikeye sokar.
Bütün sualler ve cevapları
Günün ilâhisi
Ebû Abdullah el-Mukrî “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyorlar ki: Fütüvvet; kızdığı kimseye karşı güzel huylu olmak, hoşlanmadığı kimseye ihsân etmek, kalbinin nefret ettiği kimse ile hüsn-i sohbette, güzel sohbette bulunmaktır.