1- Bir kimsenin îmânla ölüp ölmediği nasıl anlaşılır?
Îmânla ölen kimsenin rûhu mütebessim olur. Ruh bedenden ayrıldıktan sonra bile, bedeni yumuşak olur. Mütebessim çehre ve vücûd yıkandıkça da vücud ha bire sararır ifâdesi geçiyor. Bunlar îmân alâmetidir. Ama gözleri yuvasından çıkacak gibi, ağzından hırıltı ve salyalar çıkıyorsa, yüzü simsiyah bir renk almış ise, bunlar da şekâvet [îmânsızlık] alâmetidir. Ânî ölümler sebebi ile simsiyah olabilir, ama îmânlı gitti ise bu açılır. O anda kanın sıkışması sebebi ile vücudda öyle bir morarma meydana gelmiş olsa bile, sonradan bu açılabilir. Bu alâmetler bildirilmiş ama, bir kimsenin îmânlı gidip gitmediği hakkında da kesin hüküm verilemez. Çünkü bir hadîs-i şerîf var, (Nasıl yaşarsanız, öyle ölürsünüz). Adam ömründe namâz kılmadı ise, ömründe oruç tutmadı ise, dinle alâkası yok ise, bu kimsenin îmânla gitmesi çok zordur. Ama namâzını kılıyor, itikâdı düzgün, elinden geldiği kadar harâmlardan sakınıyor, kul hakkına riâyet ediyor ise, (Nasıl yaşarsanız, öyle ölürsünüz) hadîs-i şerîfi mûcibince, bu kimse inşâallahü teâlâ îmânını kurtarır ve îmânlı olarak âhirete inkikal eder.
2- Hanefi mezhebindenim. Kalben, (Niyet ettim Allahü teâlânın rıza için abdest almaya) diyor ve öyle başlıyorum. Doğru mu yapıyorum?
Doğru yapıyorsunuz. (Niyet ettim abdest almaya) demek kâfidir.
3- İtikaf hakkında bilgi verir misiniz, ne demektir?
Ramazân-ı şerîfin başından sonuna kadar, ne zamân istenir ise, câmi girerken, (Niyet ettim itikâfa) diyerek içeri girilir. Yatmak ve yeme-içme hepsi orada olur. Gece gündüz hep câmide kalır ve ibâdet eder. Buna itikâf denir. Bilhassa Ramazân-ı şerîflerde sünnetdir, buyuruluyor. Diğer zamânlarda da itikâfa niyet edilerek câmiye girilince, orada yatılabiliyor, konuşulabiliyor. Ama itikâfa niyet edilmeden, dünyâ kelâmı konuşulursa günâhı çok fazladır. Ama esas itikâf, Ramazân-ı şerîfde yapılan bir ibâdetdir, sünnetdir. Mescidde, câmide, hepsinde olur.
4- Kaza oruçlarına nasıl niyet etmeliyiz?
Kazaya kalan oruçlarımızı tutarken, (Niyet ettim ilk kazaya kalan orucumu tutmaya) denir. Zekât borcu var ise, (Geçmiş senelerin zekâtına mahsûben) diye verilir. Oruçda, en son kazaya kalan.. demek de câizdir. Fakat ilk demek evlâdır.
5- Müsafeha nasıl ve ne zaman yapılmalıdır?
Belli zamânlarda âdet hâline getirmek uygun değildir. İki baş parmak karşılıklı olarak birbirine kenetleniyor. Çünkü baş parmağın oradaki damarlardan muhabbet yayılır, buyuruluyor. Düz toka şekli bize batıdan gelmiştir. Müsafeha, tek elle yapılabildiği gibi, iki elle de yapılabiliyor. Yapılırken salevât-ı şerîfe söylenir. Hatta el sallanır. Ama müsafehadan sonra eller kaldırılıp da yüze, göğse sürülmez, o bid'atdir.
Süfyân-ı Sevrî “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyorlar ki: Hatâların, günâhların için ağla, Refîk-i âlâ ehlinden olursun. Allahü teâlâdan gâfil olma. Çünkü Allahü teâlâ senden gâfil değildir.