1- Annem hasta olunca beni yanına çağırıyor. Kendisi seferîlik mesâfesinde. Bu durumda yanına gitmem uygun olur mu?
Anne baba hasta ise elbette gitmek gerekiyor. Kadının yalnız başına sefere çıkmasına dînimiz izin vermiyor. Bu, kadının lehindedir. Yanında mahremi olması gerekir. Mahremi yok ise, hanefî mezhebinde bir kavle göre, otobüste namaz kılan yabancı bir erkek varsa, (Namaz kılan Allahü teâlâdan korkandır. Bir başkasının o kadına zarar vermesi netîcesinde müdâhale eder. Irzını, nâmûsunu, iffetini, malını-mülkünü korur, kollar) gidilebilir. Böyle zarûri durumlarda bu kavilden istifâde edilerek gidilebilir.
2- Bir kimse haklı olduğu halde sussa, mükâfâtı ne olur?
Haklı olduğu hâlde susan bir kimseye Cennetde bir köşk vad' ediliyor. Peygamber efendimiz “aleyhissalâtü vesselâm” (Kefîli de benim) buyuruyor.
3- Dînimizde kâr haddi var mıdır?
Dînimizde kâr haddi yok. Dînimizde aldanmamak ve aldatmamak esâsdır.
4- Evde namaz kılanın önüne sandalye ve benzeri bir şey konulunca, önünden geçilebilir mi?
Tabiî, geçebiliyoruz. Dışarda da önüne bir şey konduğu zaman geçilebiliyor. Hatta câmi'ler konusu anlatılırken de buyuruluyor ki, (Kıble duvarı ile arka duvarı yirmi metre ve daha aşağısı ise bunlara küçük mescid denir. Küçük mescidde, namaz kılanın ayaklarını bastığı yer ile kıble duvarı arasından geçen, günâha girer. Ama kıble duvarı ile arka duvarı arasındaki mesâfe yirmi metreden daha uzun ise buna büyük câmi’ denir. Böyle bir yerde namaz kılan bir kimsenin ayaklarını bastığı yer ile secde ettiği yerden geçmediği müddetçe, önünden geçmiş olmaz).
5- Vakit girince evde ezân okumamız gerekir mi?
Sünnet-i seniyyeye uygun ezân okunuyorsa, ezân okumamız sünnetdir. Hiç olmazsa o sünnet-i seniyyeyi yerine getirmiş oluruz, iyi olur.
Hazret-i Ali “radıyallahü teâlâ anh” buyuruyorlar ki, Ahmaklık, dermânı bulunmayan bir dert, şifâsı olmayan bir hastalıktır.