1- Bir kimse hakkını helâl etmiyorsa ne yapacağız?
Biz sebeplere yapışacağız. (Ne yapalım, helâl etmiyorsa etmesin) demeyeceğiz. Çeşitli vesîlelerle hediye göndeririz. Gün gelir o da yumuşar. Diyelim ki, hakkını helâl etmeden öldü, o zamân biz de arkasından duâ ederiz. Sadaka verir, Kur'ân-ı kerîm okur, sevâbını ona göndeririz.
2- Bize birisi bir şey söyledi, biz de ona kırıldık ve bir şey söyledik. Bu durumda ne olur?
Susmak daha iyidir. Ama cevap verirken de sınırı geçmemelidir. Yaptığına karşılık verilmesine izin verilmiş, o kadar. Onun dışına geçerse, tam tersine dönebilir.
3- Damara iğne yapıldı. Orayı bandajladılar, çıkmaması lâzımmış. Bu durumda nasıl abdest alırım?
Abdestde yıkayacağınız yer ise, üstünü mesh edersiniz. Diğer taraflarını yıkarsınız. Gusül abdesti alırken bile orayı ıslatmaz, muhafâza eder, diğer yerleri yıkar, orayı sadece mesh edersiniz.
4- Hızır aleyhirrahme senede bir defa herkese görünürmüş. Bunun aslı var mı?
Yok. Hızır aleyhirrahme yardım eder. Cenâb-ı Hak onun ruhuna güç, kuvvet vermiştir. Ama o kul ona lâyıksa, samimi ise onun vâsıtasıyla yardım gönderebilir. Yardım yine Allahü teâlâ tarafındandır. Herkesin görme durumu söz konusu değildir.
5- Yedi aylık hamileyim. Beyim içkili bir zamanda, (Sigortanı ödemeyeceğim, ödersem çocukların sakat doğsun) gibi laf etti. Ne yapmalıyım?
Sanki onun çocukları değil! Çocuk sakat dünyâya geldiği zamân sıkıntısını kim çekecek? İnsan dînin emirlerine uymazsa, [meselâ alkol men edilmiş] harâm olan bir şeyi yaparsa, kalbde benekler meydana gelir. Fâsık bir kimsenin sözü ile o şekilde olmaz. Akdi fesh edecek şey de söylememiş. Kocanızla münâkaşa etmezsiniz. İnşâallahü teâlâ, cenâb-ı Hak hayırlı evlât verir.
İbn-i Atâullah “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyorlar ki: Âlemin dışı güzel, içi ibrettir. Nefs, dışının güzelliğine, kalb, içinin ibretlerine bakar.