1- Bir hanım, yanında hanımı olduğu hâlde kocasının erkek kardeşi ile seyâhat edebilir mi?
Ancak zarûri durumlarda, sâlih erkeklerle ifâdesi geçiyor. Onun dışında câiz olmaz. Çünkü kadına kocasının erkek kardeşleri, erkeğe de hanımının kız kardeşleri yabancıdır. Bunu hiçbir zamân unutmamak lâzımdır. Zaten bir sürü cinâyetler de bunun yüzünden çıkıyor.
2- Bir kadının kırk kilometreden fazla yere, tek başına yolculuk etmesi uygun mudur?
O yüzdört kilometredir. Eğer güvenilir, sâlih kimseler varsa, zarûri durumlarda câizdir.
3- Dört rek'atli bir namâzın, üçüncü rek'atinde oturanın ne yapması lâzımdır?
Kalkacak, oturacak, sonra tehıyyât, salli-bârik, (Rabbenâ âtinâ...) okuyup selâm verip secde-i sehv yapacağız. Tehıyyâtdan (Rabbenâ âtinâ...)ya kadar okuyup selâm vereceğiz. Yanî, secde-i sehvle namâz kurtulur.
4- Ölünün borcunu mirascılarının ödemesi lâzım mı? Peki onların da parası yoksa ne olacak?
Evet. Onların da yoksa, Allahü teâlâ kolaylık versin!
5- Vitirde kunut tekbirini unutan bir kimse ne yapacak?
Secde-i sehvle bu hatâsı telâfi oluyor.
Ferîdüddîn-i Genc-i Şeker “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyorlar ki: İnsanların en akıllısı, dünyâya gönlünü kaptırmayanlardır. En zengini de kanâat edenlerdir.