1- Allah lafzı yerine, tanrı denebilir mi?
Allahü teâlânın isimleri, (Esmâ-i hüsnâ) içerisinde tanrı yok. Allah lafzı, arabca bir kelime değildir. Arabca kelimelerde, müfred, cem'i, tesniye, yani bir kelimenin tekili, ikilisi, üçlüsü, çoğulu mutlaka olur. Ama bu kelime öyle değildir. Arabcaya göre de çoğaltılamıyor, özel bir kelimedir. Bir ingiliz de bir japon da müslüman olursa Allah diyecektir. Allah lafzının yerine ne ingilizcesi, ne japoncası, ne de bir başka dildeki karşılığı, bu lafzın yerine kullanılamaz.
2- Bir bayan, erkeğe selâm verebilir mi?
Bir kadının nâ-mahrem olan erkeklere, erkeklerin de nâ-mahrem kadınlara selâm vermesi, selâmlarına cevap vermesi caiz değildir. Çok zarûri bir durumsa selâm alınabilir, buyuruluyor.
3- Bir dükkânı içindekilerle beraber satmakta mahzur var mıdır?
Böyle satış caizdir.
4- İnsanların arasını açan birini başkalarına anlatmam gıybet mi olur?
Başkalarını zarardan kurtarmak için, buna fazla yaklaşmayın, bunun özellikleri böyledir, dikkat edin demek de mahzur yoktur.
5- Tam ilmihâl Se'âdet-i Ebediyye kitâbının önemi hakkında bilgi verir misiniz?
(Tam ilmihâl Se'âdet-i Ebediyye) kitâbı, hanefi mezhebinin temel fıkıh kitâbı olan İbni Âbidîn esas alınarak hazırlanmıştır. Bini aşkın islâm âliminin kitâbından bilgiler nakledilmiştir. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâblarından nakli esas almıştır. (Tam ilmihâl Se'âdet-i Ebediyye)yi hazırlayan zâtın, (Hüseyin Hilmi Efendinin “rahmetullahi teâlâ aleyh”) kendi yorumu, görüşü değildir. Köşeli parantezle açıklanan bazı yerler de, diğer islâm âlimlerinin kitâblarından alınarak konmuştur. Dolayısıyla (Tam ilmihâl Se'âdet-i Ebediyye) kitâbının özelliği, husûsiyyeti nakli esas alması, Ehl-i sünnet i’tikâdını anlatmasıdır. İlk elli, yüz sayfalarında i’tikâd bilgileri anlatılır. Ondan sonra da bir müslümana lâzım olacak bütün fıkıh bilgileri, namaz, oruç, zekât, hac, (Bunlar ibâdât kısmı) sonra bey’ ve şirâ, (muâmelât kısmı) hayz ve nifâs bahsi, ferâiz bahsi ve okunması gereken duâlar, sihir, nazar, büyü dâhil hepsi vardır. Ayrıca birçok islâm âliminin ve meşhur olan kimselerin hayatları da bu kitâbda vardır. Hüseyin Hilmi Efendi “rahmetullahi teâlâ aleyh” bu kitâblara ömrünü vermiştir. Başka bir kaynağa gitmeye gerek yoktur.
Ebû Abdullah el-Kureşî “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyorlar ki, Mâsiyetin, ya’nî günâh işlemenin sebebi gaflettir. Ya'nî Allahü teâlâyı unutmaktır.